4. Hukuk Dairesi 2016/14262 E. , 2019/583 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

4. Hukuk Dairesi 2016/14262 E. , 2019/583 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı ... Elektrik Dağıtım AŞ vekili Avukat ... tarafından, davalılar Başbakanlık Hazine Müsteşarlığına izafeten Muhakemat Müdürlüğü ve ... aleyhine 05/09/2012 gününde verilen dilekçe ile rücuen alacak istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın davalı ... yönünden kabulüne Hazine Müsteşarlığı ve ... yönünden reddine dair verilen 06/05/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili, davalı Başbakanlık Hazine Müsteşarlığına izafeten Muhakemat Müdürlüğü vekili ve ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre tarafların yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının davacıya yükletilmesine 11/02/2019 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
(M)
MUHALEFET ŞERHİ
Dava, indirimli tarifeden faydalanan dava dışı 3. kişi tarafından açılan davada kabul edilip ödenen paranın rücu yolu ile geri alınması istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin bir bölümü kabul edilmiş karar, davacı ... davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, teşvik belgesi sahibi olan dava dışı bir şirkete, davalının yazısı üzerine indirimli tarife yerine normal tarife uygulanması nedeniyle dava dışı şirketin açtığı dava sonunda, normal tarife ile indirimli tarife arasındaki farkı ödemek zorunda kaldığını, bu suretle zarara uğradığını belirterek, hem dava dışı şirkete ödediği tutarın hem de yargılam giderlerinin ödemeye yol açan davalılardan rücu yolu ile alınmasını istemiştir.
Davalılar ise davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, rücu davasının dayanağını teşkil eden davadaki temyiz harcı ve temyiz posta giderleri haricinde dava dışı şirkete davacı tarafından ödenen miktarın davalı ...'ndan tahsiline, davalı Başbakanlık Hazine Müşteşarlığı ile dahili davalı ... Bakanlığına ilişkin davanın ise pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Öncelikle belirtilmelidir ki, 2010/478 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 1.maddesinde “bu kararın amacı, Kültür ve Turizm Bakanlığından Turizm Yatırım Belgesi veya Turizm İşletme Belgesi almış yatırım veya işletmelerin tükettikleri elektrik enerjisi bedellerinin bir kısmının bütçeden karşılanmasını temin etmektir.”. 2.maddenin 1-a fıkrasında bu kararda geçen “Bakanlık: Kültür ve Turizm Bakanlığını” ifade eder. 3.maddede “elektrik enerjisi desteği miktarı, Bakanlıkça belgelendirilmiş turizm yatırımları veya işletmelerde, şantiye dönemi dâhil tüketilen elektrik enerjisi giderlerinin tesisin bulunduğu ildeki mesken ve sanayi abonelerine uygulanan tarifelerden en düşüğü ile kendi abone grubuna uygulanan tarife arasındaki fark kadardır. Elektrik enerjisi desteği ödemeleri Bakanlık bütçesine konulacak ödenekten karşılanır”. Hükümleri yer almaktadır.
Bakanlar Kurulunun zikredilen iş bu kararının 1. ve 3. maddeleri uyarınca davacı şirketin gelir kaybından davalı ...'nın sorumlu olduğu açıktır. Buna göre, mahkemece davacı tarafından dava dışı şirkete ödenmek zorunda kalınan bedelden davalının sorumlu olduğuna ilişkin belirleme yerindedir.
Öte yandan, müteselsil sorumlulukta iadenin kapsamı kural olarak müteselsil borçlunun ödemek zorunda kaldığı para, bu paranın kendisi hakkındaki davada verilen hükmün kesinleşmesine kadar işleyecek faizi, önceki davada hükmedilen avukatlık ücreti ve yargılama giderleri toplamından diğer müteselsil borçlunun payına düşen kısmıdır (TBK 167). Kendi kusurlu davranışı ile işin icraya düşmesine yol açan müteselsil borçlu bu ihmali nedeniyle yapılmış olan icra giderlerini ve hükmün kesinleşmesinden sonra geçen sürede işleyecek faizi isteyemez.
Karar kesinleşmeden önce alacaklının icra yoluna başvurması yasanın ona sağladığı bir hak olduğundan hukuken müteselsil borçluya bu konuda herhangi bir sorumluluk yüklenemez. Öte yandan aleyhine verilen karardan ötürü müteselsil borçlunun temyiz yoluna başvurması da bir hakkın kullanılması niteliğinde bulunduğundan bu başvurmanın sonucunu bekleyerek hükmün kesinleşmesi üzerine alacaklıya ödeme yapabileceğini düşünmesi de en doğal hakkıdır. Buna göre hükmün kesinleşmesine kadar mütelselsil borçlunun borcunu ödememesi şeklinde beliren davranışında kusurlu bulunduğu kabul edilemez. Bu bakımdan mütelsil borçlu, hükmün kesinleşmesine kadar yapılan tüm yargılama giderlerini de diğer müteselsil borçludan isteyebilir. Nitekim Dairemizin istikrar kazanmış uygulamaları da bu minval üzere olup esasen bu hususlarda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlık bakımından Dairemiz sayın çoğunluğu ile aramızdaki uyuşmazlık dava dışı şirketin açtığı ve rücu davasının dayanağını oluşturan dava sonucunda davacı tarafından ödenmek zorunda kalınan yargılama giderlerinden iş bu davanın davalısı ...'nın sorumlu tutulup tutulamayacağı noktasındadır.
Dairemiz 02/12/2014 tarih 2014/440 – 16444 sayılı kararında az yukarıda açıklanan ilkeye uygun olarak isabetli bir şekilde esas davada yapılmak zorunda kalınan yargılama giderlerinin de rücu kapsamında bulunacağını belirtmişken sonraki kararlarında bu görüşünden dönmüştür. Dairemiz 08/05/2014 tarih ve 2014/5555-7513 sayılı kararında esas davada yapılan yargılama giderlerinin rücu davasında istenemeyeceğine ilişkin gerekçesinde 'yapılan masraflar yargılama gideri olup ilgili dosyada karara bağlandığından rücu alacağının içerisinde kabul edilemez ve ayrı bir dava konusu yapılamaz.' gerekçesine dayanmış, aynı gerekçeyi 2011/12584-2012/15978 sayılı kararında da tekrarlamıştır. Bilahare 16/12/2015 tarih 2015/1063-14780 sayılı kararında ise bu kez 'davacının temyizi üzerine karar Yargıtay 19. Hukuk Dairesi tarafından onanarak kesinleşmiş, böylelikle davacının temyizinin haksız olduğu anlaşılmıştır. Şu halde mahkemece istemin bu bölümünün (temyiz harç ve masrafları) reddi gerekirken' gerekçesine yaslanmış, bu gerekçesini 2015/1061-14779 sayılı kararında da yinelemiştir. Dairemizin anılan kararlarına katılma imkanı yoktur. Şöyle ki rücu davası, zaten dava dışı üçüncü kişi tarafından açılan asıl davanın rücu alacaklısı davacı aleyhine sonuçlanması sebebiyle ödenmek zorunda kalınan paranın diğer müteselsil borçludan tahsili amacına yönelik olduğundan asıl davada yapılan yargılama giderinin ilgili dosyada karara bağlandığından söz edilerek rücu davasında istenemeyeceğini ileri sürmek hem TBK'nın 167. maddesine, hem de eşyanın tabiatına aykırıdır. Öte yandan temyiz yoluna başvurmak, asıl davanın davalısı/eldeki davanın davacısının yasalarca tanınan en doğal hakkıdır. Dolayısıyla bu yola başvurmak da davacıyı haksız duruma düşürmez. Davalı ..., Bakanlar Kurulu kararı uyarınca davacı şirkete ödemesi gereken normal tarife ile indirimli tarife arasındaki farkı ödememekle dava dışı üçüncü kişinin davacı şirkete karşı dava açmasına sebebiyet vermiştir. Bu sebeple davacının dayanak dava sebebi ile mahkum olup, ödemek zorunda kaldığı paradan, bu paranın kendisi hakkındaki davada verilen hükmün kesinleşmesine kadar işleyecek faizinden ve önceki davada hükmedilen yargılama giderlerinden sorumludur.
Açıklanan tüm bu sebeplerle, davacının, üçüncü kişi tarafından açılan dava sebebi ile ödemek zorunda kaldığı yargılama giderleri dahil tüm paranın davalı ... Bakanlığından tahsiline karar verilmesi için hükmün davacı yararına bozulması gerektiği düşüncesinde olduğumdan yargılama giderlerini rücu kapsamında değerlendirmeyen ve ilk derece mahkemesi kararını onayan sayın çoğunluğun kararına iştirak etmiyorum.11/02/2019

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön