1. Hukuk Dairesi 2016/5881 E. , 2019/4904 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

1. Hukuk Dairesi 2016/5881 E. , 2019/4904 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 01.10.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat gelmedi, temyiz edilen davalı vekili Avukat Zehra Pekacar geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, dava konusu 2 parsel sayılı taşınmazdaki 4, 7 ve 8 nolu bağımsız bölümlerini davalı ...'ya satış yoluyla temlik ettiğini, ancak yaşlılığından faydalanılarak davalı tarafından hile ile kandırıldığını, bu nedenle temlikin geçersiz olduğunu, satış bedellerinin de ödenmediğini ileri sürerek tapu iptali-tescile karar verilmesini istemiş yargılama sırasında davalı üzerindeki taşınmazların ... tarafından kayden satın alınması üzerine davasını adı geçene karşı devam ettirmiştir.
Davalı ..., babası ile davacı arasında inançlı işlem bulunduğunu, taşınmazların da bu inançlı işlem uyarınca kendisine devredildiğini belirtip davanın reddini savunmuş diğer davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, taşınmazların devrinin inançlı işlemden kaynaklandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Ne var ki, mahkemece yapılan nitelendirmenin ve değerlendirmenin isabetli olduğunu söyleyebilmek mümkün değildir.
Hemen belirtilmelidir ki, dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davada 'hile' hukuksal nedenine dayanıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere hile(aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun(TBK) 36/1.(818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma(hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili(makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Hal böyle olunca, tarafların bildirdiği tüm delillerin toplanması ve yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın inançlı işlem olarak nitelendirilip sonuca gidilmesi doğru değildir.
Davacının, açıklanan nedenden ötürü yerinde bulunan temyiz itirazının kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
















Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön