8. Hukuk Dairesi 2016/11515 E. , 2018/16962 K

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2016/11515 E. , 2018/16962 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi



Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde davalı erkek adına edinilen 5 nolu meskenin edinilmiş mal olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, harcını yatırmak suretiyle sundukları 05.01.2016 tarihli dilekçeyle talep miktarını 39.220,00 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüyle 39.220,00 TL katılma alacağının, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK mad. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 sayılı TMK'nin 202/1.maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine artık değere katılma alacağı hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.
Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu kredi borç oranının, taşınmazın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir. Tespit edilen bu oranın, taşınmazın tasfiye tarihindeki(karara en yakın) sürüm(rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir. Bu ilke ve esaslara göre saptanan taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur.
Buna göre öncelikle, tasfiyeye konu taşınmazın satın alma bedeli, bunun kredi ile ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye(karara en yakın) tarihindeki sürüm(rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.
Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, taşınmazın satın alınmasına ilişkin akit tablosuyla birlikte tapu kaydı, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil finans kuruluşu kayıtları, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri malvarlıklarına ilişkin sair belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır.
4721 sayılı TMK'nin 'edinilmiş mallar' başlıklı 219. maddesinin 2.fıkrasında, sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemelerin edinilmiş mal grubundan sayıldığı belirtilmiştir. 228/2. maddede ise, eşlerden birine sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumlarınca yapılmış olan toptan ödemeler veya iş gücünün kaybı dolayısıyla ödenmiş olan tazminat, toptan ödeme veya tazminat yerine ilgili sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumunca uygulanan usule göre ömür boyunca irat bağlanmış olsaydı, mal rejiminin sona erdiği tarihte bundan sonraki döneme ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş değeri ne olacak idiyse, tasfiyede o miktarda kişisel mal olarak hesaba katılacağı hükmüne yer verilmiştir.
Mal rejiminin devamı sırasında, emeklilik ikramiyesinin toptan ödenmesi durumunda öncelikle ödeme tarihi itibarıyla TRH 2010 yaşam tablosundan yararlanılarak, emekli olan eşin ortalama bakiye yaşam süresi bulunarak, ödeme günlük irat şeklinde yapılsaydı her bir güne karşılık gelen miktar saptanır. Bundan sonra, irat şeklindeki günlük ödeme miktarı, mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihinden sonraki kalan günler ile çarpılarak, bulunacak bu miktarın peşin sermayeye çevrilmiş değeri hesaplanır.
Mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme isabet eden ödemenin açıklanan yöntemle hesaplanan peşin sermaye çevrilmiş değeri, emekli olan eşin kişisel malı sayılır. Ödenen toplam emeklilik ikramiyesinden, kişisel mal sayılan bu miktar (mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme isabet eden günlük irat şeklindeki toplam ödemelerin peşin sermayeye çevrilmiş değeri) çıkarıldıktan sonra, kalan miktar edinilmiş mal kabul edilerek tasfiyeye sırasında göz önünde bulundurulur.
Emeklilik ikramiyesinin tasfiyeye konu edilmesi için mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olması (TMK mad. 235/1) ya da bu para kullanılarak başka bir malvarlığına sahip olunmalıdır. Söz konusu gelir, kullanılarak satın alınan malvarlıkların tasfiyesinde de aynı kurallar geçerli olacaktır.
Yukarıda izah edilen ilke ve esaslar çerçevesinde somut uyuşmazlık incelendiğinde
Mahkemece, tasfiyeye konu edilen 5 nolu meskenin tamamı edinilmiş mal kabul edilerek davacı lehine yazılı şekilde alacağa hükmedilmiş ise de dosya kapsamındaki, bilgi, belge ve beyanlardan, meskenin eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 09.09.2005 tarihinde edinildiği, meskenin davalı erkeğin emekli ikramiyesi ile ...... bankasıdan çektiği konut kredisinin kullanılarak satın alındığı anlaşılmaktadır. Ne var ki hesaplama yapılırken ne konut kredisi ne de emekli ikramiyesi yönünden herhangi bir değerlendirmede bulunulmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş, öncelikle dava konusu meskenin tasfiye tarihi (bozmadan sonra verilecek karara en yakın tarih) itibariyle sürüm (rayiç) değeri belirlenmelidir. Hesaplamada, davalı adına çekilen konut kredisinin 60 ay vadeli olduğu ve evlilik birliği içinde 42 adet taksit ödemesi bulunduğu, kalan ödemelerin ise mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihinden sonraya sarktığı gözetilmelidir. Mesken alımında kullanıldığı anlaşılan davalının emekli ikramiyesi yönünden ise toplu olarak ödendiği dikkate alınarak söz konusu ödemenin ne kadarlık kısmının kişisel mal ve ne kadarlık kısmının edinilmiş mal sayılması gerektiğinin tespitinde TRH 2010 yaşam tablosundan yararlanılmalı, iradın peşin sermayeye çevrilmiş değerinin hesabı için uygulamada sapma göstermeksizin benimsenen yüzdelik iskonto oranı hesaplamada tatbik edilmelidir.
Mahkemece, izah edilen ilke ve esaslar çerçevesinde konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişilerden tarafların ve Yargıtay'ın denetimine açık gerekçeli rapor aldırılıp gerekli oranlama ve denkleştirmeler yapıldıktan sonra kalan artık değerin yarısı üzerinden davacının katılma alacağı isteği hakkında bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeden eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi bozma nedeni yapılmıştır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nin 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nin 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 09.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön