8. Hukuk Dairesi 2017/13130 E. , 2020/4312 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacılar vekili, davaya konu 47 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 1/3 payının müvekkillerinin murisi ... adına kayıtlı olduğunu, belirterek, dava konusu taşınmazda ölü İbrahim adına olan tapu kaydının TMK'nin 713/2. maddesi gereğince iptali ile müvekkilleri adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Bir kısım davalılar vekili Av. ..., davanın reddini savunmuştur.
Davalılar ..., ... açılan davayı kabul etmediklerini beyan etmişlerdir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın yaklaşık olarak altmış yıl boyunca ... ve mirasçıları tarafından kullanıldığının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm, bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK'nin 713/2. fıkrasında yer alan '...maliki yirmi yıl önce ölmüş..” bulunan hukuki sebeplere dayalı olarak TMK'nin 713/1 ve 2. fıkraları gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, he ne kadar davanın kabulüne karar verilmiş ise de, ölüm hukuki sebebine yönelik davanın mevcut delillerle kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
Şöyle ki, kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, Kanun'un açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanun'un açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK'nin 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir. Anılan maddede, 'aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya yirmi yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir' hükmüne yer verilmiştir.
Tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesine imkan tanıyan TMK'nin 713/2. fıkrasında yer alan üç halden biri olan “…ölmüş…” ibaresi, “Anayasa Mahkemesinin 17.03.2011 tarihli ve 2009/58 Esas, 2011/52 Karar sayılı kararıyla iptal edilmişse de, Dairenin sapma göstermeyen uygulamalarında, Anayasa Mahkemesince yürürlüğün durdurulmasına ilişkin kararın verildiği 17.02.2011 tarihine kadar hak sahipleri yararına kazanma koşulları oluşmuş, malik 20 yıl önce ölmüş ve 20 yıllık kazanma süresi de dolmuş ise, bu tür hak sahiplerinin de dava açma yönünden kazanılmış haklarının olduğu kabul edilmektedir.
Tapu iptali ve tescil davalarında dava kural olarak kayıt malikine, kayıt maliki ölü ise mirasçılarına yöneltilerek açılır.
Somut olayda, dava konusu 47 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 10.04.1979 tarihinde yapıldığı, Eylül 1304 ve Mart 1940 tarihli tapu kayıtları uyarınca 1/3 payının davacıların murisi ... adına, 2/3 payı ise soyadı kanunundan önce vefat eden ve Murtaza oğlu ölü İbrahim adına tespit edildiği, anılan tespitin 13.10.1981 tarihinde kesinleştiği, tapuda kayıt maliki olarak görünen Murtaza oğlu İbrahim’in mirasçılarına yönelik olarak dosyaya ibraz edilen (hasımsız) veraset belgesinde ve UYAP ‘ta yer alan nüfus kayıtlarında murisin ölüm tarihinin yer almadığı, bu nedenle kayıt maliki İbrahim ile davalıların murisinin aynı kişi olup olmadıklarının mevcut dosya kapsamından tespit edilemediği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, tapu iptali davalarında, davanın, kayıt malikine, kayıt maliki ölmüşse mirasçılarına yöneltilmesi gereklidir. Ayrıca, kural olarak TMK'nin 713/2. maddesine dayalı olarak açılan davalarda kayyımın yeri bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla, kayıt malikine kayyım tayin edilerek bu tür davaların yürütülmesi mümkün değildir. Kayıt malikinin mirasçılarının bilinmesi halinde davaya dahil edilerek mirasçılar aleyhine yargılamaya devam edilmesi, aksi halde gerek tapu sicilinin tutulmasından sorumlu olması ve gerekse TMK'nin 501. maddesi hükmü uyarınca son mirasçı sıfatıyla Hazine aleyhine yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması gereklidir.
Bu nedenlerle, Mahkemece kayıt maliki İbrahim’in ölü olup olmadığı, ölmüş ise davalıların murisi ile aynı kişi olduğuna dair tespit hükmü yada kayıt maliklerinin hasımlı veraset belgelerinin (hasım Hazine olacak) alınması için davacı tarafa süre ve imkan tanınması, tespit hükmü yada maliklerin veraset belgeleri alındığında ve mirasçılarının da olduğu anlaşıldığı takdirde davanın mirasçılarına yöneltilmesi, bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması, hiç mirasçı bırakmadan ölmüş ise bu durumda TMK'nin 501. maddesinin göz önünde tutulması gerekmektedir.
O halde, Mahkemece kayıt maliklerine ait (Hasımlı) veraset belgesi yada davalıların murisi ile aynı kişi olduğuna dair tespit hükmü alınmadan buna bağlı olarak taraf teşkili sağlanmadan, işin esasına girilerek ölüm sebebi yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın başında mahkemece kendiliğinden gözönünde bulundurulur. Açıklanan bu sebeplerle, anılan hükmün bozulması gerekmiştir.
Bozma neden ve şekline göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir,
SONUÇ: Bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma neden ve şekline göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 01.07.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
8. Hukuk Dairesi 2017/13130 E. , 2020/4312 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 24 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 46 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 28 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat