8. Hukuk Dairesi 2018/2076 E. , 2018/16701 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 03.10.2018 ...... günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalılar vekili Avukat ......... Yılmaz ve karşı taraftan davacı vekili olduğunu söyleyen Avukat ............ Eren geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, vekil edenin 96 ada 3 parsel sayılı taşınmazda 1 nolu bağımsız bölümün maliki olduğunu, davalılar tarafından haksız olarak işgal edildiğini ileri sürerek davalıların 1 nolu bağımsız bölüme haksız müdahalelerinin meni ile 30.10.2013 tarihinden itibaren şimdilik yıllık 3000TL ecrimisil bedelinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan ... davanın reddine karar verilmesini savunmuş, diğer davalı ...... Çelik savunmada bulunmamıştır.
Mahkemece, davaya konu taşınmazın tapu kaydının davacı adına olduğu, davalı tarafın dava konusu taşınmazda oturmakta hukuken korunan bir hakları bulunmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, fen bilirkişi tarafından düzenlenip dosyaya sunulan 22.05.2015 tarihli bilirkişi raporu ve krokisinde dava konusu taşınmaz olarak gösterilen yere davalı tarafın vaki müdahalesinin önlenmesine, 3000TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmesi üzerin, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davaya konu arsa vasfında olan 96 ada 3 parsel sayılı taşınmazda davacının 15/110, davalı ...... Çelik'in 47/110 pay sahibi oldukları, dava dışı paydaşların da bulunduğu, taşınmazda kat irtifakı ve kat mülkiyetinin kurulu olmadığı, üzerinde bina bulunduğu anlaşılmaktadır.
Çekişmeli taşınmaz üzerindeki yapıda bulunan bölümler bakımından kat irtifakı veya kat mülkiyeti kurulmamıştır. Öyleyse bu durum karşısında davanın, paydaşın paydaş aleyhine açmış olduğu elatmanın önlenmesi davası olduğu gözetilerek taraflar arasındaki uyuşmazlığın, TMK’nun 688. ve devamı maddelerinde öngörülen paylı mülkiyet hükümleri uygulanmak suretiyle çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
Bilindiği üzere paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı veya kullanabilceği bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere Medeni Yasasının 706, Borçlar Yasasının 2l3, Tapu Yasasının 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyuun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, ' ahte vefa' kuralının yanında Medeni Yasasının 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
O hâlde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, Medeni Yasanın müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
Hâl böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeleri kapsar biçimde araştırma ve inceleme yapılması, tarafların bildirdikleri tüm delillerin toplanması, yerinde uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılarak tüm paydaşları bağlayan fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığının, oluşmuş ise kimin nereyi kullandığının belirlenip krokiye yansıtılması, fiili kullanma biçimi oluşmamışsa davacının payına karşılık taşınmazda kullandığı veya kullanabileceği yer bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün HUMK.un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.630,00 TL Avukatlık Ücreti'nin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalılara verilmesine, taraflarca HUMK.un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 03.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
8. Hukuk Dairesi 2018/2076 E. , 2018/16701 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 34 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat