1. Hukuk Dairesi 2016/14694 E. , 2020/239 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü
-KARAR-
Dava, tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
Davacılar, ... parsel sayılı taşınmazın mirasbırakanlarına ait olduğunu ve uzun zamandır kendilerinin kullandığını, tapuda kayıt maliki görünen ... oğlu ...’ın soy isminin tashihi için ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/279 Esas sayılı dosyasında açtıkları davada “...” olarak düzeltilmesine karar verildiğini ve kesinleştiğini, kararın infazı için müracaat ettiklerinde davalılardan ... tarafından aynı taşınmaz için açılan ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/675 Esas sayılı isim tashihi davası ile “... oğlu ...” olan malik isminin “... oğlu ...” olarak düzeltilmesine karar verildiğini, kararın kesinleştiğini ve infaz edildiğini öğrendiklerini, davalı ...’nin ... köyü nüfusuna kayıtlı olduğunu ve dava konusu taşınmazı hiçbir şekilde kullanmadığını, taşınmazın ... ve kardeşleri adına intikal ettiğini, intikal ve taksim işlemlerinden sonra taşınmazın 2/3 payının davalı ... adına, 1/3 payının ise kardeşi ... adına tescil edildiğini, davalı ...’nin kendi payını asaleten kardeşinin payını vekaleten ...’a, ...’nın da davalı ...'na temlik ettiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı ..., Kadastro tespitinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, mirasbırakan babası ...'dan intikal eden ve komşu köyde bulunan taşınmazı uzun araştırmalar sonucu ... Tapu Kadastro Müdürlüğünde çalışan memurlar sayesinde bulduğunu, resmi kayıtta baba adının yanlış yazıldığını, tapuda isim tashihi davası açtığını ve düzeltmenin yapıldığını, taşınmazı ...’a temlik ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur davalı ... ise, isim tashihi hususunda kesinleşmiş mahkeme kararı olduğunu, tapu siciline güvenerek taşınmazı satın aldığını ve iyi niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, son kayıt malikinin iyi niyetli olmadığının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden ...’nun ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/279 Esas sayılı ile .. parsel sayılı taşınmazın kayden maliki görünen ... oğlu ...’ın soy adının “...” olarak değiştirilmesini istediği, davanın kabul edilerek kararın kesinleştiği, ...’ın da ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/675 Esas sayılı davası ile aynı taşınmazın kayden maliki olan ... oğlu ...’ın baba adının “...” olarak düzeltilmesini istediği, bu davanın da kabul edildiği ve kararın kesinleştiği, ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/675 Esas sayılı hükmünün 01.04.2011 tarihinde infaz edildiği, 06.04.2011 tarihli işlem ile çekişme konusu taşınmazın ... oğlu ... mirasçılarına intikal ettiği, 07.04.2011 tarihinde taşınmazın mirasçılar arasında taksim edildiği ve 3 mirasçı (..., ..., ...) adına eşit paylarla tescil edildiği, 21.04.2011 tarihinde de ...’in payını ...’a temlik ettiği, ... ve ...’ın 01.12.2014 tarihinde taşınmazı ...’a, ...’nın da 05.12.2014 tarihinde ...’na satış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki çekişme konusu taşınmazın asıl malikinin davacıların mirasbırakanları ... olduğu, ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/675 esas sayılı tapuda isim tashihi davasında dava konusu taşınmazın malikinin ... oğlu ... olarak düzeltilmesine karar verildiği ve bu kararın infaz edilmesi suretiyle tescilin yolsuz hale geldiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Esasen bu husus mahkemenin de kabulündedir. Ne varki, mahkemece son kayıt maliki olan davalının iyi niyetli olup olmadığının hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde araştırılmamıştır.
Bilindiği üzere hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 s. Türk Medeni Kanununun (TMK) 2. maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989., tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.
Öte yandan, bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK'nin 1023. maddesinde aynen 'tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur' şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024. maddenin 1. fıkrasına göre 'Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz' biçiminde öngörülmüştür.
Hal böyle olunca, öncelikle çekişme konusu taşınmazın ilk tesis tarihinden itibaren tüm maliklerini ve el değiştirmelerini gösterir güncel tapu kayıtlarının ve dayanağı tüm belgelerin (resmi akitlerin) getirtilmesi, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda mahalinde yapılacak keşif sonucu dava konusu taşınmazın değerinin belirlenmesi, tanıklar da tekrar dinlenilmek suretiyle taşınmazı kimin kullandığının, taşınmaz kiralanmış ise kimin kiraya verdiğinin ve kira ödemelerinin kime yapıldığının, son kayıt malikin taşınmazı kullanan kişiden kira veya kullanım bedeli talebinde bulunup bulunmadığının tespit edilmesi ile tüm dosya kapsamı birlikte değelendirilerek son kayıt malikinin TMK’nın 1023. maddesinin korumasından yararlanıp yararlanamayacağının saptanması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve noksan araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davacıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.01.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
1. Hukuk Dairesi 2016/14694 E. , 2020/239 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 2 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 23 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat