8. Hukuk Dairesi 2017/8926 E. , 2019/3457 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2017/8926 E. , 2019/3457 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVACILAR : 1. ...'e Velayeten ...
: 2. ...
DAVALILAR : ... vd.
DAVA TÜRÜ : Babalığın Tespiti

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.


K A R A R

Davacılar vekili dava dilekçesinde müvekkilleri ... ve küçük ...'in babalarının ... olduğunun tespitine karar verilmesini istemiş mahkemece, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 301. maddesi kapsamında ergin çocuk ile küçük çocuğa velayeten anne tarafından açılan babalığın tespiti istemine ilişkin olup, baba olduğu iddia edilen Osman ölü olduğu için dava mirasçıları aleyhine açılmıştır.
1. Türk Medeni Kanunu'nun 303. maddesinde yer alan hükme göre babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Ananın dava hakkı, doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşer. Çocuğa doğumdan sonra kayyım atanmışsa, çocuk hakkındaki bir yıllık süre, atamanın kayyıma tebliği tarihinde hiç kayyım atanmamışsa, çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar. Çocuk ile başka bir erkek arasında soybağı ilişkisi varsa, bir yıllık süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar. Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.
Bu hükmün ikinci fıkrasında yer alan 'Çocuğa doğumdan sonra kayyım atanmışsa, çocuk hakkındaki bir yıllık süre, atamanın kayyıma tebliği tarihinde, hiç kayyım atanmamışsa çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar' hükmü, Anayasa Mahkemesinin 27.10.2011 tarihli 2010/71 Esas, 2011/143 Karar sayılı kararıyla aynı maddenin dördüncü fıkrasında yer alan 'Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinda dava açılabilir' hükmü ise, Anayasa Mahkemesinin 15.03.2012 tarihli ve 2011/116 Esas, 2012/39 Karar sayılı kararıyla çocuk yönünden iptal edilmiş ikinci fıkrayla ilgili iptal kararı 07.02.2011 tarihli 28197 sayılı dördüncü fıkrayla ilgili iptal kararı ise, 21.07.2012 tarihli 28360 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış her iki iptal kararında, iptal hükmünün kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe gireceğinin kararlaştırılması sebebiyle, ikinci fıkrayla ilgili iptal hükmü 07.03.2012 tarihinde, dördüncü fıkrayla ilgili iptal hükmü ise 21.07.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarından sonra, çocuk tarafından açılan babalık davasında artık herhangi bir hak düşürücü süre sözkonusu değildir. O halde mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken, 'hak düşürücü süre geçtiğinden' bahisle davanın reddine karar verilmesi,
2. TMK'nin 301. maddesine göre, evlilik haricinde doğan çocukla baba arasındaki soybağı hakim hükmüyle kurulabilir. Bunu sağlayan dava ise babalık davasıdır. Babalık davası, şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hakkın kullanımı niteliğindedir. Davanın vekil eliyle açıldığı hallerde, vekile bu konuda özel yetki verilmiş olması gerektiğinden (HMK mad. 74), davacılar adına babalığın tespiti başvurusunda bulunan Av. ...'e babalık davası yönünden özel yetki içeren vekaletname vermesi için uygun süre verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
3. TMK'nin 301. maddesinde, babalık davasının Cumhuriyet Savcısı ile Hazineye ihbar edileceği hükme bağlanmıştır. Somut olayda, ergin çocuk ile küçük çocuğa velayeten anne tarafından açılan ... ve ...'in babalarının ... olduğunun tespiti istemine ilişkin davanın Cumhuriyet Savcısı ile Hazineye ihbar edilmeden karara bağlandığı anlaşılmaktadır. Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler dikkate alınarak mahkemece Cumhuriyet Savcısı ve Hazineye ihbar edildikten sonra işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, eksik tahkikatla karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine,
01.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön