1. Hukuk Dairesi 2016/16799 E. , 2020/1681 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

1. Hukuk Dairesi 2016/16799 E. , 2020/1681 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, TENKİS

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan eşi ...'nun 1 parsel sayılı taşınmazdaki 5 numaralı bağımsız bölümünü davalı torunu Sadettin'e, 4 parsel sayılı taşınmazını da davalı kızı Cemile’ye satış suretiyle temlik ettiğini, devirlerin mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak yapıldığını, davalının düğününde mirasbırakanın 5 numaralı taşınmazı hediye ettiğini herkesin içerisinde ifade ettiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile payı oranında adına tesciline olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesine istemiş, mahkemece 5 numaralı bağımsız bölüm yönünden davanın tefrikine karar verilmiş ve mahkemenin 2015/166 esas sayılı dosyası üzerinden yargılamaya devam edilmiştir.
Davalı, mirasbırakanın dava konusu taşınmazı düğün hediyesi olarak verdiğini, masrafların az olması için tapuda satış gösterildiğini, mal kaçırma iradesinin olmadığını, mirasbırakanın geride 25 parça daha taşınmazı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden ...'nun 1 parsel sayılı taşınmazdaki 5 numaralı meskenini 23.02.2001 tarihinde torunu...’e (... oğlu) satış suretiyle temlik ettiği, mirasbırakanın 28.11.2005 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak ilk eşinden olma çocukları ...,..,..,..., ölü kızı ...’nin çocukları ...,... ve ...ile ikinci eşi ...’nin kaldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide 'muris muvazaası' olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Bu kapsamda vurgulanmalıdır ki, 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanabilmesi için mirasbırakanın temliki diğer mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapması gerekir.
Somut olayda, davacı ve davalı tanıkları mirasbırakanın çekişme konusu taşınmazı davalı torununa düğün hediyesi olarak verdiğini bildirmişlerdir. Nitekim, davacı da dava dilekçesinde de bu hususu kabul etmiştir. Bu durumda, temlikin muvazaalı olduğundan söz etme olanağı yoktur.
Öte yandan, tefrik edilen 2009/483 esas sayılı dava bakımından eldeki davanın gerekçeli kararında gerekçe yazılması da isabetsizdir.
Hal böyle olunca, muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi davanın tarafı olmayan kişi ve konu bakımından gerekçe yazılması da isabetsizdir.
Tarafların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 09.03.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön