7. Hukuk Dairesi 2015/5840 E. , 2016/16164 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

7. Hukuk Dairesi 2015/5840 E. , 2016/16164 K.

'İçtihat Metni'
Mahkemesi:İş Mahkemesi

YARGITAY İLAMI

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davacı vekili tarafından duruşma istenmiş ise de HUMK'nun 435.maddesi gereğince duruşma isteğinin süreden reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacılar, asıl ve birleşen davada fazla çalışma, hafta ve genel tatil ücretlerinin ödenmemesi, sigorta primlerinin aldıkları ücret üzerinden ve tam olarak gösterilmemesi sebebiyle iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiklerini iddia ederek kıdem tazminatı, ubgt, yıllık izin, hafta tatili, fazla mesai ücretleri alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacılar ile aralarında işçi-işveren ilişkisi bulunmadığını asıl davanın davacısı ile aralarında adi ortaklığın söz konusu olduğunu, birleşen davanın davacısının da işyerinde hiç çalışmadığını, sigortalılığının başlaması için sadece 1 gün sigortalı gösterildiğini beyanla davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dava arkadaşlığının hangi hallerde zorunlu (mecburi) olduğu, maddi hukuka göre belirlenir. Maddi hukuka göre, bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi gereken hallerde mecburi dava arkadaşlığı olacaktır.
Davacılar arasında (aktif) mecburi dava arkadaşlığı bulunması halinde, bütün davacılar davayı birlikte açmak zorundadırlar. Dava mecburi dava arkadaşları tarafından biri veya bazıları tarafından açılmış ise, dava sıfat yokluğundan dolayı hemen reddedilmez. Mahkeme, diğer mecburi dava arkadaşlarının davaya katılmasını vefa muvafakat etmelerini sağlaması için davacıya veya davacılara süre verir. Diğer dava arkadaşları davaya katılır veya muvafakat ederse davaya devam edilir. Davayı açan davacı kendisine verilen süre içinde diğer mecburi dava arkadaşlarının katılmasını veya muvafakat etmelerini sağlayamaz ise, dava sıfat yokluğundan reddedilir.
6100 sayılı HMK'nın 166. maddesinde “(1) Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar.(4) Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, davacıların davalıya karşı ayrı ayrı açtıkları davaların birleştirilmesine karar verilebilmesi için davalar arasında bağlantı olması, davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması gerekir. Ancak birleşen davalarda yasada sayılan davaların birleştirilebilme koşulları veya davacılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece davaların tefrik edilerek ayrı ayrı karara bağlanması gerekirken birleştirilerek hüküm kurulması hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 10/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.







Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2016 Yılı Kararları” sayfasına dön