7. Hukuk Dairesi 2016/6599 E. , 2016/13403 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

7. Hukuk Dairesi 2016/6599 E. , 2016/13403 K.

'İçtihat Metni'
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:


Davacı vekili, davacının iş akdinin ... üyeliği nedeniyle 09.06.2015 tarihinde feshedildiğini, davacının 30.04.2015 tarihinde sendikaya üye olduğunu, işverenin sendikal fesih iradesini gizleyerek sözde işlerin azaldığı ve işyerinin küçülmeye gittiği gerekçesiyle iş akdini feshettiğine dair fesih bildirimlerini aksi halde tazminatının ödenmeyeceği baskısı altında imzalatmaya çalıştığını banka borçları nedeniyle paraya ihtiyacı olan davacı tarafından da fesih bildiriminin imzalandığını, 09.06.2015 tarihinde davacı ile birlikte ..., ..., ... ve işverence sendika üyesi olduğu zannedilen ... isimli işçilerin iş akitlerine son verildiğini, feshin sendikal nedene dayandığını belirterek işe iadesi ile birlikte, işe başlatma ve başlatmama şartına tabi tutulmaksızın 1 yıllık ücretinden az olmamak üzere sendikal tazminat ile boşta geçen süre ve diğer hakların hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın 1 aylık hak düşürücü sürede açılmadığını, iş akdinin sendikal nedenle feshedilmediğini, davacının iş akdinin müvekkili firmanın ekonomik durumunun bozulması, siparişlerin azalması sebebiyle feshedildiğini, davacıya imzası ile tebliğ edilen fesih bildiriminin 14.05.2015 tarihinde yapıldığını ve 28 günlük ihbar süresi olduğunun belirtildiğini, davacının ihbar süresinin 26. gününde diğer çalışanlar ve amirleri ile sürtüşme ve gerginliğe neden olduğu bu gerekçe ile ihbar süresi bölünemeyeceğinden ihbar öneli ücreti de peşin ödenerek iş akdinin feshine karar verildiğini, savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, yazılı fesih bildiriminin 14.05.2015 tarihinde bizzat davacının kendisine yapılmış ve imzası alınmış olduğu, bu aşamadan sonra davacının 'fesih bildirimi tarafıma okutulmadan imzalatıldı. İmzalamadığım taktirde tazminat haklarımdan yararlanamayacağım ifade edildi. Bu sebeple yazıyı okumadan imzalamak zorunda kaldım. ' şeklindeki klişe savunmasına itibar edilmeyerek fesih bildiriminin tebliğ tarihi 14/05/2015 olarak kabul edilmiş ve 1 aylık hak düşürücü sürenin tamamlanmasından sonra davanın 29.06.2015 tarihinde açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanununun 20.maddesi uyarınca iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri süren işçinin, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde feshin geçersizliği ve işe iade istemi ile dava açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, resen dikkate alınması gerekir.
İşveren fesih bildiriminde bulunmuş, ancak bunu tebliğ etmemiş olmasına rağmen, örneğin, işçi, işvereni şikayet ederek, fesih bildiriminin yapıldığı tarihi kesin olarak belirleyecek bir işlem yapmışsa, artık bu tarihin esas alınması uygun olacaktır. Bu anlamda işverenin fesih bildiriminin tebliğden imtina edildiği tutanakların tutulduğu tarih, tutanak düzenleyicilerinin doğrulaması halinde tebliğ tarihi sayılacaktır. Eylemli fesih halinde dava açma süresi, eylemli feshin yapıldığı tarihten itibaren işler. Fesih bildirimine karşı idari itiraz yolu öngören personel yönetmeliği ya da sözleşme hükümleri, dava açma süresini kesmeyeceği gibi, işçinin bu süre içinde hastalığı nedeni ile rapor alması da bu süreyi durdurmayacaktır.
İş sözleşmesinin önel verilerek feshi halinde, dava açma süresi önelin sona ereceği tarihte değil, işverenin fesih bildirimini tebliğ ettiği tarihten başlar.
Somut uyuşmazlıkta, davacının 09.06.2015 fesih tarihinde iki belgeye imza attırıldığı anlaşılmaktadır. Bu belgelerden ilki 'Fesih Bildirime İlişkin Tebligattır' başlıklı belge olup firmanın ekonomik durumunun bozulması, siparişlerin azalması, eskisi kadar iş alamama ve ekonomik daralma nedeniyle işçi çıkartmak zorunda kalındığı 28 günlük ihbar öneli sonunda iş akdinin 11.06.2015 tarihinde feshedileceğine dair bildirim şeklindeki belgenin 14.05.2015 tarihinde tebliğ edildiği yazılı olup davacı tarafından ad soyad ve adres yazılarak imzalandığı, ikinci belgenin ise 'Sayın ...' hitabıyla başlayan '14.05.2015 tarihinde iş akdiniz bildirimli olarak feshedilmiş ve 28 gün ihbar öneli kullanacağınız bildirilmişti, 26 gündür ihbar önelini kullanmış bulunmaktasınız, ancak iş akdinizin feshedilmiş olması nedeniyle tarafınız ve firmamız diğer çalışanları ve amirleriniz arasında gerginliğe ve sürtüşmelere sebebiyet verdiğinizden kalan ihbar önelinde çalışmamanızın talebiniz doğrultusunda daha doğru olduğuna karar verilmiştir ancak ihbar önelinin bir kısmı kullandırılıp bir kısmı peşin olarak ödenemeyeceğinden yine talebiniz doğrultusunda tamamının ödenmesine karar verildiğini tebliğ ederiz.' şeklinde olduğu ve 09.06.2015 tarihinde tebliğ edildiği yazılı olup davacı tarafından ad soyad ve adres yazılarak imzalandığı görülmüştür.
Dosyaya işverence sunulan bir kısım çalışanlara ait ihbar önelli fesih bildirimi ve ardından ihbar önelinin peşin ödeneceğine dair imzalı belgelerden ... ve Gürsel Yıldırım tarafından imzalı belgelerde işçilerin belgelere tarih yazarken karmaşaya düştüğü ve ...'nin fesih bildirimi tebligatına 24.08.2015 tarihini yazdığını farkedip üzerine 20.07.2015 tarihi olarak düzelttiği, ...'ın ise fesih bildirimine ilişkin tebligata yazdığı tarihi ihbar öneli belgesine de yazarken çizdiği ve 06.07.2015 tarihini yazdığı dolayısıyla bu belgelerin işçilere aynı tarihte imzalatıldığı tek bir fesih bildirim tarihinin mevcut olduğu tespit edilmiştir. Tüm belgelerin matbu, aynı mantık içerisinde ve benzer içerikli olduğu anlaşılmıştır.
İşverenin kötüniyetli davranarak davacıları dava hakkından da yoksun bırakmaya çalıştığı sabit olmuştur. Bu nedenle davacı ve ... ... ... ve ...'ın akitlerinin aynı gün feshedildiği anlaşılmaktadır. 09.06.2015 tarihi fesih bildirim tarihi olup 29.06.2015 tarihinde dava açılmış olmakla süresindedir. Mahkemece, işin esasına girilerek, taraf iddiaları değerlendirilerek çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu yön üzerinde durulmaksızın yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 15.06.2016 tarihinde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.



















Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2016 Yılı Kararları” sayfasına dön