8. Hukuk Dairesi 2015/21538 E. , 2018/10566 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı ... vekili, kök murisler ...l'dan intikal eden dava konusu 206 ve 210 parsellerin,...'ın mirasçıları olan davalılar tarafından 31.03.1969 tarihinde yapılan sözleşme ile davacının yakın murisi ...’a devredildiğini, Ömer Ünal mirasçılarının da dava konusu parselleri aralarındaki rızai taksime göre vekil edenine bıraktıklarını, davalıların yakın murisleri ...’a başka parselden pay verildiğini ileri sürerek ... adına kayıtlı miras paylarının iptaliyle müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar ... davayı kabul ettiklerini beyan etmişlerdir.
Davalı ... ve ..., davayı kabul etmediklerini, sözleşmedeki imzaların kendilerine ait olmadığını beyan ederek, davanın reddini savunmuşlardır.
Dahili davalılar ...,...,...,... ve ... davayı kabul ettiklerini beyan etmişlerdir.
Mahkemece, bozmadan önce, davalıların ... mirasçıları olmadığı, ...'ın payının kardeşlerine devredildiği, davalıların veraset ilamında pay sahibi olmadığı gerekçesi ile husumet yönünden davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine, Daire'nin 03/06/2008 tarihli 2008/1733 Esas ve 2008/2988 Karar sayılı ilamı ile '...Mirasçılık hükümlerine göre, nüfus kayıtları karşısında, Hasibe davalıların anneleri olduğundan onların murisleridir. Diğer anlatımla davalılar Hasibe’nin mirasçısıdırlar. Nüfus kayıtları ile veraset belgesi arasında çelişki vardır. Bu çelişkili durumun giderilmesi bakımından davacı vekiline veraset belgesinin iptali davası açması için süre ve imkan verilmesi, bu şekilde mirasçılık sıfatı hakkındaki tereddütler giderildikten sonra iddia ve savunma çerçevesinde taraf delilleri toplanıp, tartışılıp, değerlendirilerek uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve incelemeye dayanarak husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru değildir...' gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemesince yeniden yapılan yargılama neticesinde, yeni veraset belgesi alınmış ve davanın kısmen kabul ve kısmen reddine, dava konusu 206 ve 210 parsel sayılı taşınmazlardaki davalılar murisinden gelen ....Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/719 esas ve 2009/409 karar sayılı veraset ilamındaki davalılar ....'e düşen hisselerin iptali ile davacı adına tapuya tesciline, davalılar....'ye karşı subuta ermediğinden reddine karar verilmiş hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Davacı vekilinin 210 parsel sayılı taşınmaza ve davalılardan....'ye ilişkin 206 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre yazılı şekilde hüküm verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2) Davacı vekilinin dava konusu 206 parsel sayılı taşınmaza ve davalı ... Demirkıran'a yönelik temyiz itirazlarına gelince
Dava, miras payının devrine ilişkin olarak açılan tapu iptal ve tescil davasıdır. Davalılar, davacının yakın mirasbırakanı ....'a 31.03.1969 tarihli sözleşme ile dava konusu 206 ve 210 parsel sayılı taşınmazları devretmişlerdir. Davalılardan ..., 15.05.2006 tarihli cevap dilekçesi ile bahsi geçen sözleşmedeki imzasını kabul etmemiştir. Bunun üzerine mahkemece davalı ...'ye imza örnekleri alınmak üzere ihtarlı davetiye tebliğ edilmiştir. 30.03.2011 tarihli davetiye adresin yetersiz olduğu gerekçesi ile iade edilmiştir. Mahkemece bu defa, Tebligat Kanunu madde 35'e göre 03.06.2011 tarihli ihtarlı davetiye tebliğ edilmiştir. Davalı ... davete icabet etmemiştir. Ancak, yapılan bu tebligatın usulüne uygun olarak yapıldığını söylebilme olanağı yoktur. Şöyle ki 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre tebligat muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 sayılı Yasa'nın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır.
Aynı Kanun'un tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina başlıklı 21. maddesine, 6099 sayılı Yasa'nın 5. maddesi ile eklenen 2. fıkrasında 'Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır' hükmü yer almaktadır.
Söz konusu 7201 sayılı Yasa'nın 10. maddesi ile ilgili değişikliğe ilişkin kanun gerekçesinde, kişilere getirilen adres kayıt sistemi zorunluluğu ile birlikte işleyişin kolaylaştığı dile getirilmiş, ancak yapılan yeni düzenlemeyle, öncelikle yine bilinen en son adrese tebligat yapılacağı, tebligatın yapılmasını isteyenin veya tebligatı çıkartan makamın bildirdiği adresin, tebligata elverişli olmadığının anlaşılması ya da bu adrese tebligat yapılamaması halinde, muhatabın 5490 sayılı Kanuna göre adres kayıt sistemindeki adresinin bilinen en son adresi olarak kabul edileceği ve tebligatın buraya yapılacağı açıklanmış, değişiklik ile birlikte adres kayıt sistemi dışında başkaca adres araştırması yapılmasının gerekmeyeceği vurgulanmıştır.
7201 sayılı Yasa'nın 21. maddesi ile ilgili değişikliğe ilişkin kanun gerekçesinde ise, 21/1. maddeye göre, bilinen en son adrese çıkartılan tebligattan sonuç alınamazsa, 10. madde gereği adres kayıt sistemindeki adres esas alınarak başkaca araştırma yapılmaksızın o adrese tebligat çıkarılacağı açıklanmıştır.
Muhatap o adreste hiç oturmamış ya da adresten ayrılmış dahi olsa tebligat iade edilmeyecek, 21/2. madde gereğince işlem yapılacaktır. Bunun yapılabilmesi için de tebligatı çıkaran merciin, adresin, adres kayıt sistemindeki MERNİS adresi olduğunu tebliğ evrakında belirtmesi gerekmektedir.
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda kişiye önce, bilinen en son adresi esas alınarak (bilinen bir adresi yok ise adres kayıt sistemindeki adresi esas alınarak) tebligat çıkartılmalı, adres tebligata elverişli değilse ya da tebligat yapılamazsa adres kayıt sistemindeki adresine buna ilişkin şerh de düşülerek 21/2. madde uyarınca tebligat çıkartılmalıdır.
Somut olayda, ise davalı ...'ye imza örneklerinin alınması konulu tebligatın bu yollar izlenmeksizin yapıldığı görülmekte olup, Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi uyarınca muhataba yapılan tebligat usulsüzdür.
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda bahsi geçen davalıya önce, bilinen en son adresi bilinen bir adresi yok ise adres kayıt sistemindeki adresi esas alınarak tebligat çıkartılmalı, adres tebligata elverişli değilse ya da tebligat yapılamazsa adres kayıt sistemindeki adresine buna ilişkin şerh de düşülerek 21/2. madde uyarınca tebligat çıkartılmalıdır. Bundan ayrı, az yukarıda bahsi geçen usuller izlenerek davalı adına çıkarılan imza örneklerinin alınması konusunu içeren ihtarlı davetiyeye dava konusu sözleşmenin eklenmesi hususunun da gözönüne alınması gerekmektedir. Bu şekilde, davalı ... davete icabet ettiği takdirde, mahkeme huzurunda imza örneklerinin alınması, Adli Tıp Kurumunca inceleme yaptırılarak senetteki imzanın davalının eli ürünü olup olmadığının tespitine çalışılması ve ondan sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan kararın (2) nolu bentte açıklanan nedenle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz eden davacıya iadesine, 03.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
8. Hukuk Dairesi 2015/21538 E. , 2018/10566 K
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 33 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 44 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 31 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 24 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 64 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat