8. Hukuk Dairesi 2016/16396 E. , 2018/18905 K


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2016/16396 E. , 2018/18905 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı, davaya konu 1950 ve 1949 parsel sayılı taşınmazlara duvar ve havuz yaptığını, muhtelif sayıda ağaç diktiğini, taşınmazların...... kamulaştırma alanında kaldığını ileri sürerek muhdesatların kendisine ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, zamanaşımı itirazında bulunup davalının kötüniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle 1950 parsel sayılı taşınmaza karşı açılan davanın kabulüne, 1949 parsel sayılı taşınmaza yönelik açılan davanın ise hukuki yarar yokluğundan reddine dair verilen karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, muhdesatın tespiti isteğine ilişkindir.
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden çekişmeli, tarla nitelikli 1949 parsel sayılı taşınmaz ile ...... niteliğindeki 1950 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına kayıtlı olduğu, ...... Bölge Müdürlüğü'nün 11.09.2015 günlü cevabından taşınmazların geldisinin 1766 parsel sayılı taşınmaz olduğu ve ifrazı ile davaya konu taşınmazların oluştuğu, 1950 parsel sayılı taşınmazın...... ve ...... Projesi kamulaştırmasından etkilenmesine rağmen 1949 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma sınırı dışında kaldığını belirttiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK'nin 297/2. maddesine göre, hüküm sonucu kısmında “istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Kanun maddesinin bu açık hükmünün sonucu olarak, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.
Ne var ki Mahkemece verilen kararın infaza elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki, Mahkemece verilen kararda 1950 parsel sayılı taşınmazla ilgili ' bu parsel üzerinde yer alan muhdesatların (kapama meyve bahçesi, telli direk, sulama havuzu, tel örgü sistemi) davacıya ait olduğunun tespitine ' şeklinde hüküm kurulmuş, tespitine karar verilen muhdesatların nelerden ibaret olduğu ayrı ayrı belirtilmediği gibi, belirlenen ağaçların sayısı, cinsi veya kapladığı alan belirtilmeden kapama meyve bahçesi denilmekle yetinilmiştir.
Hal böyle olunca, davacıya ait olduğu belirlenen muhdesatların nelerden ibaret olduğu, ağaçların sayısı, cinsi ayrı ayrı tespit edilerek HMK'nin 297/2 maddesi uyarınca infaza elverişli biçimde hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
2. Bilindiği üzere bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur(4721 s.lı TMK 684/1 mad.). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer(TMK 718 mad.). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir.
Duraksamadan belirtmek gerekir ki mevcut bir muhdesata sonradan yapılan imalatlar yeni bir muhtesat meydana getirme sayılamayacağı gibi, bu amaçla yapılan giderler de mevcut muhtesata değer kazandıran faydalı ve zorunlu giderlerdendir. Aynı şekilde bütünleyici parça niteliğinde olmayıp her zaman için ana taşınmazdan sökülüp götürülebilen ve taşınmazdan ayrılması mümkün olan eşyalar da teferruat niteliğindedir. Bu nitelikteki eşyalar yönünden muhtesat aidiyeti davası açılamayacağı, iyileştirici nitelikteki giderlerden paya düşenden fazlasını ancak koşullarının varlığı halinde Borçlar Kanunu'nun 61 ve devam eden maddeleri hükmüne ve sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile istenebileceği kuşkusuzdur. Eda davası açma hakkının bulunduğu hallerde bu davaya öncü olacak bir tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunduğundan söz edilemez. Hemen belirtmek gerekir ki hukuki yarar dava koşuludur.
Somut olaya gelince Mahkemece, davaya konu 1950 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan telli direk ve tel örgü sisteminin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiş ise de, varılan sonuç ve oluşturulan hüküm az yukarıda zikredilen yasal düzenlemelere ve yerleşik uygulamaya uygun düşmemiştir. Aidiyetinin tespiti istenen ve Mahkemece kabulüne karar verilen telli direk ve tel örgü sisteminin taşınmazın bütünleyici parçası niteliğinde olmayıp (mütememim cüz) her zaman için sökülüp götürülebilen ve taşınmazdan ayrılması mümkün olan eşya (teferruat) niteliğinde oldukları kuşkusuzdur. Az yukarıda açıklandığı üzere, öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan yerleşik görüşlere göre, bu nitelikteki eşyalar yönünden muhdesat aidiyeti davası açılamayacağı, ancak koşullarının varlığı halinde TBK'nin 77 ve devam eden maddeleri hükmüne ve sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile talep edilebileceğinin mümkün olduğu, eda davası açma hakkının bulunduğu hallerde de bu davaya öncü olacak bir tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gözönünde bulundurularak, tespiti istenen tel örgü sistemi ve telli direk yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden, kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK'nin geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 20.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön