8. Hukuk Dairesi 2018/15534 E. , 2019/466 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptal - Tescil, Olmadığı Takdirde Katkı Payı Alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı ... vekili, dava dilekçesinde ve 20.04.2015 tarihli ıslah dilekçesinde bildirdiği taşınmazlar yönünden mal rejiminin tasfiyesi ile katkı payı alacağı talebinde bulunmuş, 15.05.2015 tarihli dilekçede talebini daraltarak ...'deki 991 ada 63 parseldeki 6 nolu bağımsız bölüm, ...'daki 21133 parsel, ...'daki 177 ada 11, 12 ve 36 parsel sayılı taşınmazlar yönünden 512.500 TL alacak isteğinde bulunduğunu bildirmiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının çalışma süresi ve gelir durumu göz önünde bulundurularak katkısının %35 oranında olduğunun kabulüyle, davacının davasının kısmen kabul kısmen reddine, davacının 179.375,00 TL katkı payı alacağı olduğunun tespiti ile ıslah tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmesi üzerine hüküm, davacı vekili ile davalı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Dosya kapsamı, toplanan deliller, davacı kadının çalışma süresi ve gelir durumuna göre Mahkemece belirlenen ve hükümde dikkate alınan %35 katkı oranı Dairenin ilke ve uygulamaları ile dosya isteğine uygundur.
...'daki 177 ada 11, 12 ve 36 parsel sayılı taşınmazlar davalının babası adına kayıtlı iken 1/3'er hisseleri 04.08.1982 tarihinde davalı adına satış suretiyle tescil ettirilmişse de, Dairemizin ve Yargıtayın yerleşik uygulamalarına göre bu devrin aslında bağış olduğu, ancak intikal giderlerini azaltmak amacıyla satış gösterildiği fiili karine olarak kabul edildiğinden, bu fiili karinenin aksi davacı tarafça güçlü ve inandırıcı delillerle kanıtlanamadığından, davacının bu taşınmazlara yönelik katkısının bulunmadığının kabulü ve bu taşınmazlar yönünden talebin reddi gerekirken, kısmen kabulü doğru görülmemiştir.
Toplanan delillere göre tevhiden oluşan, ...'daki 21133 parsel sayılı taşınmazın öncesi olan taşınmazlardan 20947 parseldeki 1/2 hisse, 31.03.1997 tarihinde, yani dosya kapsamındaki bilgilere göre eşlerin fiilen ayrı yaşadıkları dönemde satın alınarak davalı eş adına tescil edildiğine göre, o dönemde fiilen ayrı yaşayan davacının katkı sağlaması hayatın olağan akışına aykırı olup, katkıda bulunmadığının kabulü gerekirken, bu taşınmazdaki hissenin zemini yönünden davacı lehine katkı payı alacağına hükmedilmiş olması da doğru değildir.
Mahkemece yine tevhiden oluşan, ...'daki 21133 parsel sayılı taşınmazın öncesi olan taşınmazlardan 07.09.1988 tarihinde satın alınarak davalı eş adına tescil edilen 12238 parseldeki 1/2 hisse ile ...'de 12.08.1982 tarihinde satın alınarak davalı eş adına tescil edilen 991 ada 63 parseldeki 6 nolu bağımsız bölüm yönünden, davacının %35 oranında katkısının kabulü ile 21133 parsel sayılı taşınmazın öncesi olan 12238 parseldeki 1/2 hissenin zemininin ve 6 nolu bağımsız bölümün dava tarihi itibariyle tespit edilen piyasa sürüm değerleriyle %35 katkı oranı çarpılmak suretiyle davacının katkı payı alacağının hesaplanması, ...'daki 21133 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki bina yönünden ise, söz konusu binanın taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapıldığı anlaşılmakla, davacı eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacağı bulunduğundan, Dairemizin ilke ve esasları doğrultusunda sadece binaya ilişkin olarak anılan binanın mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihi olan 05.01.2011 tarihi itibariyle durumu (nitelik, seviye, aşama vb.) tespit edilerek, bu duruma göre binanın tasfiye tarihi itibariyle belirlenecek rayiç değeri esas alınarak artık değer ve davacının katılma alacağının hesaplanması, talep miktarı ile tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olmasıda doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davacı vekili ile davalı vekilinin temyiz itirazları yukarıda yazılı nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 16.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi
8. Hukuk Dairesi 2018/15534 E. , 2019/466 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 30 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat