8. Hukuk Dairesi 2017/10658 E. , 2018/2519 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2017/10658 E. , 2018/2519 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Vesayet

Hasımsız görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, ...'ın kısıtlanmasına ve kendisine ...in vasi olarak atanmasına karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi kısıtlanması istenilen Oğul vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 20.02.2018 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden kısıtlanması istenilen vekili Av. ... ve karşı taraftan davacı vekili Av. ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR

Dava dilekçesinde, davacı ...'in kardeşi ...'ın vesayet altına alınması istenmiş mahkemece, TMK'nın 405.maddesi kapsamında alınan sağlık kurulu raporu doğrultunda ...'ın kısıtlanmasına ve davacının vasi olarak atanmasına dair verilen karar kısıtlanması istenilen vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 405. maddesi kapsamında, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlanma kararı verilmesi istemine ilişkindir.
Vesayet, velâyet altında bulunmayan küçüklerin ve istisnaî olarak velâyet altına alınmamış bazı erginlerin korunması amacıyla kabul edilen bir hukukî kurumdur.
Kısıtlanmayı gerektiren haller kanunda tahdidi olarak sayılmış olup ergin bir kişi hakkında kısıtlama kararı verilerek, kendisine vasi atanabilmesi için, Türk Medenî Kanununun 405-408. maddelerinde öngörülen kısıtlama sebeplerinden birinin varlığı gerekir.
Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle, ergin bir kişi, işlerini göremediği veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gerektiği ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye soktuğu takdirde, kısıtlanır (TMK.md.405/I).
Kısıtlama kararı verilmesi usulü, Türk Medenî Kanunu'nun 409. maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin ikinci fıkrası uyarınca, bir kişinin akıl hastalığı ve akıl zayıflığı sebepleriyle kısıtlanması için, resmî sağlık kurulu raporu alınmış olmalıdır. Hâkim, bu sebeplerle kısıtlama kararı vermeden önce, kısıtlanması istenen kisiyi dinleyebilir.
Türk Yargı sistemine göre, hâkim kendiliğinden bir davayı inceleyip, uyuşmazlığı çözemez. (HMK. M.24) Taraflarca ileri sürülmemiş bir delile de kendiliğinden başvuramaz.(HMK.m.25) Bunun kaçınılmaz sonucu olarak da hâkim tarafların istekleriyle bağlı tutulmuştur. (HMK. m. 26) Genel kural bu olmakla birlikte, kanunlarımızda hakimin re’sen başka bir ifade ile doğrudan doğruya araştırma yapabileceği hallere de yer verilmiştir. Türk Medeni Kanununun 405. maddesinde yer alan sebebe dayanan vesayete ilişkin davalar bunlardandır. Bu davalar re’sen yürütülür ve kendiliğinden araştırma ilkesi geçerlidir. İlgilinin isteği olup olmadığına bakmaksızın hakim kendiliğinden gerekli gördüğü bütün delillere başvurabilir.
Hükme esas alınan ... Eğitim Araştırma Hastanesinin 05/11/2009 tarihli raporunda, kısıtlı adayının yapılan değerlendirmesinde, '...organik olmayan psikotik bozukluk mevcut olduğu, vesayet altına alınması uygun olduğu ve mahkemece dinlenmesinde fayda olmadığı' rapor edilmiştir.
Kısıtlama kararından sonra ... 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/576 esas sayılı dosyası üzerinden ...'ın Tapu iptali ve Tescil Davası nedeniyle hukuki işlem ehliyetine sahip olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumu Adlî Tıp Dördüncü İhtisas Kurulunun 28/06/2013 tarihli raporuna göre ...'ın 10/06/2013 tarihinde yapılan muayenesi sonucunda elde edilen bilgi ve bulguların yorumlanmasından hukuki ehliyetini müessir ve kişide şuur ve harekât serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak veya azaltacak mahiyet ve derecede akıl hastalığı veya zekâ geriliği tespit edilmediği, bu duruma göre ...'ın halen fiil ehliyetini haiz olduğu oy birliği ile mütalaa olunmuştur. Hükme esas alınan sağlık kurulu raporu ile daha sonra alınan Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulu raporları arasında meydana gelen çelişkinin giderilmesi için mahkemece, dosyadaki daha önce alınmış olan raporlar da eklenerek 2659 sayılı Adli Tıp Kanununun 19/2/2003 tarih ve 4810 sayılı Kanunun 14 maddesi ile değişik 15. maddesi gereği adı geçenin Adli Tıp Kurumu Üst Kuruluna sevk edilerek muayenesi yaptırılıp Türk Medeni Kanunu'nun 405.maddesinde yer alan kısıtlama sebebinin bulunup bulunmadığı konusunda rapor alınarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, raporlar arasında çelişki giderilmeden karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.630,00 TL Avukatlık Ücreti'nin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan kısıtlanması istenilen ...'a verilmesine, HUMK'nın 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, 20.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön