8. Hukuk Dairesi 2018/9014 E. , 2018/11651 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2018/9014 E. , 2018/11651 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.


KARAR

Davacılar, paydaşı oldukları 119 ada 94 parsel sayılı taşınmazın davalı ... tarafından yeşil alan ve park yapılmak suretiyle işgal edildiğini ileri sürerek ecrimisile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı ..., imar uygulaması sonucu taşınmaza el attıklarını ancak uygulamanın mahkemece iptal edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının haksız işgalci olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dosya içeriği ve toplanan delillerden çekişmeli 119 ada 94 parsel sayılı taşınmazın davacılar .... ve dava dışı ...'ye ait olduğu, ...'nin 31.12.1999 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacılar ...'ın kaldığı, çekişme konusu taşınmazda davalı ... tarafından 21.11.2006 tarihinde İmar Kanununun 18.maddesi gereği uygulama yapılmasına karar verildiği ancak uygulamanın Çanakkale İdare Mahkemesi'nin 30.04.2009 tarih 2009/292 Karar sayılı kararı ile iptaline karar verildiği, iptal kararı ile davalı ... tarafından geri dönüşüm kararı verilerek davacılar adına 119 ada 94 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının oluşturulduğu, dava konusu taşınmazın 3155,90 m²'lik bölümünün 25.04.2013 tarihli fen bilirkişisi raporuna göre davalı kullanımında yeşil alan, yol, otopark, yürüyüş yolu ve trafo olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı) 25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup, bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK'nın 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olaya gelince, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ecrimisil hesaplama yönteminin usulüne uygun olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki, hükme esas alınan bilirkişi raporu ile dava tarihinden sonraki dönem için ecrimisil hesabı yapılması doğru olmadığı gibi, ilk dönem için belirlenen ecrimisil miktarına ÜFE artış oranının yansıtılması suretiyle sonraki dönemler için ecrimisil miktarının belirlenmesi gerekirken taşınmazın son dönem kira bedeli belirlenip geriye doğru gidilerek ecrimisil hesaplanması da isabetsizdir.
Hal böyle olunca, yukarıdaki ilkeler uyarınca dava konusu taşınmazın ilk dönem ecrimisil miktarının o yılların rayicine göre belirlenmesi, sonraki yıllar için ise belirlenecek tutarlara ÜFE artış oranı uygulanmak suretiyle dava tarihine kadar hesaplama yapılması gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınarak eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK'nın 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenle reddine, taraflarca HUMK'nın 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 25/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön