8. Hukuk Dairesi 2016/12096 E. , 2019/8509 K


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2016/12096 E. , 2019/8509 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi



Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı alacaklı vekili, davalı üçüncü kişi Bankaya İİK'nin 89/1 maddesi gereğince haciz ihbarnamesi gönderildiğini ve bu haciz ihbarnamesine karşı davalı Banka rehin, takas ve mahsup itirazında bulunmuş olup, rehinden sonra gelmek üzere haciz kaydının işlendiğinin bildirildiğini, davalının itirazının haksız olduğunu, üçüncü kişi Bankanın iddiasının istihkak iddiası niteliğinde bulunduğunu bildirerek davanın kabulü ile davalı üçüncü kişi Bankanın rehin hakkına dayalı olarak yaptığı istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı üçüncü kişi vekili, borçlunun Bankanın kredili müşterisi olup, kredi ilişkisi nedeniyle Bankaya da borçlu olduğunu, ayrıca Bankanın her çek yaprağı için ödeme garantisi bulunduğunu, risk nedeniyle katılma hesapları üzerinde rehin, hapis, takas mahsup haklarının olduğunu ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, haciz tarihinde rehin veya hapis hakkı bulunup bulunmadığı konusunda bilirkişiye inceleme yaptırıldığı, bilirkişi tarafından yapılan incelemeye göre, belirlenen, risk ve mevduat toplamları arasında mevduat lehine bir fark olduğu görülmekle birlikte (mevduatın mevcut riskden fazla olduğu) gayrinakit kredilerden teminat mektupları için bankaların teminat mektubu tazmin ya da kendisine iade olana kadar (risk devam ettiği sürece), teminat mektubu komisyonu alabilecekleri, yine verilen çek yapraklarından dolayı Bankanın ... yükümlülüğünün her yıl Merkez Bankasının belirlediği tutarlarda artmakta olduğu, risk devam ettiği sürece doğabilecek bu alacakların da teminatı olarak mevcut risk ile mevduat tutarı arasındaki fark üzerinde Bankanın rehin hakkının devam edeceği, dolayısıyla, haciz tarihi itibariyle risk devam ettiğinden Bankanın hesap üzerindeki istihkak iddiasının yerinde görüldüğünü açıklayarak, bunun aksi davacı tarafça ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiş, karar davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, alacaklının İİK’nin 99. maddesine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
Davalı üçüncü kişi Banka, borçluya çek taahhütnamesi verildiğini, diğer yandan borçlu ile kredi sözleşmeleri imzalandığını, bu nedenlerle borçluya ait hesaptaki para üzerinde rehin ve hapis haklarının olduğunu belirterek istihkak iddiasında bulunmaktadır.
Davalı üçüncü kişi Banka ve takip borçlusu arasında kredi sözleşmeleri imzalanmıştır. Davalı üçüncü kişi Bankanın dayandığı rehin, hapis, takas ve mahsup hakkının anılan kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihte doğduğunun kabulü gerekir. Bununla birlikte üçüncü kişi Bankanın borçlusuna karşı ileri sürebildiği rehin, hapis, takas ve mahsup hakkını, borçlusunun alacaklısına karşı da ileri sürebilmesi mümkündür. Nitekim Yargıtayın ve Dairemizin yerleşik uygulaması da bu yöndedir. (HGK'nin 28.03.2012 tarihli ve 2011/12-849 Esas 2012/242 Karar) Gerçekten de TMK’nin 881. maddesinde: “Halen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla beraber doğması kesin veya olası bulunan herhangi bir alacak, ipotekle güvence altına alınabilir…” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre anılan düzenleme alacak rehnine kıyasen uygulandığında, ileride doğacak alacakların da rehnedilebileceği sonucuna varılabilir. Ne var ki bu gibi durumlarda Bankanın üçüncü kişi sıfatı ile istihkak iddiasında bulunabilmesi için haciz kararının alındığı tarih itibarı ile kredi borcunun tamamının ödenmemiş olması, uzmanlık gerektiren bu durumun bilirkişi ya da bilirkişilere tespit ettirilmesi, belirlenen geri ödemesi yapılmamış kredi alacağı veya çek varsa bu miktar ile sınırlı olmak üzere üçüncü kişi Bankanın dava konusu hesaplar üzerinde rehin, hapis, takas ve mahsup hakkının bulunduğunun kabul edilmesi gerekir. Haciz tarihi itibarı ile varsa kredi borcunun tamamı veya keşide edilen çeklerin ödemesi yapılmış ise bu kez üçüncü kişinin dayandığı kredi sözleşmesinden doğan rehin hakkının alacaklıya karşı ileri sürülmesi mümkün olmayacaktır.
Somut olayda Mahkemece, bankacı bilirkişiden alınan raporda, haciz müzekkeresinin düzenlendiği 09.10.2012 tarihi itibariyle üçüncü kişi Bankanın kredi alacağı, teminat mektubu ve karşılıksız çek yaprağı ... bedelinden kaynaklanan riskinin 337.560,37 TL olduğu, mevduat miktarı ise 364.902,98 TL olmakla, mevduat ile risk arasındaki farkın 27.342,61 TL olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla müzekkere tarihi itibariyle kredi sözleşmesinden doğan borcun tamamının ödenmemiş olduğu, nakit risk, çek riski ve mer-i teminat mektubu riski olmak üzere toplamda 337.560,37 TL risk bulunduğu hükme esas alınan bilirkişi raporları ve dosya içerisinde bulunan diğer belgeler ile sabit olup, haczin, rehin hakkından sonra geçerli olduğunun kabulü gerekir. Buna göre borçlunun hesabında bulunan 364.902,98 TL’nin davalı üçüncü kişi Bankanın risklerini karşılayacak miktardan fazla olması sebebiyle, alacaklının talebi de gözetilerek, riski aşan tutar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın tümden reddine karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK'nin 366 ve 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca
BOZULMASINA, taraflarca İİK'nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 03.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön