8. Hukuk Dairesi 2016/18014 E. , 2019/10310


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2016/18014 E. , 2019/10310 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı alacaklı vekili, haciz anında istihkak iddiasında bulunan kişinin iş yerinde çalışan olup istihkak iddiasında bulunma yetkisi olmadığını, bir an için geçerli bir istihkak iddiasının var olduğunun kabulü halinde dahi borçlu şirket ile üçüncü kişi şirket yetkilileri arasında yakın akrabalık ilişkisi olduğunu, baba oğul olduklarını, üçüncü kişinin henüz 18 yaşını yeni doldurduğunu ve ailesi ile birlikte ikamet ettiğini, çok büyük maddi yatırım ve birikim gerektiren oto yedek parça ve servis faaliyeti gösteren iş yerini açmayacağını belirterek, üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddini talep etmiştir.
Davalı üçüncü kişi vekili, baba oğul olmanın muvazaa anlamına gelmeyeceğini, vekil edeni ile iç içe geçmiş bir ticaretten bahsedilemeyeceğini, ispat külfetinin davacı tarafta olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, borçlu şirketin 1993 yılında kurulduğu, daha sonra gerçekleşen hisse devirleri ile hissedar olarak sadece Çakır soyadlı kişilerin kaldığı, üçüncü kişi şirketin faaliyet adresinde borçlu şirketin de şubesinin olduğu ve aynı adreste benzer iş kolunda faaliyet sürdürdükleri, bu işlemlerin muvazaalı olarak alacaklıların takibinden kurtulmak amacı ile yapıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, alacaklının İİK'nin 99. maddesine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için ön koşul, malın üçüncü kişi elinde haczedilmesi üzerine üçüncü kişi tarafından haczedilen mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı gibi sınırlı bir ayni hakka vs. dayanarak istihkak iddiasında bulunulmasıdır. İstihkak iddiası, tüzel kişilerde tüzel kişiyi temsile yetkili organlarca, gerçek kişilerde ise ya kendisi tarafından ya da bu kişiyi temsile yetkili kişilerce ileri sürülebilir. Tüzel kişiyi veya gerçek kişiyi temsil yetkisi olmayan kişinin yaptığı iddia, geçerli bir istihkak iddiası sayılmaz.
Somut olayda, dava konusu 21.10.2015 tarihinde yapılan haciz sırasında üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunan Mustafa Kayacı'nın üçüncü kişinin çalışanı olduğu, anılan şahsın, üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunmaya yetkili olmadığı, bu durumda davalı üçüncü kişi lehine geçerli bir istihkak iddiası bulunmadığı sabittir.
Davalı üçüncü kişi tarafından hacizden itibaren İİK’nin 96/3. maddesinde belirtilen 7 günlük süre içerisinde yapılmış bir istihkak iddiası da bulunmamaktadır.
O halde davacı alacaklının İİK'nin 99. maddesi hükümlerine göre istihkak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından, 6100 sayılı HMK'nin 114/ h ve 115/2 maddeleri uyarınca, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı 3. kişinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK'nin 366 ve 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca
BOZULMASINA, taraflarca İİK'nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 13.11.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön