1. Hukuk Dairesi 2016/15808 E. , 2020/3862 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen asıl davada davacı vekili ile davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 08.09.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat İdris Karatay ve davacılar ... vd. vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davalılar ... vd. vekili Avukat gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Asıl ve birleştirilen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Asıl ve birleştirilen davada davacılar, mirasbırakan ...ile davalı oğlu ...’ın 1587 ada 15 parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu bağımsız bölümün 1/2’şer paydaşı iken mirasbırakanın 1/2 payını davalı oğlu ...’a, ...’ın da taşınmazın tamamını bacanağı davalı ...’ye satış suretiyle devrettiğini, ayrıca mirasbırakanın 672 ada 300 parsel sayılı taşınmazını da davalı ...’ye temlik ettiğini, işlemlerin tamamının mirasçılardan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, satış işlemlerinin gerçek olduğunu, davalı ...’nin iyiniyetli 3. kişi konumunda bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, 672 ada 300 parsel sayılı taşınmaz bakımından muris muvazaasının koşulları oluşmadığı gerekçesi ile asıl ve birleştirilen davaların reddine, 1587 ada 15 parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu bağımsız bölüm bakımından iddianın sabit olduğu gerekçesi ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden çekişme konusu 1587 ada 15 parsel sayılı taşınmazdaki 3 nolu bağımsız bölümün 1/2’şer payla mirasbırkan ... ile davalı oğlu ... adına kayıtlı iken mirasbırakan ...’un 1/2 payını 03.08.2000 tarihinde davalı Rfat’a, Rıfatı’ın da taşınmazın tamamını 30.07.2007 tarihinde davalı ...’ye satış suretiyle temlik ettiği, yine mirasbırakanın maliki olduğu çekişmeli 672 ada 300 parsel sayılı taşınmazını 01.07.2011 tarihinde davalı ...’ye satış suretiyle devrettiği, 1942 doğumlu murisin 21.12.2012 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacı çocukları ...,... ve ... ile davalı oğlu ...’ın mirasçı olarak kaldıkları anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki 1587 ada 15 parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu bağımsız bölüm bakımından temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu saptanarak asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.
Asıl davada davacı ... vekilinin temyiz itirazlarına gelince
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide 'muris muvazaası' olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Böyle bir durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olayda yukarıda açıklanan olgular değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, mirasbırakanın mal satmaya ve paraya ihtiyacı bulunduğuna dair dosyaya bir kanıtın yansımadığı, mirasbırakan ile davacı oğlu Murat arasında önceye dayalı husumet bulunduğu, davalı ...’nin alım gücünün bulunmadığı dosya kapsamı ve tanık beyanlarından anlaşılmakla, temliklerin tamamının davacılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Öte yandan, muris muvazaasında amaç, tereke veya mirasçılardan mal kaçırmak olup kayıt malikinin mirasçı olması zorunlu değildir.
Hal böyle olunca, asıl davada 672 ada 300 parsel sayılı taşınmaz bakımından da davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek 672 ada 300 parsel sayılı taşınmaz yönünde davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Asıl davada davacı ... vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan asıl davada davacı ... vekili için 2.540.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin karşı temyiz edenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz eden davacıya geri verilmesine, aşağıda yazılı 6.771.30 TL. bakiye onama harcının davalılardan alınmasına, 08/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
1. Hukuk Dairesi 2016/15808 E. , 2020/3862 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 5 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 23 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat