8. Hukuk Dairesi 2019/6409 E. , 2020/7726 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2019/6409 E. , 2020/7726 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesinin 30.01.2018 tarihli ve 2017/962 Esas, 2018/59 Karar sayılı kararıyla reddine karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davacı üçüncü kişi vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davacı üçüncü kişi vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:


KARAR

Davacı üçüncü kişi vekili müvekkili şirkete ait depoda yapılan hacze konu menkullerin müvekkiline ait olduğunu,müvekkili şirketin borçlu şirkete depolama hizmeti vermesi nedeniyle haciz mahallinde borçlu şirketin evraklarının bulunmasının normal olduğunu, haczin yapıldığı depoda borçlu şirket dışında başka firmalara da depolama hizmeti verildiğini, borçlu şirketin müvekkiline çok miktarda borcu bulunduğunu, borçlu hakkında İstanbul 26. İcra Müdürlüğünün 2017/5701 Esas sayılı dosyası ile takibe geçtiklerini, hatta müvekkilinin ... Şirketinin ürünlerine haciz uyguladığını belirterek, davanın kabulü ile makineler üzerindeki hacizlerin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, takip borçlusu ile üçüncü kişi arasında organik bağ olduğunu,haciz adresinin dış tabelasında ' ... patatesleri büyütüyoruz' şeklinde borçlu şirketin isminin geçtiği tabela bulunduğunu, haciz mahallinde borçlu şirket adına vergi levhası ve borçlu şirkete ilişkin birçok belge bulunduğunu, haciz mahallinde bulunan kasaların üzerinde borçlu şirketin adının yer aldığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, Koray ...'in borçlu ve üçüncü kişi şirkette temsil ve imzaya yetkili olması hususlarının davacı şirket ile borçlu şirket arasında organik bir bağın mevcut olduğunu gösterdiği, davacı üçüncü kişinin delil olarak dayandığı faturalarda ayırtedici özellik bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, davacı üçüncü kişi vekilince İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 03.10.2019 tarihli ve 2018/1081 Esas, 2019/ 1855 Karar sayılı kararı ile haciz tarihi ve öncesinde, borçlu şirketin depoda faaliyette bulunduğu açık olup davacı tarafından da borçlu şirketin kendi ekipman ve personelini borçlu ile yapılan sözleşme gereği depoda bulundurduğu kabul edildiğine göre, davacı üçüncü kişinin istihkak davasına konu menkul malları borçlu ile birlikte elinde bulundurduğunun kabulü gerekeceği, davacı üçüncü kişinin haczedilen menkul malların kendisine ait olduğunu ispat bakımından dayandığı faturalar, borçlu tarafından düzenlendiği gibi, bu faturalarda menkullerin ayırt edici özelliklerinin yer almadığı, yine haczin yapıldığı deponun maliki borçlu iken daha sonra bu deponun davacı üçüncü kişiye satılması, sonrasında yine borçlu tarafından hizmet sözleşmesi yapılarak kiralanması, bir müddet sonra da borçlu şirket yetkilisinin üçüncü kişi şirket yetkilisi olarak atanması borçlu ile üçüncü kişi şirket arasında organik bağ bulunduğunu gösterdiği gerekçesi ile davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi üzerine istinaf kararı davacı üçüncü kişi vekili tarafından bu kez temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK'nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Bu doğrultuda davacı üçüncü kişi ile borçlu şirketin ticari defterleri getirtilerek ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olup olmadığı hususu da dikkate alınmak sureti ile davacı vekilinin dava dilekçesinde delil olarak ileri sürdüğü fatura ve ödeme belgeleri esas alınmak sureti ile makine mühendisi ve mali müşavir bilirkişilerden oluşacak bilirkişi heyetine gerektiğinde yerinde keşif yapılmak sureti ile inceleme yaptırılarak, haczedilen menkullerin davacının dayandığı faturalarda belirtilen menkuller olup olmadığı, bu faturanın ticari defterlere işlenip işlenmediği, fatura bedelinin ödenip ödenmediğinin ticari defter ve kayıtlara göre netleştirilmesi, davacı üçüncü kişi tarafından borçluya depolama hizmeti verildiğinin iddia edildiği ve buna dair dosyaya delil olarak sunulan depolama hizmet bedeli faturaları sunulduğuna göre, anılan faturaların ticari defterlere işlenip işlenmediğini belirlenmesi, borçlu ile üçüncü kişi arasında devam eden cari ilişki olup olmadığı hususlarının duraksamaya ver vermeyecek şekilde belirlenmesi ve bundan sonra dosyadaki diğer bilgi ve belgeler de dikkate alınarak uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme neticesinde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
O halde, bu maddi ve hukuki olgular gözönüne alınarak, istinaf başvurusunun kabulü yerine oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile esastan reddine yönelik hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK'nin 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön