8. Hukuk Dairesi 2015/15338 E. , 2018/2157 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2015/15338 E. , 2018/2157 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı vekili, dava dilekçesinde mevkii ve sınırlarını açıkladığı yaklaşık 100.000 m2’lik taşınmazın vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ... Tüzel Kişiliğine dava dilekçesi tebliğ edilmesine rağmen yargılama oturumlarına katılmamıştır.
Mahkemece ilk kararda teknik bilirkişi ...’in 09.06.2009 günlü krokisinde A harfiyle gösterilen 100.000 m2’lik yer hakkındaki davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm, Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiş ve Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 22.03.2010 tarih, 2009/6151 esas ve 2010/1228 karar sayılı ilamıyla “... öncelikle çifte tapu oluşumunun önlenmesi açısından uyuşmazlık konusu taşınmazın tapuda kayıtlı yerlerden olup olmadığının saptanması için teknik bilirkişinin rapor ve krokisi eklenerek Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, kabulüne karar verilen taşınmaza bitişik 49, 51, 73 ve 85 nolu parsellere ait kadastro tutanaklarında revizyon gördüğü anlaşılan tapu kayıtları geldi ve gittileriyle birlikte Tapu Sicil Müdürlüğünden, davanın açıldığı 20.05.2008 tarihinden geriye doğru en az 20 yıl öncesine ait iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğrafları bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına konulması, sözü edilen hava fotoğraflarıyla tapu kayıtlarının yeniden yapılacak keşifte uzman bilirkişi, teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanması, komşu kayıt ve belgelerin taşınmaz yönünü ne gösterdikleri hususu üzerinde durulması, teknik bilirkişiye kroki üzerinde işaret ettirilmesinin sağlanması, hava fotoğraflarının da uzman bilirkişiler aracılığıyla uygulanması, çekildikleri tarihlere göre taşınmazın kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı üzerinde durulması, hava fotoğraflarının stereoskopik aletle üç boyutlu olarak incelemeye tabi tutulması, paftaya göre taşınmazın taşlık niteliğinde bulunduğu ve keşifte dinlenen yerel bilirkişi ...’in ise dava konusu yeri “demir girmez” olarak tanımladığı gözetilerek davacı ve satıcısı tarafından hangi tarihte taşınmazın imar ihyasına başladığı, imar ve ihyayı ne şekilde sürdürdükleri ve hangi tarihte tamamladıkları hususlarının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, 20 yıllık kazanma süresinin imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten itibaren hesaplanması, taşınmazın taşlık ve demir girmez bir yer olduğu gözönünde tutularak taşınmazın tümüne göre taşlık oranının ne durumda olduğunun ve vasfının uzman bilirkişi ziraat mühendisi aracılığıyla saptanması, tüm bilirkişilerden taşınmazın kesin niteliğini belirleyen gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, 192 sayılı parsele ait kadastro tutanağının getirtilerek dosya arasına konulması, dava konusu yerin keşif tarihine göre 15-20 yıl önce davacı tarafından ...’dan satın aldığı ve davacının bağımsız 20 yıllık zilyetliğinin bulunmadığı anlaşıldığından satıcı ... bakımından da 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince miktar araştırmasının yapılması, ...’ın belgesizden taşınmaz edinip edinmediğinin Tapu Sicil, Kadastro Müdürlüğüyle, zilyetliğe dayalı tescil davası açıp açmadığının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulması, belgesizden tespit ve tescil edilen taşınmazlara ait tapu kayıtları ile kadastro tutanaklarının Tapu Sicil Müdürlüğünden, tescil davalarına ilişkin dosyaların ise ait olduğu mahkemelerden getirtilerek miktar sınırlamaları yönünden göz önünde tutulması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi” gerektiği gerekçeleriyle yerel mahkemece verilen karar bozulmuştur.
Bozma üzerine mahkemece yeniden yapılan yargılamada nizalı taşınmaz başında keşif yapılmış ve toplanan deliller değerlendirilerek davanın kabulü ile... Köyü'nde bulunan doğusunda tapulama harici kısım, güneyinde patika yol ve 49 nolu parsel, batısında Berkevir (Taşönü) yolu, kuzeyinde 85 nolu parsel ile çevrili olan 100.000 m² yüzölçümlü 23/05/2014 tarihli harita mühendisi raporunda A harfi ile gösterilen alanın ifraz edilerek tarla niteliği de davacı ... Ekince adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Hüküm Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, harici satın alma, eklemeli zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK'nun 713/1, 996, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
Somut olayda, bozma sonrası dosyaya ibraz edilen 23.05.2014 tarihli Harita Mühendisi raporuna göre nizalı yerin 586 nolu parsel olarak Toplulaştırma Çalışmaları kapsamında tapulama harici taşlık alandan ihdas edilip ... Tapu Müdürlüğünün 10.10.2012 tarih ve 4766 yevmiye numarası ile hali arazi vasfıyla Maliye Hazinesi adına tescil edildiği tespit edilmiş olup dosya kapsamında bulunan güncel tapu kaydından da taşınmazın dava tarihinden sonra hali arazi vasfı ile Maliye Hazinesi adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar mahkemece dava konusu taşımazın tapuda kayıtlı olmadığı gerekçesiyle hükümde mevki ve sınırları gösterilen 100.000 m2 alanlı yerin davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiş ise de nizalı taşınmaz idari yoldan 2012 yılında hali arazi vasfı ile davalı hazine adına tescil edildiğine göre dava başarıya ulaştığı takdirde tapunun iptaline karar verilmeden tescile karar verilmesi çifte tapuya yol açar. Belirtilen şekilde hüküm kurulması tapu kütüğünün sağlıklı olarak tutulması ve uygulama bakımından da güçlük yaratır. Bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, çifte tapunun oluşmasının önlenmesi açısından mahkemece kendiliğinden gözönünde tutulmalıdır.
Bu durumda mahkemece dava konusu taşınmazın ihdas evrakları da bulundukları yerden getirtilerek ikmal edildikten sonra mahallinde yeniden keşif yapılarak uyuşmazlık konusu yerin 586 nolu parselin hangi kısmına tekabül ettiği belirlenip kalan kısmı da ayrılmak suretiyle dosya kapsamındaki diğer tüm deliller birlikte değerlendirilip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle hüküm tesis edilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca usul ve yasaya aykırı kararın BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı Hazine temsilcisinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'nun 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 14.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön