1. Hukuk Dairesi 2016/17018 E. , 2020/2506 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma isteği değerden reddedildi, dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü
-KARAR-
Dava, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vasisi, davacı ...'nun zihinsel özürlü olması nedeni ile Akhisar Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1989/522 Esas, 1989/1022 Karar sayılı kararı ile vesayet altına alındığını, davacının 670 ada 21 parseldeki payının vekaleten davalı ...'ya satıldığını, ..'ın da diğer davalı ... Sanayi ve Ticaret Ltd Şti.'ye devrettiğini, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini, davalı bankayı da vasıta kılarak işlemlerde bulunduklarını, davalı noterin de gerekli özen ve hassasiyeti göstermeyerek davacının zarar görmesine sebep olduğunu, 670 ada 21 parseldeki payın ehliyetsizlik hukuksal nedeni ile iptali ile davacı adına tesciline, olmadığı takdirde tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., davaya cevap vermemiş, diğer davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacının zihinsel engelli olması nedeni ile ayırtetme gücüne sahip olmadığı, taşınmazın devrini sağlayan ... Noteliği'nin 06/01/2006 tarih ve 00165 yevmiye numaralı vekaletnamesinde satış yetkisinin bulunmadığı, anılan vekaletnamede işlem tarihinde davacı vasisi ...'nın imzası bulunduğundan vasinin kısıtlı adına işleme icazet verdiği, davalıların kötüniyetinin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nin 04.08.1989 tarih ve 635 nolu raporu ile davacı ...’nda zeka geriliği saptandığı, davacının Akhisar Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 23.08.1989 tarih, 1989/522 Esas, 1989/1022 Karar sayılı kararı ile anılan rapora istinaden 743 sayılı MK m. 355 uyarınca kısıtlanarak ...’nun vasi olarak atandığı, vasi ...’nın ölümü üzerine ...’nun vasi olarak atandığı, 26.05.2011 tarihli ek karar ile dava konusu olmayan 670 ada 11 parsel yönünden ...’na husumete izin verildiği, davacı ...’un, davacının annesi ... ve kardeşi ... Noterliği'nin 03.11.2006 tarih ve 55 sayılı vekaletnamesi ile tüm taşınmazlarının satış yetkisini içerir şekilde dava dışı ...’yı vekil tayin ettikleri, anılan vekaletnamedeki işlem yapan noterin davalı ... olduğu, davacının kardeşi...’ın Akhisar 2. Noterliği'nin 04.01.2006 tarih ve 126 sayılı vekaletnamesi ile dava dışı ...’yı vekil kıldığı, ...’nın 06.01.2006 tarihinde dava konusu 670 ada 21 parseli adı geçenlere vekaleten verasette iştirak olarak adlarına 1/4’er pay ile intikalen tescilinden sonra aynı tarihte tamamını davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiği, taşınmazın 15.02.2010 tarihinde cebri icra yoluyla davalı ... adına tescil edildiği, davalı bankanın taşınmazı 14.12.2010 tarihinda davalı Yal-Kom Ltd Şti.’ye devrettiği, 14.01.2011 tarihinde taşınmazda kat irtifakı tesis edildiği, taşınmaz üzerindeki toplam 4 adet bağımsız bölümün dava tarihinden önce dava dışı kişiler adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Her ne kadar gerekçede taşınmazın devrine dayanak Kırkağaç Noteliği'nin 06.01.2006 tarih ve 00165 yevmiye numaralı vekaletnamesinde satış yetkisinin bulunmadığı belirtilmiş ise de, davacı yönünden taşınmazın devrini sağlayan dayanak vekaletnamenin Kırkağaç Noterliği'nin 03.11.2006 tarih ve 55 sayılı vekaletnamesi olduğu ve satış yetkisinin olduğu, yine işlem tarihinde davacı vasisi ...'nın imzası bulunduğundan vasinin kısıtlı adına işleme icazet verdiği belirtilmiş ise de TMK’nın m. 462/1 uyarınca vesayet altındaki kişinin taşınmazlarının satımı vesayet makamının iznine tabi tutulduğundan, bu yöndeki gerekçeler doğru görülmemiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, davalıların kayıt maliki olmamaları sebebiyle tüm davalılar yönünden tapu iptali ve tescil istemi yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında ve ikinci el konumundaki davalılar Yal-Kon Sanayi ve Ticaret Ltd Şti., ile Türkiye İş Bankası A.Ş.’nin TMK'nun 2. maddesi anlamında iyiniyetli olduklarından anılan davalılar yönünden tazminat yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
Davacı vasisinin diğer temyiz itirazlarına gelince
Bilindiği üzere davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Türk Medeni Kanununun (TMK) “fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9. maddesi hükmüyle şahsın hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlanmış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlev ehliyeti olarak da tarif edilerek, aynı yasanın 13. maddesinde “yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
TMK'nın 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. Bu ilke 11.06.1941 tarih 4/21 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da aynen benimsenmiştir.
Somut olaya gelince kısıtlı davacının işlem tarihinde de vesayet altında olduğu dosya kapsamı ile sabit olduğuna göre ilk el konumundaki davalı ...’ın iyiniyetinden söz edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca TMK.'nın m. 462/8 uyarınca dava konusu 670 ada 21 parsel yönünden vesayet makamından husumete izin kararı almak ve dosyaya ibraz etmek üzere vasiye süre tanınması, anılan usuli işlem tamamlandıktan sonra davalı ...’ın ve şartları varsa davalı ...’nin tazminat sorumluluğuna gidilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.
Davacı vasisinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
1. Hukuk Dairesi 2016/17018 E. , 2020/2506 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 30 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 43 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 41 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 29 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 30 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 54 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 77 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 100 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 48 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 61 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat