8. Hukuk Dairesi 2017/9606 E. , 2019/2100 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı Ve Katkı Payı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı-karşı davalı ... vekili, tarafların boşanmasına karar verilmesini talep etmiş, karşı davanın reddini savunmuştur.
Davalı-karşı davacı ... vekili, tarafların boşanmasına karar verilmesini, ayrıca evlilik birliği içinde edinilen 3 adet taşınmaz ve davacı-karşı davalının elde ettiği kira gelirleri nedeniyle 100.000 TL'nin tahsilini talep etmiş, 18.07.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 695.300,00 TL'ye yükseltmiştir.
Mahkemece, tarafların boşanmasına dair verilen ilk kararın Yargıtay 2. Hukuk Dairesince davalı-karşı davacı kadının karşı dava dilekçesinde mal rejiminin tasfiyesine yönelik taleplerde bulunduğu, bu isteğin boşanmanın eki niteliğinde olmayıp ayrıca nispi harca tabi olup, davanın açılması sırasında alınan başvurma harcının dava dilekçesinde yer alan bütün istekleri kapsadığı, davalı-karşı davacı kadının bu isteğine ilişkin öncelikle dava değeri açıklattırılıp, nispi peşin harcın tamamlattırılması, harç eksikliğinin giderilmesi halinde davacı-davalı kocanın davasında verilen boşanma hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleşmesi nedeniyle mal rejimine ilişkin davanın dinlenebilir hale geldiği gözetilerek taraf delilleri toplanıp değerlendirilerek mal rejiminin tasfiyesi konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerektiği yönünde bozulması üzerine, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda boşanma dosyasına yansıyan gerekçe ve karara göre davalı-karşı davacı tarafın 693.750,00 TL olarak belirlenen alacağında hakkaniyete göre 1/6 oranında indirim yapılarak 578.175,00 TL'nin davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, her iki taraf vekilince temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı-karşı davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı-karşı davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK mad. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacağı isteğine ilişkindir.
01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM mad. 170). TKM'de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak 'katkı payı alacağı' hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK mad. 544, TBK mad. 646).
Mal ayrılığı rejiminde eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM mad. 186/1). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (TKM mad. 189). Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir.
Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala çalışma karşılığı elde edilen gelirlerle (maaş, gündelik, kar payı vs gibi) katkıda bulunulduğunun ileri sürüldüğü durumlarda çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça, yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay'ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir.
Bu açıklamalar doğrultusunda öncelikle evlenme tarihinden, malın edinildiği tarihe kadar, eşlerin çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmelidir. Çalışmanın sabit olmasına rağmen, bir kısım döneme ilişkin belgelere ulaşılamaması durumunda, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup öğrenilerek, malın edinildiği tarihe kadar ki eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı belirlenmelidir. Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı TKM'nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama, eşlerin kendi gelirlerinden düşülerek, gerçekleştirebilecekleri tasarruf miktarları ayrı ayrı tespit edilmeli, daha sonra her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlenmelidir. Her bir eşin bulunan bu tasarruf oranı, çalışmaları karşılığı elde ettikleri gelirleriyle malın alımına yaptıkları katkı oranı olarak kabul edilerek, tasfiyeye konu malın dava tarihi itibariyle belirlenecek sürüm(rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle katkı payı alacak miktarları hesaplanır.
Sözü edilen değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülmesi durumunda konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır. Tasfiyeye konu birden fazla malın bulunması durumunda, her biri için aynı yöntem uygulanır.
Somut olaya gelince eşler, 05.10.1983 tarihinde evlenmiş, 06.05.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 13.11.2013 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM mad. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı Yasa mad. 10, TMK'nin mad. 202/1). Tasfiyeye konu 949 ada 44 parselde bulunan 1 ve 2 nolu bağımsız bölüm 01.02.2001 tarihinde, 403 ada 69 parselde bulunan 15 nolu bağımsız bölüm 05.02.2001 tarihinde eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK'nin mad. 179).
Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, taraf gelirlerinin birbirine oranı doğru ise de, davalı-karşı davacı ... lehine katkı payı alacağı hesaplaması yapılırken, düzenli ve sürekli gelir getiren işte çalışmasının evlilik birliğinden 1993 yılına kadar olduğu hususu tarafların kabulünde olduğu halde, ...'nun evlilik birliğinin kurulduğu 05.10.1983 tarihinden taşınmazların edinildiği tarihe kadar çalıştığı esas alınarak hatalı hesaplama ile katkı payı alacağının belirlendiği anlaşılmaktadır. Davacı-karşı davalı ...'ın ise evlilik birliğinin kurulmasından taşınmazların edinilmesine kadar çalıştığı görülmektedir. O halde Mahkemece, evlenme tarihinden, tasfiye konusu taşınmazların edinildiği tarihe kadar, eşlerin çalışma süreleri dosyaya yansıyan belge ve bilgilere uygun şekilde dikkate alınarak katkı payı oranının belirlenmesi, bu oranın taşınmazların dava tarihi itibariyle belirlenen sürüm (rayiç) değerleri ile çarpılmak suretiyle katkı payı alacağının hesaplanması gerekirken, yazılı şekilde tarafların çalışma süreleri doğru olarak dikkate alınmadan yapılan hesaplamayı içeren bilirkişi raporuna değer verilerek hüküm kurulması doğru olmamıştır.
3. Davalı-karşı davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde
Davalı-karşı davacı ... lehine hükmedilen katkı payı alacağına ilişkin olarak Mahkemece, boşanma dosyasına yansıyan gerekçe ve karara göre belirlenen alacak miktarında hakkaniyete göre 1/6 oranında indirim yapılarak hüküm kurulmuş ise de, Mahkeme gerekçesinde hakkaniyet indirimine dayanak yapılan hususların, eşlerin katkı payı oranına esas alınan kişisel ihtiyaçlar için gelirlerden düşülecek yüzdelik miktarı etkileyebileceği, bunun dışında direk katkı payı miktarından hakkaniyet indirimi yapılamayacağına, katkı payı davasında TMK'nin 236/2. maddesinin uygulanma imkanı da olmadığına göre, yazılı şekilde, belirlenen katkı payı alacağından hakkaniyet indirimi yapılması doğru değildir.
SONUÇ: Davalı-karşı davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (3) nolu bentte, davacı-karşı davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı-karşı davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle reddine, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 28.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
8. Hukuk Dairesi 2017/9606 E. , 2019/2100 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 30 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat