1. Hukuk Dairesi 2016/11662 E. , 2019/5045 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

1. Hukuk Dairesi 2016/11662 E. , 2019/5045 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : ... ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın davalılar ... ve ...yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalılar ...ve ...yönünden kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar ...ve ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan babası...’ın 499 parsel sayılı taşınmazının bir kısmını davalı oğlu ...e ve davalı kızı ...ye satış suretiyle, kalan kısmını da davalı gelini ...’e ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiğini, yine 657 parsel sayılı taşınmazını da ölümünden kısa bir süre önce diğer oğlu davalı ...’e satış yoluyla devrettiğini, tüm işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline, olmazsa tenkise karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında davalılardan ...’in ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
Davalılar ... ve ..., mirasbırakanın sağlığında taşınmazlarını mirasçıları arasında eşit şekilde paylaştırdığını, bugüne kadar nizasız şekilde herkesin kendi taşınmazını kullandığını, mirasbırakana hastalığı sürecinde davalı ...’in baktığını, bu sebeple mirasbırakan tarafından dava konusu 499 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının davalı ...’e verildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlar, davalı ... açılan davayı kabul ettiğini bildirmiş, diğer davalı ... davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davalılar ... ve ... yönünden kayıt maliki olmadıkları gerekçesiyle husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine, diğer davalılar ... ve ... yönünden ise muvazaa olgusunun ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
1932 doğumlu mirasbırakan ...’ın 22.10.2004 tarihinde ölümü üzerine geride mirasçı olarak çocukları olan, davacı ... ve davalılar ..., ... ve ...’nin kaldığı, dava konusu 499 parsel sayılı taşınmazın tamamı mirasbırakan adına kayıtlı iken, 3500/15000 payını 14.09.1988 tarihinde davalı kızı ...’ye satış suretiyle, 5000/15000 payını 09.10.1990 tarihinde davalı oğlu ...’e satış suretiyle, kalan 6500/15000 payını da 08.01.1999 tarihinde davalı gelini ...’e ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiği, sonrasında davalı ...’nin 499 parseldeki temellük ettiği payını 14.09.1988 tarihinde davalı ...’e, davalı ...’in de temellük ettiği payını 10.10.1990 tarihinde davacı ...’e satış suretiyle devrettiği, çekişme konusu diğer taşınmaz olan 657 nolu parselin de (yeni 190 ada 28 parsel) 276/864 hissesi mirasbırakan adına kayıtlı iken hissesinin tamamını 01.09.2004 tarihinde davalı oğlu ...’e satış suretiyle temlik ettiği kayden sabittir.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide 'muris muvazaası' olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir.
Somut olaya gelince dinlenen davacı tanık beyanları ve tüm dosya içeriğinden, mirasbırakanın davacı ile bir probleminin olmadığı, murisin davacıdan mal kaçırmasını gerektirecek somut bir olgunun ortaya konulamadığı açıktır.
Bu durumda, temliklerin muvazaalı olarak yapıldığı davacı tarafından kanıtlanmış değildir. Her ne kadar davalı ... davayı kabul etmiş ise de, ...’in mirasbırakandan edindiği payı 10.10.1990 tarihinde davacıya satış suretiyle temlik ettiği, dolayısıyla ... adına iptal edilecek bir tapunun bulunmadığı gözetilerek kabule değer verilmemiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin taktirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalılar ... ... ve ... ...’ın yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön