1. Hukuk Dairesi 2016/17172 E. , 2020/1556 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL- TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanları ...'nin adına kayıtlı 1366 ada 7 parsel sayılı taşınmazını 30/07/1998 tarihli Ölünceye Kadar Bakma Akdi ile davalılardan Naciye'ye temlik ettiğini, bu taşınmazın daha sonra 07/07/2009 tarihli Ölünceye Kadar Bakma Akdi ile diğer davalı ...’a temlik edildiğini, yine murisin adına kayıtlı 702 ada 387 parsel sayılı taşınmazdaki 5/24 payını, 702 ada 426 parsel sayılı taşınmazdaki 15/24 payını, 1187 ada 50 parsel sayılı taşınmazdaki 1/3 payını, 1187 ada 44 parsel sayılı taşınmazdaki 1/3 payını Ölünceye Kadar Bakma Akdi ile davalılardan ...'ye temlik ettiğini, yapılan işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, ölünceye kadar bakım sözleşmesinin gereğini tam olarak yerine getirdiklerini, mirasbakanın tüm bakım ve gözetimi ile kendilerinin ilgilendiklerini, yapılan işlemlerin mal kaçırma amaçlı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, temlikteki asıl amacın mirasçıdan mal kaçırmak değil, ölünceye kadar bakıp gözetme olduğu,bu hususun muris tarafından beyan edildiğinin davalı tanıklarının beyanlarından da anlaşıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden 1927 doğumlu mirasbırakan ...’nin 06.05.2013 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacı oğlu ... ile dava dışı oğlu ...’nin kaldığı, davalılardan Naciye’nin murisin oğlu ...’nin eşi, diğer davalı ...’ın ise ...’nin oğlu olduğu, mirasbırakanın adına kayıtlı eski 299 (yeni 702 ada 426) parsel sayılı taşınmazdaki 5/24 payını, eski 345 (yeni 702 ada 387) parsel sayılı taşınmazdaki 15/24 payını, eski 445 (yeni 1187 ada 50) parsel sayılı taşınmazdaki 1/3 payını 30.07.1998 tarihli ölünceye kadar bakım akdi işlemi ile davalı torunu Yalçın’a, yine murisin adına kayıtlı eski 457 (yeni 1187 ada 44) parsel sayılı taşınmazdaki 1/3 payını 07.07.2009 tarihli ölünceye kadar bakım akdi ile davalı torunu Yalçın’a, eski 506 (yeni 1366 ada 7) parsel sayılı taşınmazını 30.07.1998 tarihli ölünceye kadar bakım akdi ile davalı gelini Naciye’ye temlik ettiği, davalı ... tarafından ise söz konusu taşınmazın 07.07.2009 tarihli ölünceye kadar bakım akdi işlemi ile diğer davalı ...’a devredildiği, murisin paylı olarak adına kayıtlı dava dışı üç parça daha taşınmazının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) m. 611. maddesinde düzenlendiği üzere ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514).
Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
Somut olaya gelince mirasbırakan ile davacı oğlu Celal arasında husumet bulunduğu, mirasbırakan Cemal Nane’nin değişik tarihlerde yapılan birden çok ölünceye kadar bakım akdi işlemleri ile mal varlığının büyük bir kısmını oluşturan dava konusu taşınmazları davalı torununa ve gelinine temlikinde bakıp gözetilme koşulunun değil de davacıdan mal kaçırma düşüncesinin ön planda tutulduğu ve bu iradeyle işlemleri gerçekleştirdiği, mirasbırakanın temlik dışı kalan taşınmazlarının değeri dikkate alındığında davalılara yapılan temlikler bakımından makul sınırın aşıldığı, bakım ve gözetim amacını taşınmazlarının bir kısmını vermek suretiyle de gerçekleştirebileceği sonuç ve kanaatine varılmaktadır.
Hâl böyle olunca davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile reddedilmesi isabetsizdir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04/03/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
1. Hukuk Dairesi 2016/17172 E. , 2020/1556 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 28 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat