8. Hukuk Dairesi 2018/11629 E. , 2018/14709 K

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2018/11629 E. , 2018/14709 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.


KARAR

Davacı, ortaklığın giderilmesi davasına konu 1808 parsel sayılı taşınmaz üzerinde murisi tarafından inşa edilen binanın mülkiyetinin aidiyetinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, açılan davayı kabul etmediklerini, ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nce yapılan tespite göre karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, ‘‘1-Davacı ... ve dahili davacılar ..., ..., ..., ...'ın davalı ... aleyhine açtığı ev ve ahırın inşasına ilişkin talebi yönünden davanın kabulüne, ... ili,...ilçesi, Köyiçi mevkii 1808 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan fen bilirkişisi Salih Yalçın Solmaz'ın 27/05/2015 tarihli krokisinde B ve A harfi ile gösterilen tek katlı ahşap ev, ahır ve samanlıktan oluşan yapının davacılar murisi.... tarafından meydana getirildiğinin TESPİTİNE, 2- Muhdesatın aidiyetine ilişkin talebinin reddine,’’ şeklinde karar verilmiş olup, hüküm davalı ...’nce temyiz edilmiştir.
Dava taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatların tespiti isteğine ilişkindir.
Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur(4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK 722, 724, 729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak mülkiyetin arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.

Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması(6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1-h, 115 m.)
Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
Somut olayda dava konusu 1808 parsel sayılı taşınmazda davacı ve davaya daha sonra dahil edilenlerin paylı malik olduğu, davalı ... Kooperatifinin pay sahibi olmadığı anlaşılmaktadır. Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, davalı ... Kooperatifinin dava konusu taşınmaz hissedarlarından ...’ın alacaklısı olduğu, ... İcra Hukuk Mahkemesi’nin 08.10.2013 tarih 2013/1 D.İş sayılı dosyası ile İİK 121. maddesi gereğince 3213, 3214 ve 1808 parsel sayılı taşınmazların satış işleminin ortaklığın giderilmesi sureti ile yapılmasına, alacaklı kooperatife dava açması için süre verilmesine karar verildiği, ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 10.02.2015 tarih 2013/172 Esas 2015/28 Karar sayılı ilamında, davanın açıldığı tarih itibariyle 1808 parseldeki ½ payın, cebri icra yoluyla satışının mümkün olmadığı, ancak yargılama aşamasında 5403 sayılı Kanun’un 8. maddesinin son fıkrasının yürürlükten kaldırıldığı, bu haliyle miktar sınırlaması olmaksızın cebri icra yoluyla pay satışının mümkün hale geldiği gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
O halde söz konusu taşınmaz hakkında yukarıda bahsedilen ilkeler ışığında, ortaklığın giderilmesi davasının hukuki yarar yokluğundan reddedildiği anlaşılmakla davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davalı kooperatif vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'nun 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 02.07.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön