8. Hukuk Dairesi 2016/20648 E. , 2019/11841


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2016/20648 E. , 2019/11841 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı üçüncü kişi vekili, 12.03.2015 tarihli haciz esnasında mülkiyeti müvekkili şirkete ait malların haczedildiğini öne sürerek, istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, haciz adresinin borçlu şirketin ticaret sicil kayıtlarında yer alan adresi olduğunu, üçüncü kişinin ibraz ettiği vergi levhasının haciz adresine ilişkin olmadığını, iki şirketin aynı iş kolunda faaliyet gösterdiklerini, istihkak iddiasını destekleyici nitelikte aidiyet belgesi veya fatura sunulmadığını, sunulan dökümanların muvazaalı olduğunu, haciz mahallinde borçlu şirkete ait belge bulunmasının ve haciz adresindeki çalışanın borçlu şirketin eski çalışanı olmasının muvaazalı işlemler yapıldığını gösterdiğini açıklayarak, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu haczin borçlu şirketin ticaret sicil kayıtlarında yer alan adresinde gerçekleştirildiği, haciz adresine ait vergi levhası üçüncü kişi adına ise de borçlunun haciz adresinde daha önce faaliyet gösterdiği, bu durumda, İİK'nin 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, karinenin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından güçlü ve inandırıcı delillerle ispat edilmesinin gerektiği, haciz sırasında adreste borçluya ait evrak bulunması, haciz yapılan adresin borçlunun ticaret sicil adresi olması, borçlunun çalışanının hali hazırda üçüncü şahsın da yanında çalışması, borçlu ile üçüncü kişinin aynı iş kolunda ve aynı yerde ticari faaliyet gösteren işletmeler olması, mahcuzların üçüncü kişinin ticari defter ve kayıtlarında usulünce yer almadığının bilirkişi raporu ile sabit olması karşısında, davacının beyanlarının inandırıcı ve hayatın olağan akışına aykırı olduğu fatura, vergi levhası, adi nitelikli kira sözleşmesi, devir sözleşmesinin de karinenin aksini ispata yeterli olmadığı,borçlu ile üçüncü kişi arasında alacaklıdan mal kaçırma amacıyla yapılan muvazaalı işlemler bulunduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karar davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava üçüncü kişi İİK'nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, üçüncü kişi şirketin borcun doğum tarihinden önce 06.12.2013 tarihinde haciz adresinden farklı bir adreste kurulduğu, borçlu şirket ile ortaklar ve yetkililer anlamında organik bağının olmadığı, borçlu şirketin borcun doğum tarihinden önce 28.02.2014 tarihinde haciz adresi işyerinden taşınma kararı aldığı, ödeme emrinin ise haciz adresinden farklı olarak, taşındığı adreste çalışanına tebliğ edildiği, üçüncü kişi şirketçe aynı tarihte haciz adresinde şube işyeri açılmasına karar verildiği,üçüncü kişi şirketin şube işyeri açılışına ilişkin vergi yoklama fişinde kiralayan-mülk sahibinin borçlu şirket, aylık kira bedelinin ise 1.000,00 TL olduğunun tespit edildiği, dava konusu olmayan 10.02.2015 tarihli ilk haciz işlemi esnasında üçüncü kişi şirket yetkilisinin borcun doğum tarihinden önce 27.02.2014 tarihinde borçlu şirketin Tokmar Marketler zincirindeki 4 adet mağazasının kendilerine devir edildiğini beyan ettiği, üçüncü kişi şirket ve borçlu şirketin usulüne uygun tutulan ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesine göre, borçlu şirketin 2014 yılında üçüncü kişi şirkete kira bedeli olarak 10.000 TL, mal satışı olarak 559.094,02 TL, demirbaş satışı olarak da 646.872,92 TL olmak üzere toplam 1.215.967,18 TL fatura kestiği ve faturaların her iki şirketin de defterlerinde kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Devredilen işletmede haciz yapılabilmesi, devrin muvaazalı olduğunun ispat edilmesine bağlıdır. Bu bilgilere göre, temyize konu olayda davacı üçüncü kişi ile borçlu arasında danışıklı işlem olduğu, davalı alacaklı tarafından iddia edilmesine rağmen, muvazaa iddiasını ispat edebilecek herhangi bir delil dosyaya sunulmamıştır.
O halde, Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular ile dava konusu olmayan 10.02.2015 tarihli haciz esnasında borçlu şirket adına bir adet tarihsiz sipariş fişinin bulunmasının ve yine öncesinde borçlu şirket nezdinde çalışan bir işçinin sonrasında üçüncü kişi şirkette çalışmaya devam etmesinin taraflar arasında muvazaalı işlemler yapıldığının ispatına yeterli olmadığı gözönüne alınarak, davanın kabulü yerine oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile reddine yönelik hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK'nin 366 ve HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK'nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 26.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön