7. Hukuk Dairesi 2015/5350 E. , 2016/592 K.
'İçtihat Metni'
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacı, 01.06.1992-30.10.2006 tarihleri arası davalı yanında çalışıp iş aktinin feshedildiğini, açtığı kısmi davanın kabul edildiğini, bakiye alacaklarını talep ettiğini ileri sürerek, fazla çalışma, yıllık izin ücreti alacaklarının tahsili ile uzun süre işsiz kalması nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararının davalıdan tazminini talep etmiştir.
Davalı, kısmi davanın derdest olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalı cevap dilekçesinde ve yasal süre içerisinde zamanaşımı def'inde bulunmamış ise de davalı vekilinin 1. duruşma esnasında zamanaşımı def'inde bulunduğu, aynı duruşmada hazır bulunan davacı vekilinin açıkça zamanaşımı define karşı savunmanın genişletildiği itirazında bulunmadığı için davalı vekilince ileri sürülen zamanaşımı define değer verildiği , buna göre dava tarihi itibariyle fesih tarihi üzerinden 5 yıldan fazla bir süre geçtiği anlaşıldığından davacının fazla mesai ve yıllık izin ücreti alacaklarının zamanaşımına uğradığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, zamanaşımı def'inin süresinde ileri sürülüp sürülmediği noktasında toplanmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu 'eksik bir borç' haline dönüştürür ve 'alacağın dava edilebilme özelliği'ni ortadan kaldırır.
Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
4857 sayılı Kanundan daha önce yürürlükte bulunan 1475 sayılı Yasada ücret alacaklarıyla ilgili olarak özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediği halde, 4857 sayılı İş Kanunun 32/8 maddesinde, işçi ücretinin beş yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Ancak bu Kanundan önce tazminat niteliğinde olmayan, ücret niteliği ağır basan işçilik alacakları, Borçlar Kanununun 126/1 maddesi (6098 sayılı TBK 147) uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabidir.
Yıllık izin ücreti iş sözleşmesinin feshi ile muaccel olup dönemsel bir nitelik taşımadığından, 818 sayılı Borçlar Kanununa göre 5 yıl 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu uygulaması yönünden 10 yıllık genel zamanaşımına tabidir.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7 nci maddesinde, iş mahkemelerinde sözlü yargılama usulü uygulanır. Ancak 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447 inci maddesi ile sözlü yargılama usulü kaldırılmış, aynı yasanın 316 ve devamı maddeleri gereğince iş davaları için basit yargılama usulü benimsenmiştir.
Sözlü yargılama usulünün uygulandığı dönemde zamanaşımı def'i ilk oturuma kadar ve en geç ilk oturumda yapılabilir. Ancak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde 319 uncu madde hükmü uyarınca savunmanın değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin verilmesiyle başlayacağından, zamanaşımı def'i cevap dilekçesi ile ileri sürülmelidir. 01.10.2011 tarihinden sonraki dönemde ilk oturuma kadar zamanaşımı def'inin ileri sürülmesi ve hatta ilk oturumda sözlü olarak bildirilmesi mümkün değildir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 1086 sayılı HUMK hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı def'i de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı def'inde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Cevap dilekçesinde zamanaşımı def'i ileri sürülmemiş ya da süresi içinde cevap dilekçesi verilmemişse ilerleyen aşamalarda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 141/2 maddesi uyarınca zamanaşımı defi davacının açık muvafakati ile yapılabilir.
1086 sayılı HUMK yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı def'ine davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı def'i geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı def'inin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı def'ine davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı def'i dikkate alınmaz.
Zamanaşımı def'inin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesi de mümkündür (Yargıtay HGK. 04.06.2011 gün 2010/ 9-629 E. 2011/ 70. K).
Somut olayda, davacı bakiye alacaklarının tahsili için 25.09.2012 tarihinde dava açmıştır. Sözkonusu tarih 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun yürürlük tarihi olan 01.10.2011 tarihinden sonradır. Bu nedenle davalının cevap dilekçesi ile zamanaşımı savunmasında bulunması gerekmektedir. Bu süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı def'ine davacı taraf açıkça muvafakat etmez ise zamanaşımı def'i dikkate alınmaz. Bu nedenle zamanaşımı def''i süresinde yapılmadığından fazla çalışma ve yıllık izin ücreti alacağı talebi yönünden yargılamaya devamla sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçe ile zamanaşımından reddi isabetsizdir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazı kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 21.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
7. Hukuk Dairesi 2015/5350 E. , 2016/592 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 92 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 128 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 369 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 95 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 127 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 24 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat