4. Hukuk Dairesi 2015/14459 E. , 2018/8487 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

4. Hukuk Dairesi 2015/14459 E. , 2018/8487 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar ... tarafından kendisi adına asaleten, ... ve ... adına vekaleten, davalı ... aleyhine 16/05/2014 gününde verilen dilekçe ile haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda vazgeçme nedeni ile maddi tazminat talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacılar ... ve ...'un manevi tazminat taleplerinin reddine, davacı ...'un manevi tazminat talebinin kabulüne dair verilen 23/06/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi taraflarca süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Davacıların temyiz itirazları yönünden
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davalının temyiz itirazları yönünden
Dava, haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, vazgeçme nedeniyle maddi tazminat talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacılar ... ve ...'un manevi tazminat taleplerinin reddine, davacı ...'un manevi tazminat talebinin kabulüne karar verilmiş hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacılar, davalının muris eş ve babalarının yanında çalışmaya başladığını, muris ile yakınlaşmalarının olduğunu ve gayrimeşru ilişkinin 2010 yılına kadar devam ettiğini, muris eşin davacı ...'den boşanarak davalı ile evlendiğini, bu süreçte ve sonrasında hem davacı ...'in hem de davacı çocukların manevi olarak yıprandıklarını ve tedavi görmek zorunda kaldıklarını belirterek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır.
Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacılardan ... ile ...'un evli olduğu sırada davalı ile dava dışı eşin gayri resmî ilişkilerinin olduğu ve davacı ...'in bu nedenle eşinden boşandığı, bu durumun davacının kişilik haklarında saldırı oluşturacağı gerekçesiyle adı geçen davacının manevi tazminat isteminin kabulüne, diğer davacılar yönünden ise mevcut davanın sebebini oluşturan hukuki nedenin eş için tazminat verilmesini öngördüğü, çocuklara bu sebepten manevi tazminat verilemeyeceği gerekçesiyle davacılar ... ve ...'un manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, evlilik birliği devam ederken, eşlerden biri ile evli olduğunu bilerek birlikte olan üçüncü kişiden diğer eşin manevi tazminat isteminde bulunup bulunmayacağı hususundadır.
Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06/07/2018 tarihli ve 2017/5 E. - 2018/7 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere TMK 185/3 maddesinde düzenlenen sadakat yükümlüğü, evlilik sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, ihlal edilmesi durumunda yalnızca sözleşmenin taraflarının yani eşlerin birbirlerine karşı ileri sürebilecekleri nisbi hak niteliğindedir. Yani mutlak bir hak mahiyetinde olmadığı için, herkese karşı ileri sürülemez.
Davacı, kişilik hakkı ihlallerini düzenleyen genel hükümlere yani TMK’nun 24-25 ve TBK’nun haksız fiil sorumluluğuna ilişkin temel düzenlemesi olan 49/1 (BK. 41/1) ve kişilik değerlerinin zedelenmesine ilişkin TBK 58. (BK 49.) maddelerine de dayanamaz. sözkonusu yasa maddeleri gereğince haksız fiil sorumluluğundan söz edilebilmesi için, diğer şartların yanında ayrıca zarara sebep olan fiilin hukuka aykırı olması yani emredici bir hukuk normuna aykırı olması gerekir. Somut olayda, eş olmayan davalı yönünden fiilin hukuka aykırılık şartı gerçekleşmemiştir.
Müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümlerin de uygulanması mümkün değildir. Zira, TBK’nun 61. (BK 50.) maddesinde birden fazla kişinin ortak kusurlu davranışları nedeniyle bir zarara yol açmaları durumunda müteselsil sorumluluğun sözkonusu olacağı düzenlenmiştir. Bu kapsamda sorumluluğa gidilebilmesi için, aldatan eş ile birlikte olan davalının fiilinin de hukuka aykırı olması gerekir. Davalının dava dışı eş ile birlikteliği şeklindeki davranışı, aldatılan eş yönünden haksız fiil olarak nitelendirilemeyeceğinden, müteselsil sorumluluk esasına göre de sorumluluğuna gidilemez.
Aldatılan eş yansıma yoluyla zarara uğradığını da iddia edemez. Zira, üçüncü kişinin aldatan eşe karşı herhangi bir hukuka aykırı eylemi ve verdiği herhangi bir zarar bulunmadığından, yansıma yoluyla istenebilecek zarar da sözkonusu olamaz.
TBK’nun 49/2 (BK.41/2) maddeleri gereği, fiilin emredici bir norma değil de sadece ahlaka aykırı olması durumunda, sorumluluğa gidilebilmesi için, failin zarar görene zarar verme kastıyla yani somut olayda, davalının davacı aldatılan eşe bilerek ve isteyerek zarar vermeyi amaçlamış olması gerekir. Sadece birlikte olduğu eşin evli olduğunu bilmesi bu tür sorumluluk için yeterli değildir.
Şu durumda açıklanan yasal düzenlemeler ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun yukarıda anılan kararı uyarınca yerel mahkemece, evlilik birliği devam ederken eşlerden biri ile evli olduğunu bilerek birlikte olan davalıya karşı açılan davanın tümden reddedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, davacıların temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 27/12/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön