8. Hukuk Dairesi 2017/13330 E. , 2018/17067 K


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2017/13330 E. , 2018/17067 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : ......... ......... Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi



Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda ......... ......... Hukuk Mahkemesi hükmüne karşı, davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması sonunda ......... ......... Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, bu kez davalılar vekilinin ......... Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı alacaklı 15.10.2013 başlangıç tarihli yazılı kira akdine dayanarak 25.01.2016 tarihinde haciz ve tahliye talepli olarak başlattığı ......... takibi ile aylık 7.180,00 TL’den 2015 yılı ...... ayından ...... ayına kadarki 12 aylık kira farkı alacağı 86.160,00 TL’nin faiziyle tahsilini talep etmiş, ödeme emri davalı borçlulara 29.01.2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlular vekili itiraz dilekçesinde, müvekkillerinin alacak iddiasında bulunan tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını, alacaklı tarafa ödeme yapmalarını gerektiren hukuki bir neden bulunmadığını bildirerek borca, faize ve ferilerine itiraz etmiştir. Ödeme emrine davalı borçlular tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı ......... Mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, ticari ......... ve belgelerin incelenmesi sureti ile borca itirazın ispatlanamayacağı, İİK 269 ve İİK 269/a maddeleri kapsamında ......... Mahkemesinde açılan itirazın kaldırılması ve tahliye davasında kira bedellerinin ödendiği hususunda tanık dinlenmesinin mümkün olmadığı, kira borcunun ödendiğinin İİK 269/c maddesindeki belgelerle ispatlanamadığı, aldırılan bilirkişi raporuna göre takipte talep edilen kira alacağı ve faizinin yerinde olduğu, temerrüdün gerçekleştiği anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ......... Adliye Mahkemesince, davalı tarafça davacı şirket temsilcisi Abdulkadir Keleş adına yapılmış 71.000 TL’lik ödemenin mevcut olduğu, bu ödemelerin davaya konu kira borcuna mahsuben yapıldığının davacı tarafça kabul edilmediği, bu ödemelerin açıkça davaya konu kira borcuna ilişkin olduğu belirlenemediğinden, bu ödemelerin bilirkişi tarafından kira borcu hesabında dikkate alınmadığı, işbu ödemelerin davaya konu güncel kira borcuna mahsuben yapılmadığı kabul edilerek hüküm tesisinde bir isabetsizlik bulunmadığı, tahliyeye yönelik karara gelince İİK’nin 269. maddesine göre ihtar müddeti bitimden itibaren 6 ay içinde tahliye talep edilebileceği, somut olayda, borçlulara ödeme emri tebliğinden itibaren henüz ihtar müddeti dolmadan tahliye talebinde bulunulduğu, somut olayda borçlu şirkete ödeme emrinin 29.01.2016 tarihinde tebliğ edildiği eldeki davanın ise 30 günlük ödeme süresi dolmadan 16.02.2016 tarihinde açıldığı ve mahkemesince tahliyeye karar verildiği, buna göre kararın tahliye yönünden anılan yasal düzenlemelere uygun bulunmadığı anlaşılmakla itirazın kaldırılmasına yönelik istinaf talebinin esastan reddine, tahliye yönünden kararın kaldırılmasına hükmün diğer kısımlarının aynen korunmasına, tahliye talebinin reddine karar verilmiş, karar davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması ve tahliye istemlerine ilişkindir.
......... Adliye Mahkemesi kararının davalılar vekilince temyizi üzerine ......... Adliye Mahkemesince 02.03.2017 tarihli ek karar ile davalılar vekilince bir aylık temyiz süresi dolduktan sonra temyiz yoluna başvurulduğu gerekçesiyle davalıların temyiz talebinin reddine karar verilmiş, karar davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
1-Davalı kiracı şirketin temyiz istemleri yönünden Tüm belgeler okunup incelendi, işin gereği görüşülüp, düşünülmekle asıl karara ilişkin temyiz dilekçesinin süresinde verilmediği, temyiz harç ve giderlerinin davacı tarafça süresinde karşılanmadığı anlaşıldığından, ......... Adliye Mahkemesi ek kararına ilişkin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı ...’ın temyiz istemlerine gelince
......... Adliye Mahkemesi kararı davalı şirket vekili Av....’a 23.01.2017 tarihinde tebliğ edilmiş, karar davalılar vekili Av. ... tarafından bir aylık süre dolduktan sonra 24.02.2017 tarihinde temyiz edilmiş ise de, kararın tebliğ edildiği Av. ..., davalı ...’ın vekili değildir. ......... Adliye Mahkemesi kararı davalı ... ve vekili Av. ...’e ise tebliğ edilmemiştir. Bu durumda gerekçeli karar davalı kefil ...’a tebliğ edilmediğinden temyiz süreleri işlemeye başlamayacağından, davalı ... yönünden temyiz isteminin süreden reddine ilişkin 02.03.2017 tarih ve 2017/53 esas 2017/50 karar sayılı ek kararın kaldırılmasına oy birliği ile karar verildi. İşin esasının incelenmesine geçildi.
Davada dayanılan ve hükme esas alınan 15.10.2013 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki kira sözleşmesi 15.10.2013 tarihli olmakla, 6098 Sayılı TBK'nin yürürlüğe girmesinden sonra imzalanmıştır. Bu nedenle kefaletin şartlarının 6098 Sayılı Yasa hükümlerine göre belirlenmesi gerekir. TBK'nin kefalet sözleşmesinde şekil şartını düzenleyen 583.maddesi “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” hükmünü içermektedir. Taraflar arasındaki kira sözleşmesinde kefilin sorumlu olduğu azami miktar ve kefalet tarihine ilişkin el yazısı ile yazılmış bir ibare bulunmamaktadır. Bu durumda TBK'nin 583.maddesinde belirtilen şekil şartlarına uyulmadan yapılan kefalet sözleşmesi geçersiz olduğundan, mahkemece davalı kefil ... hakkındaki davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kefil hakkındaki itirazın kaldırılması kararına ilişkin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-2. maddesinde yer alan davanın esasıyla ilgili olarak yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğine ilişkin hüküm uyarınca, İlk Derece Mahkemesi kararının tümüyle kaldırılıp, tüm taleplerle ilgili yeniden hüküm kurulması gerekirken, sadece tahliyeye ilişkin kararın kaldırılarak, hükmün diğer kısımlarının aynen korunmasına karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı sebepten dolayı davalı kefil vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nin 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nin 373/2. maddesi uyarınca ......... Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ......... Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 10.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön