8. Hukuk Dairesi 2019/5703 E. , 2019/9900 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2019/5703 E. , 2019/9900 K.

'İçtihat Metni'
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonucunda Mahkemece verilen asıl ve birleşen davanın kabulüne dair kararın asıl ve birleşen dava davalılarından ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 18.04.2019 tarihli ve 2016/2663 Esas, 2019/4351 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Davacı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Asıl davada davacı ... vekili, ortaklığın giderilmesi davasına konu edilen 855 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binaların vekil edeni ile eşi tarafından meydana getirildiğini açıklayarak, söz konusu yapıların vekil edenine ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiş, davalılardan ... vekili davanın reddini savunmuş, diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.
Birleşen davada davacı ... vekili, dava konusu 855 parsel sayılı taşınmazın ½ hissesini davalıların murisi Mehmet Şahin'den 1971 yılında satın aldığını ve o tarihten beri vekil edeninin zilyet olduğunu, kayıt malikinin 40 yıldan fazla süre önce vefat ettiğini, zilyetlik ile kazanım koşullarının oluştuğunu açıklayarak, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan kaydının iptali ile vekil edeni adına tesciline, dava konusu arsa üzerindeki binaların vekil edenine aidiyetinin tespitine, iptal ve tescil talebi kabul edilmez ise arsanın ve binanın bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, davalılardan ..., ... ve ... vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, asıl davada davacının davasının kabulü ile 855 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan harita mühendisi İsmet Aytekin'in 21/10/2014 tarihli krokili raporunda A harfi ile gösterilen 40 m2'lik kargir evin, B harfi ile gösterilen kargir evin üzerine yapılan 1. kattaki 70 m² binanın, C harfi ile gösterilen 3 katlı 117 m2'lik binanın ve ağaçların mülkiyetinin davacı ...'a ait olduğunun tespitine, birleşen davada davacının davasının kabulü ile 855 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı bulunan 520 m2 taşınmazın davalılar adına kayıtlı ½ tapusunun iptali ile muris ... mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline dair verilen karar Dairece ' ... Muhdesatın tespiti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda, muhdesatın mülkiyetinin tespiti değil, muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin ya da davacıya aidiyetinin tespitine karar verilmesi gerekir. Hal böyle olunca, davaya konu muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğinin ya da davacıya aidiyetinin tespitine karar verilmesi gerekirken, muhdesatın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi doğru olmamıştır. Ne var ki bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, asıl davaya ilişkin hükmün HUMK'un 438/7 maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir ... , son tapu maliki Fatma Uzal'ın vefat ettiği 03.11.1992 tarihinden Anayasa Mahkemesinin iptal kararı tarihi olan 17.3.2011 tarihi itibariyle maddede bahsedilen 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı anlaşılmakla, davacı tarafın tapu iptal ve tescil talebinin reddi ile terditli olarak bedel talebinde de bulunduğu göz önünde bulundurularak, toplanmış ve toplanacak delillere göre, davacı tarafın bedel talebi hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir ...' gerekçesiyle bozulmuş, davacı vekilince kararın düzeltilmesi istenmiştir.
Asıl dava, muhdesatın tespiti, birleşen dava ise haricen satışa, TMK'nin 713/1. fıkrasındaki kazanmayı sağlayan zilyetlik ve 2. fıkrasında yer alan, “…maliki 20 yıl önce ölmüş…” hukuki sebeplerine dayalı olarak açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil, olmaz ise bedel ve muhdesat tespiti isteklerine ilişkindir.
Bilindiği üzere, tarafların tüm delilleri toplanıp tetkik edildikten ve 6100 sayılı HMK'nin 186. maddesine göre son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin HMK'nin 297. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu aynı maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
Ne var ki, uygulamada HMK'nin 294/4. maddesinin getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde HMK'nin 297. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren, tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa kararla daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur.
Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa'nın 141. maddesi ve usül kanunlarının yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca, anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
Somut olaya gelince, Mahkemece, 01.10.2015 günlü karar oturumunda '... Dosyamız yönünden muhtesatın davacılar tarafından davacılara aidiyetine... ' şeklinde karar verildikten sonra gerekçeli kararda '... ... ili, ... köyü, 855 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan Harita Mühendisi İsmet Aytekin'in 21/10/2014 tarihli krokili raporunda A harfi ile mavi taralı olarak gösterilen 40 m²'lik kargir evin, B harfi ile sarı taralı olarak gösterilen kargir evin üzerine yapılan 1. Kattaki 70 m² binanın, C harfi ile sarı taralı olarak gösterilen 3 katlı 117 m²'lik binanın ve ağaçların mülkiyetinin davacı ...'a ait olduğunun TESPİTİNE ...' şeklinde karar verilmek suretiyle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulduğu kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa kararla çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir.
Bu durum karşısında, Mahkemece, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmesi gerekir iken, Dairenin 18.04.2019 tarihli ve 2016/2663 Esas, 2019/4351 Karar sayılı düzelterek onama-bozma ilamının maddi hataya dayalı olduğu bu sefer yapılan incelemede anlaşıldığından, davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulüne, açıklanan nedenlerle, Dairenin 18.04.2019 tarihli ve 2016/2663 Esas, 2019/4351 Karar sayılı düzelterek onama-bozma ilamının kaldırılmasına, hükmün yukarıda açıklanan gerekçeyle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteği yerinde görüldüğünden, kabulüyle, Dairenin 18.04.2019 tarihli ve 2016/2663 Esas, 2019/4351 Karar sayılı düzelterek onama-bozma ilamının ORTADAN KALDIRILMASINA, Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 05.11.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön