8. Hukuk Dairesi 2016/3790 E. , 2019/7948 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2016/3790 E. , 2019/7948 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi



Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı vekili, Doğanşehir Erkenek mahallesi Gedikağzı Mevkiinde bulunan Hazineye ait taşınmazın davacının işgalinde olup, söz konusu taşınmazı uzun zamandan beri ekip biçtiğini, çeşitli meyve ve ağaçları dikmek suretiyle taşınmazını ağaçlandırdığını, DSİ 92. Bölge Müdürlüğünün Karadere Gölet inşaatı nedeni ile kamulaştırma yaptığı halde bu arazi için herhangi bir işlem yapılmadığını dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan meyve ağaçlarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir
Davalı ... ve Hazine vekilleri ayrı ayrı, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu ... İli Doğanşehir İlçesi Erkenek (Gedikağzı) Mahallesi, Karadere Mevkiinde fen bilirkişisi Memet Polat'ın 11/08/2015 tarihli raporunda A harfi ile gösterilen kısmın 5871,70 m²'lik taşınmaz üzerinde bulunan ağaçların davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, muhdesatın tespiti isteğine ilişkindir.
Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK mad. 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK mad.718 ). 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK mad. 722, 724 ve 729), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK mad. 106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK mad. 114/1-h ve 115)
Öğretide ve Yargıtayın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
Somut olaya gelince 11.08.2015 tarihli fen bilirkişi raporuna göre, krokide A harfi ile gösterilen kısmın 5871,70 m2 olduğu, üzerinde çeşitli meyve ağaçları bulunduğu, dava konusu taşınmazın kadastro harici taşlık alanda kaldığının belirtildiği, Orman ve Su işlerinden gelen yazı cevabına göre, A harfiyle gösterilen 5871,70 m2'lik taşınmazın, 1169,53 m2'lik kısmının gölet inşaatı içinde kaldığının belirtildiği, buna ilişkin koordinatların gönderildiği, fakat davacının muhdesatlarının ne kadarının 1169,53 m2'lik kamulaştırma sahası içinde kaldığının tespitinin yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Bundan ayrı, hükümde, ‘’ Dava konusu ... İli Doğanşehir İlçesi Erkenek(Gedikağzı) Mahallesi, Karadere Mevkiinde fen bilirkişisi Memet Polat'ın 11/08/2015 tarihli raporunda A harfi ile gösterilen kısmın 5871,70 m²'lik taşınmaz üzerinde bulunan ağaçlarının davacıya ait olduğunun tespitine,..’’ şeklinde hüküm kurulmuş ise de hükümde ve atıf yapılan fen bilirkişi raporunda tespitine karar verilen ağaçların cins, yaş ve sayıları da belirtilmemiştir. 6100 sayılı HMK'nin 297/2 maddesine göre, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi, infaza elverişli biçimde hüküm kurulması zorunludur.
O halde Mahkemece öncelikle, yapıldığı öne sürülen kamulaştırma ile ilgili kayıt ve belgelerle, kamulaştırma haritası getirtilerek, dava konusu muhdesatların yer aldığı taşınmazın bulunduğu bölümün kamulaştırılıp kamulaştırılmadığının tespit edilmesi ve bu hususları gösterir teknik bilirkişiye uygulama ve denetime elverişli kroki düzenlettirilmesi, yine dava konusu (A) harfi ile gösterilen taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatların, ne kadarının kamulaştırma sahasında kaldığı konusunda duraksamaya meydan vermeyecek şekilde ağaçların yaşı, cinsi ve sayısı da belirtilmek suretiyle infaza ve denetime elverişli rapor düzenlettirilmesi, kamulaştırma ilamı sonrası dikildiği belirlenen ağaçların değerlendirme dışı bırakılması, bir kısım ağaçların muhdesat olarak kabul edilemeyeceğinin gözetilmesi, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek elde edilecek sonuca göre dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatlar ile ilgili infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 Sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 388/4. ve 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 23/09/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön