8. Hukuk Dairesi 2015/21425 E. , 2018/13745 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davalı alacaklı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı 3. kişi vekili, 14.05.2014 tarihinde haczedilen bir adet baskı makinesinin mülkiyetinin dava dışı finansal kiralama şirketine ait olup, müvekkili şirketin kiracı sıfatı ile zilyedi olduğunu, malların borçluya ait olmadığını bildirerek istihkak davasının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, dava konusu mahcuzun finansal kiralama sözleşmesine konu mal olduğu hususunda taraflar arasında anlaşmazlık olmadığı, borçlu şirket ile 3. kişi şirketin aynı yerde aynı alanda birlikte faaliyet gösterdikleri, mahcuzun borçlu ile 3. kişi şirket arasındaki ilişki gereği finansal kiralamaya konu yapılmak sureti ile alacaklılardan mal kaçırmaya yönelik işlemler yapıldığı,mahcuzun gerçek sahibinin borçlu şirket olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı 3. kişi vekili esas yönünden, davalı alacaklı vekili ise tazminat yönünden temyiz etmiştir.
Dava, 3. kişinin İİK'nun 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
1-Davacı 3. kişi vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde
Davacı, 3. kişi mahcuz malı dava dışı finansal kiralama şirketinden yazılı sözleşme ile kiraladığını beyan ederek kiracılık sıfatına dayalı olarak istihkak iddiasında bulunmuştur.
İİK'nun 96/1. maddesinde, 3.kişinin haczedilen mal ve hak üzerinde mülkiyet veya rehin hakkına dayanarak istihkak davası açabileceği öngörülmüştür. Gerek doktrinde ve gerekse Yargıtay uygulamasında “mülkiyet ve rehin hakları” sözcüklerinin sınırlandırıcı anlam taşımadığı, ayrıca sınırlı ayni haklara, tapuya şerh verilmiş kişisel haklara, hapis hakkına, mülkiyeti muhafaza sözleşmesine, intifa hakkına dayanarak da istihkak davası açılabileceği kabul edilmektedir.
Ancak somut olayda, davacı yukarıda yazılı haklara değil, yalnızca kiracılık sıfatına dayanmıştır.Kural olarak kiracının istihkak davası açma hakkı yoktur.Kira sözleşmesinde borç sadece taraflar yönünden sonuç doğurur. Diğer bir deyişle borç ilişkisinden kaynaklanan şahsi haklar sözleşmenin tarafı olmayan kişilere karşı ileri sürülemez. Bu durumda, davacı 3.kişinin davacı sıfatı (aktif husumet ehliyeti) olmadığından davanın reddi gerekirken, davanın esasına girilerek reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Davalı alacaklı vekilinin tazminat istemine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde
Davalı alacaklı tarafından, tazminat talebinde bulunulmuş olmakla birlikte, bu taleple ilgili olumlu olumsuz herhangi bir karar verilmemiştir. Oysa, HMK' nun 297. maddesinde, hükmün hangi hususları kapsayacağı sayılmış olup, anılan maddenin 2. fıkrasında, hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Bu itibarla, davacı alacaklının tazminata ilişkin talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olmakla 492 sayılı Harçlar Kanunu'na bağlı (1) sayılı tarifenin (III) kısmının ikinci bendinin (a) fıkrası uyarınca maktu karar ve ilam harcı ile yetinilmesine karar vermek gerekirken nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.
3-Bozma sebep ve şekline göre, davacı 3. kişi vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı 3.kişi vekilinin esasa yönelik ve (2) numaralı bentte açıklanan nedenle davalı alacaklı vekilinin tazminat talebine yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca
BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı 3. kişi vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek bulunmadığına,taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 06.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
8. Hukuk Dairesi 2015/21425 E. , 2018/13745 K
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 129 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 26 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 144 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 180 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 164 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 122 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 165 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 149 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 45 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 141 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat