7. Hukuk Dairesi 2016/1732 E. , 2016/5306 K.
'İçtihat Metni'
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
I-Davacı vekili, müvekkilinin, mülga Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'ne bağlı ..... Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nde işe başladığı tarihten kadrolu işçi statüsüne geçirildiği 2001 yılına kadar geçici/mevsimlik işçi statüsünde çalıştırıldığını, bu dönemde her yıl yeni bir geçici/mevsimlik iş sözleşmesi ile işe başladığını ve yıl sonunda işten ayrıldığını, 2001 yılında aynı müdürlükte daimi/kadrolu işçi statüsüne geçirildiğini, ancak kadrolu işçi statüsüne alındığında geçici mevsimlik işçilikte geçen sürelerin kıdem hesabında dikkate alınmadığını, sanki işe yeni başlamış bir işçi gibi, başlangıç derece ve kademesinden işe başlatıldığını, kadrosu dışındaki işlerde çalıştırıldığını, 2005 yılında Köy Hizmetleri Müdürlüğünün lağvedilmesi ile tüm hak ve alacakları ile beraber İl Özel İdaresi'ne devredildiğini, aynı işverene bağlı hizmetlerinin kıdem süresinde birleştirilmediğini belirterek davacının mevsimlik işçilikte geçen hizmet süresinin dikkate alınması sureti ile yeni derece ve kademesinin tespitine, buna bağlı olarak fark ücret, akdi ikramiye, ilave tediye, yıpranma primi ve kadro dışındaki işlerde çalıştırılmasından kaynaklı fark ücret, eşit davranma ilkesine aykırılık nedeni ile tazminat alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı İl Özel İdaresi vekili, davacının derece ve intibakının yasa ve TİS hükümlerine göre usulüne uygun olarak yapıldığını, taleplerinin haksız olduğunu, alacakların zamanaşımına uğradığını, 2011/2013 dönemini kapsayan TİS hükümlerine göre talepte bulunmasının mümkün olmadığını beyanla davanın reddini istemiştir.
Dava devam ederken ..... İl Özel İdaresi'nin tüzel kişiliğinin sona ermesi nedeni ile dava kendisine teşmil edilen .... ....si vekili, davada taraf sıfatlarının bulunmadığını, 6360 sayılı Yasa'nın 3/2.maddesine göre kapatılan il özel idaresinin taraf olduğu davaların il özel idaresinin yetki, görev, taşınmaz veya personelinin devredildiği kuruma ait olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, “...Yargılama sırasında Özel İdare ilga edilmiş buna ilişkin yasa ve yasa yorumlayan Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 11.12.2014 tarih ve 2014/18710 Esas, 2014/22489 Karar sayılı kararı gereği davacının emekli olmadan önce çalışmış olduğu ..... İl Özel İdaresinin tüzel kişiliğinin yasayla kaldırılarak ..... Büyükşehir Belediyesi'ne devredildiği nazara alınarak 6360 sayılı yasanın 3/2.maddesine göre ..... Büyükşehir Belediyesi'nin davalı tarafta yer alması sağlanmıştır.” gerekçesi ile bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davada husumetin kime yöneltileceği ihtilaflıdır.
6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi Ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'nun 1.maddesinde, “(1) Aydın, Balıkesir, Denizli, Hatay, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Ordu, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa ve Van illerinde, sınırları il mülki sınırları olmak üzere aynı adla büyükşehir belediyesi kurulmuş ve bu illerin il belediyeleri büyükşehir belediyesine dönüştürülmüştür. (2) Adana, Ankara, ....., Bursa, Diyarbakır, Eskişehir, Erzurum, Gaziantep, İzmir, Kayseri, Konya, Mersin, Sakarya ve Samsun büyükşehir belediyelerinin sınırları il mülki sınırlarıdır. (3) Birinci ve ikinci fıkrada sayılan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır. (4) İstanbul ve Kocaeli il mülki sınırları içerisinde bulunan köylerin tüzel kişiliği kaldırılarak bağlı bulundukları ilçe belediyesine mahalle olarak katılmıştır. (5) Birinci, ikinci ve dördüncü fıkrada sayılan illerdeki il özel idarelerinin tüzel kişiliği kaldırılmıştır. (6) Birinci ve ikinci fıkrada sayılan illerin bucakları ve bucak teşkilatları kaldırılmıştır.”
3./2.maddesinde, “(2) Mevzuatla il özel idarelerine yapılan atıflar bu Kanun kapsamında tüzel kişiliği kaldırılan il özel idareleri için ilgisine göre bakanlıklara, bakanlıkların bağlı veya ilgili kuruluşları ile bunların taşra teşkilatına, ....ye, valiliklere, büyükşehir belediyelerine ve bağlı kuruluşlarına veya ilçe belediyelerine yapılmış sayılır. Tüzel kişiliği kaldırılan il özel idarelerine 22/2/2005 tarihli ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu ve diğer mevzuatla verilmiş olan yetki, görev ve sorumluluklar ilgisine göre bu kurum ve kuruluşlar tarafından kullanılır ve yerine getirilir. Söz konusu il özel idarelerinin mahkemelerde süren davaları ile il özel idaresi olarak faaliyet gösterdikleri dönem ve yapılan işlemlere ilişkin olarak açılacak davalarda muhatap, devir işleminin yapıldığı ilgili kurum ve kuruluştur.”
Geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında, “ (1) Bu Kanundaki devir, tasfiye ve paylaştırma işlemlerini yürütmek üzere vali tarafından, bir vali yardımcısının başkanlığında, valinin uygun göreceği kurum ve kuruluş temsilcilerinin ve ilgili belediye başkanlarının katılımıyla devir, tasfiye ve paylaştırma komisyonu kurulur. Bu komisyona yardımcı olmak üzere valinin görevlendirmesi ile alt komisyonlar da kurulabilir. 5. fıkrasında ise, “Bu Kanun ile tüzel kişilikleri kaldırılan il özel idarelerinin her türlü taşınır ve taşınmaz malları, hak, alacak ve borçları, komisyon kararıyla ilgisine göre bakanlıklara, bakanlıkların bağlı veya ilgili kuruluşları ile bunların taşra teşkilatına, valiliklere, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığına, büyükşehir belediyesine ve bağlı kuruluşuna veya ilçe belediyesine devredilmesine karar verilir. Devir işlemi, yapılacak ilk mahalli idareler genel seçimi tarihinde uygulamaya konulur. .... ....sine devredilen taşınmazlar Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla kullanmakta olan kurumlara tahsis edilmiş sayılır. ....nin özel mülkiyetindeki veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazlardan .... Bakanlığınca, bu Kanunun 1 inci maddesiyle tüzel kişilikleri kaldırılan il özel idarelerine, belediyelere ve köy tüzel kişiliklerine tahsis edilmiş olanlar kuruluş kanunlarıyla kendilerine verilen kamusal nitelikteki görevleri yerine getirmeleri amacıyla ve komisyon kararıyla ilgisine göre bakanlıklara, bakanlıkların bağlı veya ilgili kuruluşlarına, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıklarına, büyükşehir belediyelerine, büyükşehir belediyelerinin bağlı kuruluşlarına ve ilçe belediyelerine tahsis edilmiş sayılır. 6. fıkrasında da “(6) Bu Kanuna göre tüzel kişilikleri kaldırılan il özel idarelerinin personeli, komisyon kararıyla ilgisine göre yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığı, büyükşehir belediyesi, bağlı kuruluşu veya ilçe belediyesine devredilir.” hükümleri yeralmaktadır.
Görüldüğü üzere, 6360 sayılı Yasa'nın Geçici 1.maddesinde büyükşehir belediye sınırları içine alınarak tüzel kişiliğine son verilen köy ve belde belediyeleri açısından mahkemelerde süren davalarda husumetin katıldığı belediyeye Geçici 2.maddesine göre nüfusu 2000 (ikibin)'in altında kaldığı için köye dönüştürülen belde belediyeleri bakımından il özel idarelerine yöneltileceğine ilişkin açık düzenleme bulunmakta iken, Yasanın 1. maddesinde sayılan ve tüzel kişiliği kaldırılarak lağvedilen il özel idareleri için bu şekilde tek bir sorumlu belirlenmemiş ve Yasanın Geçici 3/2.maddesinde söz konusu il özel idarelerinin mahkemelerde süren davaları ile il özel idaresi olarak faaliyet gösterdikleri dönem ve yapılan işlemlere ilişkin olarak açılacak davalarda muhatap, devir işleminin yapıldığı ilgili kurum ve kuruluş olarak tespit edilmiştir. Bu durumda kurulan Devir Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonu'nun aldığı devir kararlarına göre sorumluyu, davalarda hasmı belirlemek gerekecektir.
Yukarıdaki yasa hükümleri çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde davacının ilk önce Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nde, daha sonra bu müdürlüğün 5286 sayılı Yasa ile lağvedilmesi üzerine devren İl Özel İdaresi'nde çalıştığı ve 6360 sayılı Yasa ile İl Özel İdaresi'nin tüzel kişiliğinin kaldırılmasından (30.03.2014 tarihinden) önce çalışmasının sona erdiği anlaşılmaktadır. 6360 sayılı Yasa'nın 1. maddesi ile ..... İl Özel İdaresi'nin tüzel kişiliği sona ermiş, aynı Yasa'nın Geçici 2.maddesine göre kurulun Devir Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonunca taşınır ve taşınmaz malları ile hak, alacak ve borçları ile personeli ilgisine göre aralarında ..... Büyükşehir Belediyesi'nin de bulunduğu çeşitli kamu kurum ve kuruluşları arasında paylaştırılmıştır. Eldeki davanın hangi kuruma devredildiğine ilişkin Devir, Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonu'nun bir kararı bulunmamakta ancak komisyon kararının 3.maddesinde, devir tutanaklarında sehven yer verilmeyen ancak daha sonra ortaya çıkacak personel, hak, alacak, borç ve teminatların taşıtların -iş makinaları hariç- taşınırların ve devam eden davaların ilgili olduğu bakanlığa, büyükşehir belediyesine, belediye bağlı kuruluşuna, YİKOB'na devredilmiş sayılmasına karar verilmiştir. Bu itibarla davacının emekli olmadan önce hangi birimde ne iş yaptığı ve bu birimin veya birimin yaptığı görevlerin, yetki ve sorumluluğun hangi kuruma devredildiği belirlenmeli ve sonuca göre devir yapılan kurumun sorumluluğu yoluna gidilmelidir.
Mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş olması bozma nedenidir.
II-Kabule göre de
1-Davanın belirsiz alacak davası olarak açılıp açılmadığı, buna bağlı olarak alacakların tümüne dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin mümkün olup olmadığı noktasında ihtilaf bulunmaktadır.
Belirsiz alacak davası 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile öngörülen ve alacaklıya bazı avantajlar sağlayan yeni bir dava türüdür. Sözü edilen hükme göre “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir”. Şu hale göre davanın açıldığı tarihte alacak miktarının belirlenmesi imkansız ise belirsiz alacak davası açılabilir. Öte yandan alacaklı tarafından alacağın miktar veya değerinin tam olarak belirlenmesi beklenemez ise yine belirsiz alacak davası açılabilir.
Belirsiz alacak davası mevcut yasal düzenleme çerçevesinde üç değişik şekilde açılabilir. Eda (tahsil talebi ile) davası niteliğinde belirsiz alacak davasının açılabileceği HMK’nun 107. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında öngörülmüştür. Tespit niteliğinde belirsiz alacağı tespit davası ise aynı maddenin 3. fıkrasına dayanmaktadır. Maddenin gerekçesine göre ise alacaklı kısmi eda külli tespit davası da açabilir. Her bir dava türünün farklı özellikleri bulunmaktadır.
Alacağın belirsiz olması halinde alacaklı, belirsiz alacak davası açabileceği gibi kısmi dava olarak da alacağın tahsilini talep edebilir.
Somut olayda, davacı vekili davasını açıkça ve ayrıca belirtmek sureti ile belirsiz alacak davası olarak açmamış, aksine mevsimlik işçilikte geçen hizmet süresi de dikkate alınmak sureti ile derece ve kademesinin tespitine ve buna bağlı olarak bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş alacaklarının bir kısmını dava konusu etmiştir. Görüldüğü üzere dava, kısmi dava olarak açılmıştır. Davacı vekilinin sonradan davanın belirsiz alacak davası olduğunu beyan etmesi sonucu değiştirmez. Mahkemece davacı vekilinden her bir alacak için ne miktar talepte bulunduğunu açıklattırılarak alacakların ıslah ile istenen kısımlarına ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken, yazılı şekilde ıslah ile istenen alacaklara da dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi hatalı olmuştur.
2-Dava 6100 sayılı HMK zamanında açılmış olmasına rağmen belirsiz alacak davası olarak açılmamıştır. Sonradan veya kendiliğinden belirsiz alacak davasına dönüştürülmesi mümkün değildir. Bu nedenle davanın kısmi dava olarak kabulü gerekir. Mahkemenin davayı belirsiz alacak davası olarak değerlendirmesi ile davalı vekilinin 30.05.2014 tarihli ıslah dilekçesinin 02.02.2015 tarihinde tebliği üzerine 2 haftalık yasal süresi içinde 16.02.2015 tarihinde ıslaha karşı yaptığı zamanaşımı savunmasının dikkate alınmaması isabetsiz olmuştur. Gerekirse ek hesap raporu alınarak ıslah ile istenen alacakların zamanaşımına uğrayıp uğramadığı belirlenmeli ve sonuca göre karar verilmelidir.
3-Öte yandan, ilave tediye alacağının talep dikkate alınarak yasal faiz oranını aşmamak üzere en yüksek banka mevduat faizi yerine yanılgılı değerlendirme ile en yüksek banka mevduat faizi oranını aşmamak üzere yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 02.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
7. Hukuk Dairesi 2016/1732 E. , 2016/5306 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 26 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat