1. Hukuk Dairesi 2016/17234 E. , 2020/1855 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davalılar ...,..., ... ve ...vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş, davalılar ...ve ...’in temyiz isteğinden vazgeçilmiş sayılmasına dair ek karar verilmiş, davalılar ... ve ...vekili tarafından ek karar da süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü
KARAR
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan babası Dursun ...’ın 299, 346, 347, 349, 351, 358, 359, 360, 370 ve 438 parsel sayılı taşınmazlarını oğulları olan davalılar ..., ... ve ...’a ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiğini, sonrasında anılan davalıların dava konusu taşınmazların bir kısmını kendi aralarında, bir kısmını da akrabaları olan diğer davalılar olan ... ve ...’e satış yoluyla devrettiklerini, devirden sonra taşınmazların davalılar ..., ...ve ... tarafından kullanılmaya devam ettiğini, tüm işlemlerin mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini, olmadığı takdirde tenkisini istemiştir.
Davalılar ... ve ..., iddiaların doğru olmadığını, mirasbırakanın başka taşınmazlarının da olduğunu, mirasbırakana ölümüne kadar kendileri tarafından bakıldığını, mal kaçırma kastının ve muvazaanın bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlar diğer davalılar ..., ... ve ...davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece, davalılar ... ve ...vekiline eksik nispi temyiz karar harcını tamamlanması için muhtıra çıkarıldığı ve verilen 7 günlük kesin süre içerisinde muhtıra gereğinin yerine getirilmediği takdirde temyiz isteminden vazgeçilmiş sayılacağının ihtar edildiği, muhtıranın davalılar vekiline tebliğ edilmesine rağmen kesin süre içinde eksik harcın yatırılmadığı gerekçesiyle davalılar ...ve Bilal’in temyiz talebinden vazgeçmiş sayılmasına dair 28.09.2016 tarihli ek karar verildiği, davalılar ... ve ...vekilinin ek kararı temyiz dilekçesinde kararın öncesinde müvekkilleri olan diğer davalılar ... ve ... tarafından nispi temyiz harcı yatırılmak suretiyle temyiz edildiğini, sonrasında davalılar ...ve ...tarafından da kendisine vekaletname verildiğini ve hükmün anılar davalılar tarafından da temyiz edildiğini, bu nedenle tekrar nispi temyiz harcı yatırılmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüşse de, davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu, mecburi dava arkadaşlığı olmadığı, hükmü temyiz eden davalıların her biri yönünden ayrı ayrı nispi temyiz harcı alınması gerektiği açık olup, mahkemece yazılı olduğu üzere kurulan ek kararın doğru olduğu anlaşıldığından, davalılar Adnan ve Bilal’in ek karara yönelik temyiz itirazının reddiyle, mahkemenin 28.09.2016 tarihli ek kararının ONANMASINA.
Davalılar ... ve ...’ın temyiz itirazlarına gelince
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalılar ... ve ...’ın işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden, Reddine.
Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK’nun 26/1. maddesi 'Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.' hükmünü içermektedir. Aynı Kanunun 297/2. maddesinde ise 'Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.' düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Yasa maddesinin bu açık hükmüne göre, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.
Somut olayda, dava konusu bir kısım taşınmazda mirasbırakan tarafından yapılan temliklerden sonra, davalılar arasında yapılan pay devirleri ile davalıların pay oranlarının değiştiği gözetildiğinde sağlıklı ve infaza elverişli bir hüküm kurulabilmesi için mirasbırakan tarafından temlik edilen payların ve çekişmeli taşınmazların hangi oranda davalılar adına halihazırda kayıtlı olduğu saptanarak davacının miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken, mahkemece taşınmazların tapu kayıtları yeterince incelenmeden sonuca gidilmiştir. Bu kapsamda dosya arasına alınan bir kısım dava konusu taşınmazın tapu kayıtlarının incelenmesinde
1- 299 sayılı parselin 1/3 payı mirasbırakana ait iken 21.05.2004 tarihinde 1/9’ar eşit paylarla davalılar ..., ... ve ...’a ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiği, sonrasında davalı ...’ın taşınmazdaki 1/9 payının tamamını 31.05.2012 tarihinde davalı ...’e satış yoluyla devrettiği, son durumda taşınmazın 1/9 payı davalı ..., 2/9 payı da davalı ... adına kayıtlı olduğu halde, hükümde çekişmeli taşınmazın davalı ... adına da kayıtlı olduğundan bahsedilmesi suretiyle infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
2- 346 sayılı parselin 1/6 payı mirasbırakana ait iken 21.05.2004 tarihinde 1/18’er eşit paylarla davalılar ..., ... ve ...’a ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiği, sonrasında davalı ...’ın taşınmazdaki 1/18 payının tamamını 31.05.2012 tarihinde davalı ...’e satış yoluyla devrettiği, son durumda taşınmazın 1/18 payı davalı ..., 1/9 payı da davalı ... adına kayıtlı olduğu halde, hükümde çekişmeli taşınmazın davalı ... adına da kayıtlı olduğundan bahsedilmesi suretiyle infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
3- 347 sayılı parselin 8/40 payı mirasbırakan tarafından 21.05.2004 tarihinde 8/120’şer eşit paylarla davalılar ..., ... ve ...’a ölünceye kadar bakma akdi ile temlik edildiği halde, davalılara mirasbırakandan temliken geçen çekişmeli bu paylar dışında “intikal” sebebiyle edindikleri payların da kabul kapsamına alınarak, HMK'nın 26. maddesine aykırı olarak fazla pay üzerinden kabul kararı verilmesi hatalıdır.
4- 358 sayılı parselin 8/40 payı mirasbırakana ait iken 21.05.2004 tarihinde 8/120’şer eşit paylarla davalılar ..., ... ve ...’a ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiği, sonrasında davalılar ...ve ...’in taşınmazdaki paylarının tamamını 28.12.2006 tarihinde, yine davalı ...’ın da payının tamamını 28.04.2011 tarihinde davalı ...’e satış suretiyle devrettiği, davalı ...’e temliken geçen bu paylar yönünden iptal ve tescile karar verilmesi gerektiği halde, davalı ...’in çekişmeli paylar dışındaki kendisine ait payın da kabul kapsamına alınarak, HMK'nın 26. maddesine aykırı olarak fazla pay üzerinden kabul kararı verilmesi hatalıdır.
5- 359 sayılı parselin 1/3 payı mirasbırakana ait iken 21.05.2004 tarihinde 1/9’ar eşit paylarla davalılar ..., ... ve ...’a ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiği, sonrasında davalılar ...ve ...’in taşınmazdaki paylarının tamamını 28.12.2006 tarihinde, yine davalı ...’ın da payını 28.04.2011 tarihinde davalı ...’e satış suretiyle devrettiği, davalı ...’e temliken geçen bu paylar yönünden iptal ve tescile karar verilmesi gerektiği halde, davalı ...’in çekişmeli paylar dışındaki kendisine ait payın da kabul kapsamına alınarak, HMK'nın 26. maddesine aykırı olarak fazla pay üzerinden kabul kararı verilmesi hatalıdır.
6- 360 sayılı parselin 1/6 payı mirasbırakana ait iken 21.05.2004 tarihinde 1/18’er eşit paylarla davalılar ..., ... ve ...’a ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiği, sonrasında davalı ...’ın taşınmazdaki 1/18 payının tamamını 14.06.2006 tarihinde dava dışı Celal Kocabaş’a, adı geçenin de payının tamamını davalı ...’e satış yoluyla devrettiği, son durumda taşınmazın 1/18 payı davalı ..., 200/1800 payı da davalı ... adına kayıtlı olduğu halde, hükümde çekişmeli taşınmazın davalı ... adına da kayıtlı olduğundan bahsedilmesi suretiyle infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
7- 370 sayılı parselin 5/9 payı mirasbırakana ait iken 21.05.2004 tarihinde 5/27’şer eşit paylarla davalılar ..., ... ve ...’a ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiği, sonrasında davalı ...’ın taşınmazdaki 5/27 payının tamamını 31.05.2012 tarihinde davalı ...’e satış yoluyla devrettiği, son durumda taşınmazın 5/27 payı davalı ..., 10/27 payı da davalı ... adına kayıtlı olduğu halde, hükümde çekişmeli taşınmazın davalı ... adına da kayıtlı olduğundan bahsedilmesi suretiyle infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
8- 438 sayılı parselin tamamı mirasbırakana ait iken 21.05.2004 tarihinde 1/3’er eşit paylarla davalılar ..., ... ve ...’a ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiği, sonrasında davalı ...’ın taşınmazdaki payının tamamını 21.05.2004 tarihinde, davalı ...’ın da payının tamamını 22.07.2011 tarihinde davalı ...’e satış yoluyla devrettikleri, son durumda taşınmazda davalı ... tam malik olduğu halde, hükümde çekişmeli taşınmazın davalılar ... ve ...adlarına da kayıtlı olduğundan bahsedilmesi suretiyle infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklandığı üzere, belirtilen hataların düzeltilmesi, mirasbırakan tarafından temliken geçen payların ve taşınmazların ne oranda ve hangi davalı adına kayıtlı olduğunun saptanması ve infazda tereddüt yaratmayacak şekilde hüküm kurulması gerekirken, HMK'nın 26. ve 297/2. maddelerine aykırı olarak yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması isabetsizdir.
Davalılar ... ve ... vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz eden davalı ... ve ...'dan alınan peşin harcın geri verilmesine, aşağıda yazılı 54,40 TL. onama harcının temyiz eden davalı ... ve ...'dan alınmasına, 16.03.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
1. Hukuk Dairesi 2016/17234 E. , 2020/1855 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 36 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 26 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 24 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 43 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat