8. Hukuk Dairesi 2015/17134 E. , 2018/14128 K


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2015/17134 E. , 2018/14128 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ile davalı borçlu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı 3.kişi vekili, dava konusu banka hesabının sadece kendisine ait olduğundan bahisle, dava dışı ... nezdindeki hesabın borçlu ve 3. kişinin müşterek hesabı olarak değerlendirilip anılan hesaba 01.02.2006 tarihinde konulan haczin kaldırılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, dava konusu hesabın borçlu ve 3. kişiye ait müşterek hesap olduğunu öne sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı borçlu, dava konusu hesabın kendisi ve 3. kişiye ait müşterek hesap olduğunu öne sürerek davanın reddine ve davacı 3. kişi aleyhine %40 tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan ilk yargılama sonucunda, dava konusu banka hesabının dava dışı ... tarafından, borçlu ile 3.kişinin müşterek hesabı olarak nitelenmesine ilişkin işlemin iptali talebi menfi tespit davası olarak nitelendirilerek görev nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 12.04.2007 tarih ve 2006/12230 Esas 2007/6324 Karar sayılı ilamı ile, olayların hukuksal açıdan değerlendirilmesi ve nitelendirilmesinin hakime ait olduğu, bir uyuşmazlıkta maddi olayın taraflarca yanlış nitelendirilmesinin bile kendilerini ve hakimi bağlamayacağı, hakimin, tarafların ileri sürdükleri maddi olay ve netice talepleri ile bağlı olup, onların hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmadığı, H.U.M.K’nun 76.maddesinin kapsadığı bu ilke ışığında uyuşmazlığın 3.kişinin talebinin istihkak davasına ilişkin olduğunun kabulü ile, İİK’nun 97/11.maddesi hükmünce genel hükümler ve basit yargılama usulü uygulanarak duruşma açılması, tarafların delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle karar bozulmuş olup, Mahkemece bozma ilamı uyarınca yapılan yargılama sonunda dava konusu hesabın davacı 3. kişi ile borçlu ...’ya ait müşterek hesap olduğunun Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen ... . Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2008/351 Esas-2010/777 Karar sayılı kararı ile sabit olduğu,müşterek hesapta bulunan para menkul hükmünde olup, İİK'nun 97/a maddesince haczedildiği, bu durumda 3. kişi ile borçlunun birlikte elinde bulundurduğu malın borçlunun uhdesinde sayılacağı gerekçesi ile, davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı 3. kişi vekili tarafından esas bakımından, davalı borçlu tarafından ise tazminat bakımından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK'nun 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
1-Davacı 3. kişi vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde
Dava konusu hesabın bulunduğu dava dışı ... tarafından, alacaklı ve borçlu aleyhine açılan menfi tespit davasında, dayanak takip dosyasından Bankaya 89/1 haciz ihbarnamesi gönderildiği 01.02.2006 tarihli cevapta borçlunun 178.986.06 YTL alacağı bulunduğu belirtilmişse de yapılan incelemede bu miktar alacağı bulunmadığının tespit edildiği, haciz konulduğu bildirilen hesabın 3. kişinin şahsi hesabı olduğu, takip borçlusu ile ilgisi bulunmadığı, ileri sürülerek takip borçlusuna borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ettiği, ... . Asliye Ticaret Mahkemesi'nce yapılan yargılama sonunda, 24.11.2006 gün, 2006/57 Esas-2006/ 718 Karar sayılı kararı ile dava konusu hesabın müşterek hesap olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği, anılan kararın temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 28.02.2008 gün, 2007/12281 Esas-2008/1778 Karar sayılı ilamı ile “...Mevduat hesap kartonu üzerinde hesap sahibi olarak sadece ...’ün ismi yazılı ise de imza örneği bölümünde iki ayrı imza bulunduğundan, bu hesabın imzası bulunan kişiler yönünden müşterek hesap olduğu kabul edilmelidir. Aksine bir hüküm bulunmadığından müşterek hesap sahipleri hesap üzerinden yarı yarıya hak sahibidirler. Mahkemece bu yön gözetilerek 88.413.03 YTL yönünden menfi tespit davasının kabulü gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddinde isabet görülmemiştir...” gerekçesi ile bozulmasına karar verildiği Mahkemece, Yargıtay bozma ilamı uyarınca yapılan yargılama sonunda 21.07.2008 gün,2008/351 Esas-2010-777 Karar sayılı karar ile dava dışı Bankanın alacaklı ve borçluya karşı müşterek hesaptan ½ oranında borçlu bulunmadığının tespitine karar verildiği,anılan kararın Yargıtay denetiminden geçerek 28.02.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Bu durumda anılan menfi tespit davasına ilişkin hükmün, temyize konu davanın davalıları olan alacaklı ve borçlu aleyhine güçlü delil mahiyetinde olduğu kabul edilerek, dava konusu hesapta bulunan paranın ½'si yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Davalı borçlunun tazminata ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince
Davalı borçlu tarafından, tazminat talebinde bulunulmuş olmakla birlikte, bu taleple ilgili olumlu olumsuz herhangi bir karar verilmemiştir. Oysa, HMK'nın 297. maddesinde hükmün hangi hususları kapsayacağı sayılmış olup, anılan maddenin 2. fıkrasında, hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Bu itibarla, davalı borçlunun tazminata ilişkin talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru görülmemiş, hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Bunlardan ayrı olarak,davacı ...'ün yargılama sırasında vefat ettiği, mirasçılarına ilişkin veraset ilamının ve vekaletnamelerin sunulduğu, mirasçıların davada davacı sıfatıyla yer aldıkları anlaşıldığından, karar başlığında mirasçı isimlerinin yazılmaması mahallinde düzeltilebilecek maddi hata kabul edilmiş,ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı 3. kişi vekilinin ve davalı borçlunun temyiz itirazının kabulü ile hükmün İİK'nın 366 ve 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nın 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 13.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön