8. Hukuk Dairesi 2016/16546 E. , 2018/20342 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde davalı adına 3 nolu meskenin satın alındığını, natamam olan bu meskenin içinin yaptırılmasında gerekli paranın ise davacının annesinin aldığı araç satılıp yerine alınan ikinci aracın satımından gelen meblağ ile karşılandığını açıklayarak, edinilmiş mal olan bu mesken yönünden mal rejiminin tasfiye edilerek, yarı değeri yönünden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL alacağın faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş, 24.04.2015 havale tarihli hesap raporuna karşı beyan dilekçesiyle 37.659,82 TL katılma alacağının faiziyle tahsili şeklinde talebini sınırlandırmıştır.
Davalı ... vekili, meskenin banka kredisi ile alındığını, taksit ödemelerinin halen devam ettiğini, aracın, bedeli davalı tarafından ödenerek alınıp davacı adına tescil edildiğini, tamamen onun tasarrufunda olduğunu, davacının taşınmazın edinilmesinde hiçbir katkısı bulunmadığını ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, davalının 18.601,00 TL'yi dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davacıya ödemesine, fazlaya dair istemin reddine, davacının değer artış payına ilişkin isteminin saklı tutulmasına karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin ve davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Davacı vekilinin ve davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK mad. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 sayılı TMK'nun 202/1.maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.
Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu kredi borç oranının, taşınmazın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir. Tespit edilen bu oranın, taşınmazın tasfiye tarihindeki(karara en yakın) sürüm(rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir. Bu ilke ve esaslara göre saptanan taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur.
Buna göre öncelikle, tasfiyeye konu taşınmazın satın alma bedeli, bunun kredi ile ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye(karara en yakın) tarihindeki sürüm(rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.
Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, taşınmazın satın alınmasına ilişkin akit tablosuyla birlikte tapu kaydı, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil finans kuruluşu kayıtları, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri malvarlıklarına ilişkin sair belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. Uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kuruldan da yardım alınmalıdır.
Somut uyuşmazlık incelendiğinde taraflar 18.12.1998 tarihinde evlenmiş, 11.08.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 08.02.2012 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmıştır. Tasfiyeye konu edilen 3 nolu mesken eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 17.06.2005 tarihinde satış yolu ile davalı adına tapuda tescil edilmiştir. Dava dışı araç ise 23.03.2005 tarihinde davacı adına tescil edilmiş olup, 27.06.2005 tarihinde üçüncü şahsa devredilmiştir.
Mahkemece, davacının meskenin yapımında bedeli kullanılmak üzere satılan araç kişisel mal kabul edilmiş ve buna yönelik değer artış payına ilişkin hakkın saklı tutulmasına, katılma alacağı yönünden meskenin tasfiye tarihi itibariyle sürüm değeri 125.000,00 TL ile evlilik birliği içinde 25 adet taksit ödendiği kabul edilerek yapılan oranlamaya istinaden alacağa hükmedilmiş ise de gerekçe, dosya kapsamı ile örtüşmediği gibi yapılan hesaplama yöntemi de Dairenin yerleşik uygulamasına uygun düşmemektedir.
Dosya kapsamından, mesken satın alınırken davalı adına ........sından 33.750,00 TL konut kredisi kullanıldığı, 84 ay vadeli kredinin 37 taksitinin evlilik birliği içine isabet ettiği ve mesken alındıktan sonra içinin yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemenin, evlilik birliği içinde 25 taksit ödendiğine dair kabulü hatalı olduğu gibi evin kredi ile alınıp daha sonra yaptırıldığı hususları da gözetilmeden evin bitmiş halinin sürüm değeri üzerinden hesaplama yapılması ve bulunan katılma alacağına dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi yerinde olmamıştır. Ayrıca davacı tarafın 24.04.2015 havale tarihli dilekçesinde 'aracın edinilmiş mal statüsünde olduğu kabulümüzdedir' şeklinde kendilerini de bağlayıcı beyanlarına karşın, meskenin içi yaptırılırken satılarak bedeli kullanılan davacıya ait aracın kişisel mal olarak kabulü ve buna istinaden davacının değer artış payı hakkının saklı tutulması da dosya kapsamına uygun düşmemiştir.
Mahkemece yapılacak iş, teknik bilirkişi raporunda meskenin natamam halinin tasfiye tarihi itibariyle sürüm değeri olarak belirlenen 100.000,00 TL üzerinden yukarıda açıklanan ilke ve esaslara göre, çekilen kredinin 37 adet taksitinin evlilik birliği içine isabet ettiğine dikkat edilerek gerekli oranlamalar yapılıp, artık değer ve davacının katılma alacağı hesaplanmalıdır.
Bununla birlikte meskenin içi evlilik birliği içinde yaptırıldığına, aksi ispat edilemediğinden bunun edinilmiş mallardan karşılandığının kabulü gerekeceğine ve meskenin bitmiş halinin sürüm değeri 125.000,00 TL olarak belirlendiğine göre meskenin alındığı ve sonraki iki halinin değerleri arasında bakiye 25.000,00 TL artık değer üzerinde de davacının katılma alacağı bulunmaktadır. Mahkemece, hesaplamalar yapılıp, talep de gözetilerek, sonucuna göre davacının katılma alacağı isteği hakkında bir karar verilmeli, davacı lehine hükmedilecek katılma alacağına, TMK'nin 239/son maddesi, Yargıtay'ın ve Dairemizin kökleşmiş uygulamaları gözetilerek, tasfiye tarihi olan karar tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir.
Açıklanan yönler gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bu sebeplerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacı vekili ve davalı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, her iki taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1). bentte gösterilen nedenle reddine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 18.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
8. Hukuk Dairesi 2016/16546 E. , 2018/20342 K
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 36 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 32 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat