8. Hukuk Dairesi 2015/22002 E. , 2018/11831 K


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2015/22002 E. , 2018/11831 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesat, Üst hakkı, Elatmanın Önlenmesi ve Ecrimisil


Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl davanın reddine, karşılık davanın elatmanın önlenmesi davasının kabulüne ve ecrimil davasının reddine karar verilmiş olup hükmün davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.


K A R A R

Davacı-karşı davalı vekili, müvekkilinin davalı-karşı davacı ile dava konusu dairenin bulunduğu taşınmazı satın aldığını, ancak davalı-karşı davacı adına tescil edildiğini, taraflarca taşınmaz üzerine çift daireli bina inşa edildiğini belirterek 59 ada 17 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan, davacı-karşı davalının ikamet ettiği dairenin davacı-karşı davalı adına aidiyetinin tespitine ve daire üzerinde sınırlı ayni hak tesisine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili, akrabalık ilişkisi nedeniyle 17.09.2001 tarihinde kendisi aleyhine dava açılana kadar akrabalık bağı nedeniyle meskende oturmasına karşı çıkmadığını, bu tarihten sonra meskeni boşaltılmasını istemesine rağmen boşaltılmadığını belirterek elatmanın önlenmesine ve dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık ecrimisil alacağı olan 8.000,00 TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle ödenmesini talep etmiştir.
Mahkemece, dava konusu evin yapım masraflarının davacı-karşı davalı tarafça karşılandığının ispatlanamadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine karar verilmiştir. Karşı dava bakımından ise, davacı-karşı davalının dava açılmakla fuzuli şagil durumuna düştüğü gerekçesiyle elatmanın önlenmesi davasının kabulüne, ecrimisil talebi yönünden ise davanın reddine karar verilmiş olup hüküm, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Davacı-karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince
Asıl dava, muhdesatın aidiyetinin tespiti ve sınırlı ayni hak tesisi, karşı dava ise, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talebine ilişkindir.
Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK 722, 724, 729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın mülkiyetinin arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1-h, 115 m.).
Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
Davaya konu taşınmaz hakkında ortaklığın giderilmesi davası, kentsel dönüşüm uygulaması ya da kamulaştırma işlemi bulunmadığından davacının tespit davası açmasında güncel hukuki yararının bulunduğundan söz edilemez. Mahkemece hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine (HMK 115) karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esası incelenerek ret kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
Ne var ki bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden temyiz edilen hükmün 1. fıkrasının HUMK'un 438/7 (HMK 370) maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle hükmün 1 nolu bendindeki ‘‘asıl davanın’’ kelimelerinden sonra gelmek üzere ‘‘hukuki yarar yokluğundan’’ kelimelerinin eklenmesine, Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3. maddesi yollaması ile HMK'nın 304. maddesi (1086 sayılı HUMK'un 438/7. fıkrası) gereğince düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle reddine taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 27,70 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 8,20 TL'nin temyiz eden davalıdan alınmasına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 30.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön