8. Hukuk Dairesi 2019/4233 E. , 2019/8140 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2019/4233 E. , 2019/8140 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR
Davacılar vekili, tarafların ana gayrimenkulde bağımsız bölüm malikleri olup davalının, mimari projede ortak alan görünen yerleri kat maliklerinin rızasını almadan kullandığını, bu hususta davacılar tarafından açılan müdahalenin meni ve eski hale getirme talepli dava sonunda ... 4.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/263 E., 2014/368 K. sayılı kararı ile davalının müdahalesinin meni ve eski hale getirmeye karar verildiğini, davalı tarafın anılan haksız kullanım sebebiyle kat maliklerine herhangi bir bedel ödemediğini açıklayarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 16.10.2010-25.05.2015 tarihleri arasına ilişkin toplam 15.000,00 TL ecrimisil bedelinin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak arsa payları oranında davacılara ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı tarafça el atıldığı iddia edilen kısımların ortak alan olup olmadığı ve ortak alan olarak gelir getirmesinin mümkün olup olmadığının 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu çerçevesinde incelenmesi gerektiği, 634 Sayılı Kanun'un ek 1.maddesi gereğince bu kanunun uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlığın sulh hukuk mahkemesinde çözümleneceği gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine, mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, haksız işgal tazminatı (ecrimisil) isteğine ilişkindir.
Zilyetliğinin haksız olduğunu bilen veya duruma göre bilmesi gereken kimse kötü niyetlidir. Bu tanıma göre bir eşyayı çalan hırsız kötü niyetli zilyet olduğu gibi, onu hırsızdan satın alan, fakat gerekli özen ve dikkati gösterseydi çalınmış eşya olduğunu anlayabilecek durumda olan kimse de kötü niyetli zilyettir. Ayrıca başlangıçta iyi niyetli zilyet olan bir kimse, gerçek durumu öğrendikten sonra artık kötü niyetli zilyet hâline gelir. Kötü niyetli zilyedin, gerek iade gerekse tazmin yükümlülüğü bakımından durumu iyi niyetli zilyede nispetle daha ağır takdir edilmiştir. Aynı şekilde, masrafları talep bakımından da kötü niyetli haksız zilyet, iyi niyetli haksız zilyede göre daha elverişsiz bir konumda bulunmaktadır (TMK. mad. 994, 995).
Ecrimisil gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere hak sahibinin kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında fuzuli işgalin tarafların karşılıklı ve birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira bedeli, en fazlası mahrum kalınan gelir kaybı karşılığı zarardır.
Hak sahibi, kötü niyetli zilyetten haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklindeki (olumlu) zararını, kullanmadan doğan (olumlu) zararını ve yoksun kaldığı faydayı (olumsuz) zararını isteyebilir. Nitekim, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 995. maddesinin birinci fıkrasında, iyi niyetli olmayan zilyedin geri vermekle yükümlü olduğu şeyi haksız alıkoymuş olması yüzünden hak sahibine verdiği zararlar ve elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği ürünler karşılığında tazminat ödemek zorunda olduğu hüküm altına alınmıştır.
Görüleceği üzere haksız işgal haksız eylem niteliğinde olup, bu durumda ecrimisilin tahsili için genel mahkemelerde genel hükümlere göre dava açılabileceğinde kuşku bulunmamaktadır (HGK'nin 06.10.2004 tarihli ve 2004/1-433 E, 2004/483 K 08.04.2015 tarihli ve 2013/18-1849 E, 2015/1164 K).
Eldeki davada, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'na tabi taşınmazın ortak alanının haksız işgali nedeniyle tazminat (ecrimisil) isteminde bulunulmuştur.634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun ek 1. maddesi 'Bu Kanunun uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlık sulh mahkemelerinde çözümlenir' hükmünü taşımakta olup, Kat Mülkiyeti Kanunu'nun uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlığın sulh mahkemesinde çözümlenmesini öngörmektedir. Diğer bir anlatımla, taraflar arasındaki uyuşmazlığa Kat Mülkiyeti Kanunu hükümleri uygulanacaksa görevli mahkeme sulh mahkemesi olacaktır. Bu hüküm emredici nitelikte bulunduğundan kamu düzeniyle ilgili olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınacaktır.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 19. Maddesinin, 'Anagayrimenkulün bakım, korunması ve zarardan sorumluluk' başlıklı son fıkrasında, her kat malikinin anagayrimenkule ve diğer bağımsız bölümlere, kusuru ile verdiği zarardan dolayı diğer kat maliklerine karşı sorumlu olacağı düzenlenmiş ise de bu düzenleme ile yasa koyucu anagarimenkule ve diğer bağımsız bölümlere, kat maliklerinin kusurlu eylemleri ile verdikleri zararların tazminini öngörmüştür.
Davanın konusu ise ortak alanın haksız kullanımından doğan zarara ilişkin olup, Yasanın 19/son maddesinin olayda uygulama yeri bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında davacılar vekili, davalının ortak alana müdahalede bulunduğu, açılan dava sonucunda haksız olan el atmasının önlenmesine karar verildiğini ileri sürerek anılan müdahale nedeniyle haksız işgal tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Az yukarda belirtildiği üzere haksız işgal tazminatı (ecrimisil) haksız eylem niteliğinde olup genel hükümler uyarınca (TMK. mad. 995) genel mahkemelerde görülmesi gereken bir dava türüdür. Kat Mülkiyeti Kanunu'nda haksız işgal tazminatına yönelik herhangi bir düzenleme bulunmadığından uyuşmazlığa Kat Mülkiyeti Kanunu'nun uygulanacağı dolayısıyla da sulh hukuk mahkemelerince bakılacağından söz etmek mümkün değildir. (HGK'nin 20.06.2019 tarihli ve
Bu durumda, 14.02.2013 tarihinde açılan davada uygulanması gereken 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 2/1. maddesi uyarınca haksız işgal tazminatı istemine ilişkin davada görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir.
Hâl böyle olunca Mahkemece, haksız işgal tazminatına ilişkin davada sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu yönündeki karar usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla ve HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, HUMK'un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 26.09.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön