8. Hukuk Dairesi 2018/11601 E. , 2018/14920 K


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2018/11601 E. , 2018/14920 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesat Aidiyetinin Tespiti

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün .davacı vekili, davalılar ... ve ... ile davalı asil ...tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K... A R A R

Davacı vekili, ortaklığın giderilmesi davasına konu olan 117 ada 46, 117 ada 47, 117 ada 51, 117 ada 35, 117 ada 3, 132 ada 32 ve 105 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bulunan yapıların ve ağaçların vekil edeni tarafından yapılıp ve dikildiğini beyan ederek bahse konu muhdesatların vekil edenine ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar... ve ..., davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 177 ada 47 ve 105 ada 1 nolu parsellere ilişkin davanın feragat nedeni ile reddine, 24.05.2014 tarihli fen bilirkişi raporunda alanlarını kırmızı renk, üzerindeki yapıları ise sarı renk ile göstermiş olduğu 177 ada 3, 177 ada 35, 177 ada 51, 132 ada 32 , 177 ada 46 nolu parseller üzerilerindeki fındık fidanları ve iki adet samanlık, bir adet ahır, bir adet garaj'ın mülkiyetinin davacı ...'a ait olduğunun, 177 ada 46 parsel üzerinde bulunan iki katlı betonarme evin mülkiyetinin ise davacı ... ve taraflar murisi Şükrü Akbulat'a ait olduğunun tespit ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı vekili, bir kısım davalılar ... ve ... vekili ve davalı asil ... tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Dava muhdesatın tespitine ilişkindir.
Hemen belirtilmelidir ki iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden, davanın muhdesatın aidiyetinin tespitine yönelik olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu böyle bir davada, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 120. (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 413.) ve 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddeleri uyarınca dava değerinin davanın konusu (müddeabih) davalıların paylarına isabet eden (zemin bedeli hariç) muhdesat değeri olacağı kuşkusuzdur ve belirlenen bu değer üzerinden Harçlar Kanununun 26, 27, 28, 30 ve 32.maddelerinin öngördüğü şekilde işlemlerin yerine getirileceği ve gerekli olan harcın alınacağı tartışmasızdır. (4.3.1953 tarihli ve 10/2 sayılı İBK). Ayrıca yargılama sonucunda hüküm altına alınacak nispi karar ve ilam harcının, yargılama giderlerinin ve taraflar yararına takdir edilecek vekalet ücretlerinin iş bu müddeabih esas alınarak hesaplanması gerekir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davanın, 10.000 TL üzerinden harç ödenmek suretiyle açıldığı, mahkemece yapılan keşifte dava konusu edilen yerin değerinin saptandığı, ancak harç ikmali yapılmadın sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu, harcın alınmasını veya tamamlanmasını tarafların isteklerine bırakmayıp, anılan hususun (temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın) mahkemece kendiliğinden gözetileceğini düzenlemiş ve buyurucu nitelikteki 32. maddesinde, yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağını öngörmüştür.
Hal böyle olunca, öncelikle davada ileri sürülen muhdesatın aidiyetinin tespiti isteği ile ilgili olarak keşfen saptanan ya da saptanacak dava değeri üzerinden yargılama sırasında eksik harcın tamamlanması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulması doğru değildir.
Kabule göre de mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli değildir.
Yargılama aşamasında, mahkemece davada taraf olarak gösterilmeyen .... adına kayıtlı 132 ada 32 parsel sayılı (Fındık bahçesi) taşınmaz hakkında kabul kararı verilmesi doğru olmadığı gibi 12.05.2014 tarihli keşifte dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi beyanları arasında çelişki giderilmeden sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken mülkiyet ve tescil hükmü kurulması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili, bir kısım davalılar ... ve ... vekili ve davalı asil ...’in temyiz itirazlarının yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'nın 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'nın 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 04.07.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön