8. Hukuk Dairesi 2015/23387 E. , 2018/16132 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl davanın reddine ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Asıl dosyada davacı (birleşen dosyada davalı) 3. vekili haczedilen malların borçlu şirkete ait olmadığını, kendi şirketlerine ait olduğunu, faturalarının bulunduğunu belirterek hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini, birleşen davanın ise reddini istemiştir.
Asıl dosyada davalı (birleşen dosyada davacı) alacaklı vekili haczedilen menkullerin 3. kişiye ait olmayıp borçluya ait olduğunu, borçlu şirket ile 3. kişi şirket ortaklarının aynı olduğunu, aynı yerde faaliyet gösterdiklerini belirterek, İİK'nun 99. maddesine dayalı olarak 3. kişinin istihkak iddiasının reddi ile tazminata karar verilmesini asıl davanın ise reddini talep etmiştir.
Mahkemece haciz esnasında borçlu şirket yetkililerinin hazır olduğu, borçlu şirket ile 3. kişi şirket arasında organik bağ bulunduğu, faaliyet konularının aynı olduğu, 3. kişi şirketin borcun doğum tarihinden sonra haciz adresinde işe başladığı gerekçesiyle, asıl davanın reddine, birleşen davanın ise kabulüne karar verilmiş, karar asıl dosyada davacı (birleşen dosyada davalı) 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl dava, üçüncü kişinin İİK’nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına, birleşen dava ise alacaklının İİK’nin 99. maddesine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
1-Mahkemece verilen kısa kararda “Davanın reddine, Mahkememiz birleşen 2014/492 E, sayılı dosyasında açılan davanın kabulüne,sair hususların gerekçeli kararda açıklanmasına,.” denildiği halde, gerekçeli kararda birleşen dava yönünden “koşulları oluşmadığından davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine” denmiş, birleşen dosyada davacı alacaklı vekilinin tazminat talebi yönünden kısa kararda yer almayan ret sonucuna gerekçeli kararda yer verilmiş, bu şekilde, kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulmuştur.
T.C. Anayasası'nın 141. maddesi hükmü uyarınca, duruşmaların aleniyeti kuralı gereği, tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine aykırı ve çelişik olmaması gerekir. Buna göre, yargılama açık olarak yapılacak ve HMK'nin 297/2. maddesi hükmü gereğince de yargılama sonunda verilen kararda taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan haklar sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde açıkça gösterilir. Aynı Kanun'un 298/2. maddesi hükmü ise, sonradan yazılacak gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağını amirdir. Bu nedenle Mahkeme hükmü tek olduğundan ve kısa kararla aynı sonuçları taşıyacağından kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki halinde ortada yasaya uygun bir hükmün varlığından söz edilemez. Nitekim Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu'nun 10.04.1992 tarih ve 7/4 sayılı kararında, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni sayılacağı belirtilmiş olup, Mahkemece yapılacak iş önceki karar ile bağlı olmaksızın çelişki giderilmek suretiyle yeni bir karar vermekten ibarettir.
Hüküm, bu nedenle Kanuna, tarih ve numarası anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'na aykırı olarak tesis edildiğinden bozulması gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, asıl dosyada davacı (birleşen dosyada davalı) 3. vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
Kabule göre de asıl dosyada davalı (birleşen dosyada davacı) alacaklı vekilinin UYAP kayıtlarında yer alan 06.06.2016 tarihli dilekçesi ile dosya borcunun haricen tahsil edildiğini beyan ederek borçlu şirketin malvarlığı üzerine konulan hacizlerin fekkini talep ettiği anlaşılmakla, anılan beyan dikkate alınmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl dosyada davacı (birleşen dosyada davalı) 3. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK'nin 366 ve 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nin 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenle asıl dosyada davacı (birleşen dosyada davalı) 3. vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, taraflarca İİK'nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 24.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
8. Hukuk Dairesi 2015/23387 E. , 2018/16132 K
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 33 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 28 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 29 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 26 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 40 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 23 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 30 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat