8. Hukuk Dairesi 2015/22090 E. , 2018/11254 K


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2015/22090 E. , 2018/11254 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili ve davalı ... vekili ve davalılar ... ve ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR
Davacılar vekili, tarafların ortak kök murisinden intikal eden 163 ada 27 parsel sayılı taşınmazın taksim sonucunda vekil edenlerinin yakın mirasbırakanı ...'ye isabet ettiğini açıklayarak davalılar üzerindeki tapu kaydının iptaliyle vekil edenleri adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... davayı kabul ettiklerini açıklamışlar, davalılar ..., ..., ..., ... ve ... davanın reddine karar verilmesini savunmuşlar, davalı ... savunmada bulunmamıştır.
Mahkemece, davalı ... hakkında açılan davanın reddine, davacıların diğer davalılar hakkında açılan davasının kabulü ile, 163 ada 27 parselde kayıtlı taşınmazın tarafların murisi ... adına kayıtlı bulunduğu, ...'in miras payı (Uşak 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/679-685 E-K sayılı veraset ilamında belirtilen 3/80 pay) dışındaki diğer davalılara ait hisselerin iptali ile davacılar adına iştiraken tesciline karar verilmesi üzerine hüküm, davacılar vekili ve davalı ... vekili ile davalılar ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Davalı ... vekili ile davalılar ... ve ...'ın temyiz itirazlarının incelenmesine gelince
Toplanan deliller ve dosya kapsamından, dava konusu 163 ada 27 parsel sayılı taşınmazın evvelinin 793 parsel olduğu, 25.7.1956 tarihinde yapılan tapulama çalışmalarında, vergi kaydına dayalı olarak kök muris ... adına tespit edilerek, itiraz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine 26.12.1956 tarihinde tapuya tescil edildiği, 20.1.2011 tarihinde 3402 sayılı Kanunun 22/A maddesi gereğince yapılan yenileme çalışmalarında 163 ada 27 parsel numarasını aldığı, tarafların ortak kök murisi ...'ın 9.6.1965 tarihinde öldüğü ve tarafları mirasçı olarak bıraktığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davacılar vekili dava dilekçesinde, dava konusu taşınmazın ortak kök murisin sağlığında yaptığı taksim
ile yakın mirasbırakanlarına bırakıldığını, ancak kadastro işlemleri sırasında kök muris adına tescil edildiğini açıklamış ise de, aşamalardaki beyanlarında 1956 yılında yapılan tapulama çalışmalarında tüm taşınmazların kök muris adına tescil edildiklerini, sonrasında muris sağken taşınmazlarını çocuklarına paylaştırdığını ve tapu kayıtlarını aktardığını beyan etmiş, dosyaya muris tarafından diğer mirasçılara devredilen taşınmazlara ait tapu kayıtları dosya arasına alınmış, muris tarafından diğer mirasçılara yapılan devirlerin 1957 yılından sonra ve rücu şartı ile yapıldığı görülmüştür. Saptanan bu olgular karşısında, davacı taraf dava konusu taşınmaz tapuya tescil edildikten sonra ancak 9.6.1965 tarihinde ölen ortak muris ...'ın sağlığında yapılan taksime dayanmıştır. TMK.nın 676/1-3. maddesi hükmüne göre tapulu taşınmazlara ilişkin paylaşma sözleşmesinin geçerliliği tüm mirasçıların katılımı ile yazılı şekilde yapılması ve TMK. nın 678. maddesi uyarınca da muris sağ iken yapılacak miras payı devrine ilişkin sözleşmelerde murisin bizzat imzasının bulunması halinde hukuki sonuç doğurur. Açıklanan kanun maddeleri gereğince, sözleşmenin yazılı olması bir ispat şartı değil geçerlilik şartıdır. Somut olayda kök muris Mustafanın sağlığında, bütün mirasçılar ve murisin katılımı ile yapılmış yazılı taksim sözleşmesinin varlığı davacı tarafından ispatlanmamıştır. Bu halde yazılı taksim sözleşmesi bulunmadığından, davacıların davasının başarıya ulaşma imkanı mümkün bulunmamaktadır.
Ne var ki, az yukarıda isimleri zikredilen bir kısım davalılar davayı kabul ettiklerini açıklamışlardır. 6100 sayılı HMK.nın 308 (1086 sayılı HUMK.92.) maddesinde “..kabul, davacının talep sonucuna davalının tamamen veya kısmen muvafakat etmesi …” ,ve HMK'nun 309/4 maddesinde '...kabul, kayıtsız şartsız olmalıdır' hükümleri yer almaktadır. O halde, davayı kabul eden davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Buna karşın, davacılar vekili tarafından 4.2.2013 tarihli dilekçesi ile davalılardan ..., ..., ..., Gülsüm Karaca'ya yemin teklifinde bulunulduğu,yemin teklifinde bulunulan davalıların duruşmaya katılmamaları nedeni ile bu davalılar yönünden de davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür. 6100 sayılı HMK'nın 226. (1086 sayılı HUMK 346.) maddesi gereği, yemin bir ispat aracı olup, ancak yemin etmesi istenilen kişinin bildiği, kendisine ilişkin olan vakıa hakkında ve delillerle ispat edilebilen hususlar hakkında yemin teklif edilebilir. Geçerliliği şekle tabi olan sözleşme Kanunun aradığı şartlarda düzenlenmemiş ise bu konuda karşı tarafa yemin teklif edilemeyeceğinden, davalıların duruşmaya katılmayıp yemin etmemeleri, davacının davasını kabul etme niteliğinde olmayıp somut olgu ilgili olduğundan davanın kabulü olarak değerlendirilemez.
Hal böyle olunca, Mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, davacının davasının kabulünü gerektiren geçerli bir sözleşmenin mevcut olmadığı gözönünde bulundurularak, davayı kabul etmeyen davalılar bakımından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabul kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) sayılı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekili ile davalılar ... ve ...'ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nın 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının (1.) nolu bent uyarınca reddine, taraflarca HUMK'nın 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 10,40 TL'nin davacıdan alınmasına, peşin harcın harçların ayrı ayrı davalı ... 'a ve ...'ye istek iadesine 12/4/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön