8. Hukuk Dairesi 2016/14978 E. , 2018/12696 K


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2016/14978 E. , 2018/12696 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Payı ve Katılma Alacağı

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15.05.2018 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili ...ve temyiz eden davacı vekili Av. ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde tarafların Almanya'da işçi olarak çalışıp her ikisininde gelir elde ettiklerini, gelirlerinden yaptıkları tasarruflar ile Türkiye'den taşınır- taşınmaz mal aldıklarını, alınan malların davalı adına tescil edildiğini, davalı erkek adına kayıtlı 14 adet taşınmaz ile bir adet araç bulunduğunu izah ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla mal rejiminin tasfiyesi ile 100.000,00 TL alacağın faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir. 05.03.2015 tarihli sekizinci oturumda davacı vekili dava konusu edilen ...daki taşınmaza ilişkin haklarını atiye bıraktıklarını belirtmiştir. Harcını yatırmak suretiyle sundukları 29.03.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile katkı payı alacağına ilişkin dava ve talep haklarını atiye bırakarak katılma alacağı talep miktarını 269.060,00 TL olarak arttırmıştır.
Davalı ... vekili, tarafların 1990 yılından beri ayrı yaşadıklarını, alınan mallara davacının katkısnın bulunmadığı ileri sürerek davanın davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının katkısını ispat edemediğinden katkı payı alacağı davasının reddine, ıslah talepli davasının kabulü ile 269.060,00 TL katılma alacağının davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, iş bu alacağa karar tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, davacı taraf ıslah dilekçesi ile katkı payı alacağına yönelik taleplerini atiye terk etmiş ise de davalı vekilinin 28.04.2016 tarihli 17. celse ıslah dilekçesini kabul etmediklerini beyan etmesi karşısında davanın hem katkı payı hem katılma alacağı olarak nitelendirilmesinde yanlışlık bulunmadığına ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davacı vekilinin ve davalı vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince
01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin(TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi(TKM 170 m). TKM'de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak 'katkı payı alacağı' hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK 544, TBK 646 m).
Mal ayrılığı rejiminde eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir(TKM 186/1 m). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır(TKM 189 m). Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir.
Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala çalışma karşılığı elde edilen gelirlerle(maaş, gündelik, kar payı vs gibi) katkıda bulunulduğunun ileri sürüldüğü durumlarda çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça, yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay'ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir.
Bu açıklamalar doğrultusunda öncelikle evlenme tarihinden, malın edinildiği tarihe kadar, eşlerin çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmelidir. Çalışmanın sabit olmasına rağmen, bir kısım döneme ilişkin belgelere ulaşılamaması durumunda, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup öğrenilerek, malın edinildiği tarihe kadar ki eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı belirlenmelidir. Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı TKM'nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama, eşlerin kendi gelirlerinden düşülerek, gerçekleştirebilecekleri tasarruf miktarları ayrı ayrı tespit edilmeli, daha sonra her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlenmelidir. Her bir eşin bulunan bu tasarruf oranı, çalışmaları karşılığı elde ettikleri gelirleriyle malın alımına yaptıkları katkı oranı olarak kabul edilerek, tasfiyeye konu malın dava tarihi itibariyle belirlenecek sürüm(rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle katkı payı alacak miktarları hesaplanır. Değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığından somut uyuşmazlık incelediğinde
Dosya kapsamındaki bilgi, belge, taraf ve tanık beyanları, taraflar arasında daha önce görülüp sonuçlanan boşanma ve tapu iptal-tescil dosyalarının incelenmesinden tarafların 13.01.1968 tarihinde evlendiği, 12.01.2005 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 22.11.2007 tarihinde kesinleşmesi ile boşandıkları, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen 1994/834 esas 1998/993 karar sayılı retle sonuçlanan ilk boşanma davasının açıldığı 21.09.1994'ten itibaren tarafların fiilen ayrı yaşadıkları sabittir. Davacı tarafın eşler arasında mal ayrlığı rejimi döneminde edinilen taşınmazlar ve araç yönünden katkı payı alacağı isteği Mahkemece ispatlanmadığından reddedilmiştir. Ne var ki az yukarıda izah edildiği üzere çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça, yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Dosyalar içerisindeki gelir ve sigorta evraklarından her iki tarafında evlilik birliği içinde ...'da sürekli ve düzenli gelir getiren işlerde çalıştıkları anlaşılmaktadır. Mahkemenin yazılı gerekçeyle katkı payı alacağı isteminin reddine karar vermesi hatalı olmuştur.
Mahkkemece yapılacak iş öncelikle dosyadaki tapu kayıtlarından birçok kez imar gördükleri anlaşılan dava konusu edilen tüm taşınmazların davalı tarafından ilk ne zaman edinildiğini gösterecek şekilde tedavüllü kayıtların ve dayanak resmi senetlerin ilgili tapu müdürlüklerinden getirtilerek dosya arasına alınmalı, taşınmazların eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu evlilik tarihi 13.01.1968 ile fiilen ayrı yaşamaya başladıkları 21.09.1994 tarihleri arasındaki dönem içerisinde edinilip edinilmediği, edinilen taşınmazın tamamımı yoksa hissemi olduğu belirlenmeli, bu şekilde tespit edilecek taşınmazlar ile tasfiyeye konu 1993 model mercedes araç yönünden dosya kapsamında mevcut tarafların gelir evrakları da gözetilerek Daire'nin yerleşmiş ilke ve esaslarına uygun şekilde davacının katkı payı alacağı hesaplanmalıdır.
3- Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince
Mahkemece, tasfiyeye konu edilen 3180 ada 13, 14 ve 16 parsel sayılı taşınmazlar yönünden yazılı şekilde katılma alacağına hükmedilmiş ise de tapu kayıtlarının incelenmesinden davalı tarafından 23.02.2004 tarihinde bu taşınmazların tamamının değil, sadece Yüreğir Belediyesine ait hisselerin edinildiği, davalının diğer hisseleri edinme tarihinin 01.01.2002 öncesi olduğu ancak tam olarak ilk edinme tarihinin tedavül kayıtları olmadığından dosyadan tespit edilemediği anlaşılmaktadır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır(TMK 179.m). Bu üç taşınmazın tedavül kayıtları ve dayanak resmi senetler getirtilerek davacı lehine sadece 2004'te edinilen hisse miktarları üzerinden hesap yapılması gerekirken yazılı şekilde taşınmazların tamamı üzerinden yapılan hesap ile katılma alacağına hükmedilmesi hatalıdır.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacı vekilinin, (3) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı tarafın vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1). bentte gösterilen nedenle reddine, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Askari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.630,00 TL Avukatlık ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında Avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine ve 1.630,00 TL Avukatlık ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında Avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 15.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön