8. Hukuk Dairesi 2017/11214 E. , 2019/2244 K

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2017/11214 E. , 2019/2244 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi


Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı ... Girçek, evlilik birliği içinde davacının katkıları ile davalı erkek adına taşınmazlar ve araç satın alındığını, davalının işyerinde menkul mallar bulunduğunu açıklayarak, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000,00 TL alacağın faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş, davacı vekili tarafından sunulan 28.06.2013 tarihli dilekçeyle 12565 parselde 6 nolu mesken yönünden 50.000,00 TL, 34 parsel sayılı taşınmazın yönünden 50.000,00 TL, 282 parselede kayıtlı taşınmaz için 40.000,00 TL, 4647 parselde kayıtlı 5 nolu mesken için 40.000,00 TL, araç için 20.000,00 TL olarak talep miktarları açıklanmış, 02.04.2014 tarihinde gerçekleştirilen keşifte davacı vekili araca ve menkul mallara yönelik taleplerinden feragat ettiklerini bildirmiş, 10.06.2014 tarihli dilekçeyle talep miktarları, 12565 parselde 6 nolu mesken yönünden 132.500,00 TL'ye, 34 parsel sayılı taşınmaz yönünden 53.000,00 TL'ye, 282 parselde kayıtlı taşınmaz için 106.000,00 TL'ye, 4647 parselde kayıtlı 5 nolu mesken için 61.900,00 TL'ye yükseltilmiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine davacının toplam 285,000.00 TL katılma alacağı olduğunun tesbitiyle davalı tarafça yargılama aşamasında yapılan toplam 238,500.00 TL ödemenin düşürülmek sureti ile geriye kalan 46.500,00 TL katılma alacağına kararın kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının davalı tarafça yapılan ödemenin taraflar arasındaki başka dosyalara ilişkin olarak mahsup yapılması talebinin reddine, davacının menkul mallar ve araca ilişkin açmış olduğu davasının feragat nedeni ile reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin ve davalı vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince
a) Tasarruf ilkesinin doğal bir sonucu olarak hakim, tarafların iddia ve savunmaları ile bağlı olup, talepten fazlaya veya başka bir şeye hüküm veremez. Eş söyleşiyle hakim, davacının talep sonucu ile bağlı olduğundan, bu talepten fazlasına karar veremez. (HMK mad. 26).
Somut olayda dava konusu edilen 12565 parselde kayıtlı 6 nolu mesken ile 282 parselde kayıtlı taşınmazlar yönünden davacı taraf 28.06.2013 tarihli dilekçeyle talep miktarını sırasıyla 50.000,00 TL ve 40.000,00 TL olarak açıklamış olup, 10.06.2014 tarihli dilekçe ile talep miktarını bu taşınmazlar yönünden arttırmıştır. Mahkemece, davacının arttırdığı talep miktarları 12565 parsel sayılı taşınmaz için 132.500,00 TL iken talep aşılarak 150.000,00 TL katılma alacağına, 282 parsel sayılı taşınmaz yönünden 106.000,00 TL iken talep aşılarak 120.000,00 TL'ye hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedeni yapılmıştır.
b) Yargıtayın ve Dairenin yerleşmiş uygulamalarına göre, eşlerden birinin kendi anne veya babalarından gelen mallar söz konusu olduğunda satış gösterilse dahi fiili karine olarak mal değerlendirilmektedir. Bu tasarrufi işlem, hayatın olağan akışına göre, fiili karine olarak bağış kabul edilmektedir. Bu fiili karinenin aksini, yani parasını vererek gerçek anlamda satın alındığını iddia eden eş iddiasını ispatlamakla yükümlüdür. Kabul edilen bu fiili karine, ispat yükümlülüğü altındaki tarafı değiştirmektedir. Anne yada babadan gelen mala ilişkin tasarrufun bağış değilde gerçek anlamda satış olduğunu iddia eden eş, başta satış bedelinin ödendiğine ilişkin ödeme kayıtları olmak üzere iddiasını güçlü ve inandırıcı delillerle ispatlamalıdır.
Somut uyuşmazlığa gelince tapu kayıtlarının incelenmesinden tasfiyeye konu 34 parselde kayıtlı taşınmazın davalının babasının vefatı ile davalının annesi, davalı ve kardeşlerine intikal ettiği, annenin kendi hissesini davalıda dahil tüm çocuklarına eşit oranda satış göstererek 11.07.2003 tarihinde tapuda devrettiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davalının annesinden devraldığı hisse edinilmiş mal olarak kabul edilip davacı lehine alacağa hükmedilmiştir. Ne var ki, anneden davalıya yapılan bu devrin yukarıda açıklanan ilkelerden anlaşılacağı üzere bağış olarak kabulü gerekir. Bu fiili karinenin aksini ispat yükü davacı taraftadır. Davacı tarafın parası ödenerek taşınmazın davalının annesinden satın alındığını dosya kapsamından ispatlayamadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, bu taşınmazın tamamı yönünden davalının kişisel mal olduğu ve tasfiyeye dahil edilemeyeceği gözetilip davacı tarafın alacak talebinin reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
3. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince
Davacı lehine hükmedilen alacak, katılma alacağı niteliğindedir. TMK'nin 239/son maddesinde “…aksine anlaşma yoksa tasfiyenin sona ermesinden başlayarak katılma alacağına ve değer artış payına faiz yürütülür…” hüküm altına alınmıştır. Yargıtay'ın ve Dairemizin kökleşmiş uygulamalarına göre tasfiye tarihi karar tarihidir. Mahkemece, karar tarihi olan 09.06.2016 tarihinden itibaren alacağa faiz yürütülmesi gerekirken, kararın kesinleştiği tarihten itibaren faiz yürütülmüş olması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (2-a) ve (2-b) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı vekilinin, (3) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre her iki taraf vekillerinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1). bentte gösterilen nedenle reddine, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 05.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön