8. Hukuk Dairesi 2018/6250 E. , 2018/15580 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2018/6250 E. , 2018/15580 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi ve Yıkım

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı, davaya konu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, komşu parsel maliki davalının sur örmek ve ağaç dikme kriterlerine aykırı olarak ağaç dikmek suretiyle taşınmazına müdahalede bulunduğunu ileri sürerek, davalı tarafından yapılan müdahalenin önlenmesine, dikim kriterlerine aykırı olarak dikilen 1 adet zeytin ağacı ile 4 adet zamzalak ağacının kal'ine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmaz üzerindeki surun davacının isteği üzerine yapıldığını, ağaçların yaşı ve boyutları itibariyle davacının taşınmazına zararlarının bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, komşuluk hukukuna dayalı müdahalenin meni talebinin kabulü ile, fen bilirkişileri raporunun ekli krokisinde A3 ve A4 harfleri ile gösterilen ağaçların kaline, A1, A2 ve A5 harfleri ile gösterilen ağaçların davacıya ait parsele taşan dal ve taç kısımlarının kal'ine karar verilmesi üzerine hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiş, Mahkemece 9.7.2015 tarihli ek karar ile dava değeri itibariyle 2015 yılı temyiz sınırının altında kalmasından bahisle davacının temyiz talebi reddedilmiş, ek karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir. Mahkemece verilen hüküm, davacı tarafından, fen bilirkişi raporunda kırmızı ile gösterilen alan yönünden meni müdahale kararı verilmediği nedeniyle temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK geçici 3. madde 1. fıkrasında “Bölge Adliye Mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” 2. fıkrasında Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.' yine geçici 1. madde 2. fıkrasında da “Bu Kanunun, senetle ispat, istinaf ve temyiz ile temyizde duruşma yapılmasına ilişkin parasal sınırlarla ilgili hükümleri Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan dava ve işlerde uygulanmaz.” hükümlerine yer verilmiştir. Mahkemelerce verilen nihai kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabileceği 1086 sayılı HUMK’nin 427. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Anılan madde hükmünde, miktar ve değeri yasada belirlenen taşınır mal ve alacak davaları yönünden temyiz sınırı belirlenmiş, taşınmazlara ilişkin kurulan hükümlere yönelik düzenleme yer almamıştır. Hal böyle olunca gayrimenkulün aynına ilişkin davalar 427. maddede öngörülen kesinlik sınırı kapsamında değildir. Dava, müdahalenin meni istemine ilişkin olup, taşınmaz malın aynına yönelik bulunduğundan mahkemece yukarıda yazılı nedenle davacının temyiz isteminin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Belirtilen nedenle mahkemenin 9.7.2015 tarihli 2014/542 Esas, 2015/216 Karar sayılı ek kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
2-Davacının hükmün esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince
Dosya içeriğinden davacı tarafın, dava dilekçesinde, davalı tarafından ortak sınırın ortasına örülmesi gereken surun, davacının taşınmazına tecavüzde bulunmak ve aleyhine olacak şekilde örüldüğünü, evin sınırına ağaç dikme kriterlerine aykırı olarak 1 adet zeytin ağacı, 4 adet zamzalak ağaçları diktiğini ileri sürerek davalının müdahalesinin menine ve dikilen ağaçların kaline karar verilmesini talep ettiği, Mahkemece mahallinde yapılan keşifte de davalının önceden tel olan yere değil, davacının taşınmazına taşacak şekilde duvar örüldüğünden bahsettiği, Mahkemece, hüküm fıkrasında, davacının müdahalenin meni talebinin kabulüne, bilirkişi raporunda harf ve numaralandırı bildirilen ağaçların kaline karar verildiği, gerekçesinde de dava dilekçesinde duvardan bahsedildiği ancak ona ilişkin talebin bulunmadığının belirtildiği görülmüştür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesi, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır. Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması gereklidir. Yine, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi, infaza elverişli biçimde hüküm kurulması zorunludur.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, Mahkemece gerekçe bölümünde, davacının dava dilekçesinde duvardan bahsettiği ancak buna ilişkin talebinin bulunmadığını belirtmiş ise de, davacının dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında davalı tarafından taşınmazına tecavüzde bulunacak şekilde duvar örüldüğü ve ağaç dikildiğini ileri sürerek müdahalenin meni talebinde bulunduğu açık olup, Mahkemece davalı tarafından örülen duvar hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği görülmüştür. Hal böyle olunca, davacının müdahalenin meni istemine konu duvar yönünden tüm deliller birlikte değerlendirilerek elde edilecek sonuca göre infazda kuşku oluşturmayacak şekilde olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm oluşturulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davacının temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nin 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nin 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 12.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön