7. Hukuk Dairesi 2015/40210 E. , 2016/1122 K.
'İçtihat Metni'
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda hüküm süresi içinde duruşmalı olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de HUMK'nun 438.maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı vekili, müvekkilinin, mülga Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'ne bağlı ... Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nde işe başladığı tarihten kadrolu işçi statüsüne geçirildiği 2001 yılına kadar geçici/mevsimlik işçi statüsünde çalıştırıldığını, bu dönemde her yıl yeni bir geçici/mevsimlik iş sözleşmesi ile işe başladığını ve yıl sonunda işten ayrıldığını, 2001 yılında aynı müdürlükte daimi/kadrolu işçi statüsüne geçirildiğini, ancak kadrolu işçi statüsüne alındığında geçici mevsimlik işçilikte geçen sürelerin kıdem hesabında dikkate alınmadığını, sanki işe yeni başlamış bir işçi gibi, başlangıç derece ve kademesinden işe başlatıldığını, kadrosu dışındaki işlerde çalıştırıldığını, 2005 yılında Köy Hizmetleri Müdürlüğünün lağvedilmesi ile tüm hak ve alacakları ile beraber İl Özel İdaresi'ne devredildiğini, aynı işverene bağlı hizmetlerinin kıdem süresinde birleştirilmediğini belirterek davacının mevsimlik işçilikte geçen hizmet süresinin dikkate alınması sureti ile yeni derece ve kademesinin tespitine, buna bağlı olarak fark ücret, akdi ikramiye, ilave tediye, yıpranma primi ve kadro dışındaki işlerde çalıştırılmasından kaynaklı fark ücret, eşit davranma ilkesine aykırılık nedeni ile tazminat alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı İl Özel İdaresi vekili, davacının derece ve intibakının yasa ve TİS hükümlerine göre usulüne uygun olarak yapıldığını, taleplerinin haksız olduğunu, zaman aşımına uğradığını, 2011/2013 dönemini kapsayan TİS hükümlerine göre talepte bulunmasının mümkün olmadığını beyanla davanın reddini istemiştir.
Dava devam ederken ... İl Özel İdaresi'nin tüzel kişiliğinin sonaermesi nedeni ile dava kendisine teşmil edilen ... Büyükşehir Belediyesi vekili, davada taraf sıfatlarının bulunmadığını, 6360 sayılı Yasa'nın 3/2.maddesine göre kapatılan il özel idaresinin taraf olduğu davaların il özel idaresinin yetki, görev, taşınmaz veya personelinin devredildiği kuruma ait olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, “...06/12/2012 tarih ve 28489 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 13 İlde Büyükşehir Belediyesi Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki 6360 Sayılı Kanunun 1. Maddesi 5. Fıkrası ile, 30/03/2014 tarihinden itibaren ... İl Özel İdaresinin görevlerinin sona ermesi ve tüzel kişiliğinin ortadan kalkması, İl Özel idaresinin malları ve çalışanlarının Büyükşehir Belediyesi ve İlçe Belediyelerine devredilmiş olması nedeniyle işçilik alacaklarından Büyükşehir Belediyesinin sorumlu olacağı” gerekçesi ile ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı hasım olarak kabul edilmiştir.
Davanın belirsiz alacak davası olarak açılıp açılmadığı, buna bağlı olarak alacakların tümüne dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin mümkün olup olmadığı noktasında ihtilaf bulunmaktadır.
Belirsiz alacak davası 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile öngörülen ve alacaklıya bazı avantajlar sağlayan yeni bir dava türüdür. Sözü edilen hükme göre “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir”. Şu hale göre davanın açıldığı tarihte alacak miktarının belirlenmesi imkansız ise belirsiz alacak davası açılabilir. Öte yandan alacaklı tarafından alacağın miktar veya değerinin tam olarak belirlenmesi beklenemez ise yine belirsiz alacak davası açılabilir.
Belirsiz alacak davası mevcut yasal düzenleme çerçevesinde üç değişik şekilde açılabilir. Eda (tahsil talebi ile) davası niteliğinde belirsiz alacak davasının açılabileceği HMK’nun 107. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında öngörülmüştür. Tespit niteliğinde belirsiz alacağı tespit davası ise aynı maddenin 3. fıkrasına dayanmaktadır. Maddenin gerekçesine göre ise alacaklı kısmi eda külli tespit davası da açabilir. Her bir dava türünün farklı özellikleri bulunmaktadır.
Alacağın belirsiz olması halinde alacaklı, belirsiz alacak davası açabileceği gibi kısmi dava olarak da alacağın tahsilini talep edebilir.
Somut olayda, davacı vekili davasını açıkça ve ayrıca belirtmek sureti ile belirsiz alacak davası olarak açmamış, aksine mevsimlik işçilikte geçen hizmet süresi de dikkate alınmak sureti ile derece ve kademesinin tespitine ve buna bağlı olarak fark ücret, ilave tediye, ikramiye ve yıpranma primi alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak alacaklarının bir kısmını dava konusu etmiştir. Görüldüğü üzere dava, kısmi dava olarak açılmıştır. Davacı vekilinin sonradan davanın belirsiz alacak davası olduğunu beyan etmesi sonucu değiştirmez. Hal böyle olunca mahkemece davacı vekilinden her bir alacak için ne miktar talepte bulunduğu hususu açıklattırılarak alacakların ıslah ile istenen kısımlarına ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken, yazılı şekilde ıslah ile istenen alacaklara da dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi hatalı olmuştur.
3-Ayrıca, ilave tediye alacağı kaynağını 6772 sayılı Yasa'dan alan bir alacak olup yasada açık bir düzenleme bulunmadığından, davacı vekilinin alacağın en yüksek banka mevduat faizi ile tahsilini talep etmesi nedeni ile, bu alacağın yasal faiz oranını geçmemek üzere en yüksek banka mevduat faizi ile tahsili yerine, yanılgılı değerlendirme ile en yüksek banka mevduat faizi ile tahsiline karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 26.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
7. Hukuk Dairesi 2015/40210 E. , 2016/1122 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 32 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat