4. Hukuk Dairesi 2016/8590 E. , 2018/7061 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

4. Hukuk Dairesi 2016/8590 E. , 2018/7061 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalı ... ve ... aleyhine 08/04/2011 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne dair verilen 12/04/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikayet ve kişilik haklarının ihlali nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş hüküm, davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili, amca ve kardeş olan tarafların iş nedeniyle aralarında husumet bulunduğunu, davalıların gereksiz yere müvekkilleri hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu, buna müteakip Ceza Mahkemesinde hakaret ve tehdit suçundan yargılandıklarını, mahkemenin tüm müvekkilleri hakkında beraat kararı verdiğini, her iki davalının müvekkili ...'ye karşı hakaret ve tehdit suçunu işlemesi sebebi ile haklarında cezaya hükmedildiğini, müvekkilleri hakkında bu tarzda bir davanın açılması ve sanık sıfatı ile yargılanmaları ve ayrıca müvekkili ...'ye karşı hakaret ve tehdit suçunu işlemeleri ve bunun mahkeme kararı ile de hükme bağlanmasının müvekkillerini manevi olarak yıprattığını belirterek oluşan manevi zararın tazminini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri, ceza dosyasında davacılardan ...'nin davalı ...'ye karşılıklı hakaret ettiğinin hüküm kısmında yer aldığını, kendi eyleminden kaynaklanan nedenlerle bir de manevi tazminat istenmesini anlayamadıklarını, davanın bu davacı yönünden esasa girilmeden reddinin gerektiğini, davacılar ve davalıların kardeş ya da 1. dereceden akraba olduklarını, karşılıklı olarak birbirleri aleyhine 50 'ye yakın dava ikame ettiklerini olayda karşılıklılık ilkesinin mevcut olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, olay günü davalı ...'nin davacı ...'ye sinkaflı sözlerle hakaret ettiği, davalı ...'nin de davacı ...'yi silahla tehdit ettiği, davalıların, davacılar ... ve ...'nin kendilerine hakaret ve tehdit ettiği iddiası ile Cumhuriyet Savcılığına şikayetçi oldukları haklarında yapılan yargılama sonunda davalıların hakaret ve tehdit suçlarını işlemedikleri sabit olduğundan beraatlerine karar verildiği, bu şekilde davalıların haksız şikayette bulundukları, davalıların bu eylemlerinin davacılarda elem ve ızdırap oluşturduğu manevi şahsiyetine zarar verdiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
1-Davalıların davacılardan ...'ye yönelik temyiz itirazlarına gelince Davacı ..., davalılardan ...'nin hakaret ve davalı ...'nin silahla tehdit eylemleri ile ceza mahkemesinde yargılanarak beraat ettiği gerekçesiyle de haksız şikayet iddiasıyla manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Haksız eylem oluşturan fillerin ve faillerinin ayrı olduğu anlaşılmaktadır. Şu durumda mahkemece hakaret eylemi nedeniyle davalı ..., tehdit eylemi nedeniyle de davalı ... yönünden manevi tazminatın hüküm altına alınması gerekir.
Ayrıca davalıların davacı ...'ye yönelik şikayetleri üzerine davacı hakkında hakaret ve tehdit eylemlerinden yargılama yapıldığı, yargılama neticesinde de davacı ...'nin davalı ...'ye yönelik hakaret eylemi karşılıklı kabul edilerek ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği, tehdit eyleminden dolayı ise hakkında yapılan yargılama neticesinde beraat ettiği anlaşılmakla davalıların bu davacıya yönelik şikayetlerinin haksız olmadığı gözetilerek davacı ...'nin haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemi de reddedilmelidir.
2-Davalıların, davacılar ... ve ...'ye yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde Davacılar ... ve ..., davalıların şikayeti üzerine haklarında ceza yargılaması yapıldığı ve yargılama neticesinde beraatlerine karar verildiğini iddia ederek haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü Anayasa’nın 36. maddesinde “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasa'nın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalılar gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Dava konusu olayla ilgili olarak ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/135 esas sayılı dosyasının incelenmesinde kardeş olan ... , ... , ... ve dava dışı ...'nin '... İl Fidanlığı'nı birlikte işlettikleri, kardeşler arasında ortaklık sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasının bulunması nedeniyle aralarında husumet bulunduğu, olay günü tarafların karşılıklı eylemleri nedeniyle şikayetçi oldukları ve davacılar hakkında hakaret ve tehdit iddiaları nedeniyle ceza yargılaması yapıldığı, yargılama neticesinde adı geçen davacılara isnat edilen hakaret ve tehdit suçu ile ilgili olarak beraatlerine karar verildiği ve bu kararların Yargıtay 4. Ceza dairesi tarafından temyiz incelemesinde onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.
Bu haliyle, davacıların eylemleri ile ilgili olarak iddianame düzenlendiği ve ceza davası açıldığı yapılan yargılama neticesinde beraatlerine karar verildiği anlaşılmakla yeterli emarenin bulunduğu, davalıların davacılara yönelik şikayetinin hak arama özgürlüğü kapsamında kaldığı anlaşılmakla istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Bu yön gözetilmeden verilen karar usul ve yasaya aykırı olup bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (1) ve (2) sayılı bentte açıklanan nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 15/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.

















Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön