8. Hukuk Dairesi 2017/15530 E. , 2020/3188 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2017/15530 E. , 2020/3188 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Bursa 6. İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Bursa 6. İcrak Hukuk Mahkemesinin 27.12.2016 tarihli ve 2016/489 Esas, 2016/1146 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davacı üçüncü kişi vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kısmen kabulüne şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davalı alacaklı vekili ve davacı üçüncü kişi vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:


KARAR

Davacı üçüncü kişi vekili, müvekkilinin iş yerinde yapılan hacizde, ihale yolu ile alacaklı şirketten satın alınan makinelerin haczedildiğini, mahcuzların borçluya ait olmadığının alacaklı tarafından bilindiğini belirterek, istihkak iddialarının kabulü ile kötü niyetli alacaklı aleyhine %20 oranında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, borçlu ve üçüncü kişinin alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı işlemler yaptıklarını belirterek, davanın reddini ve %20 tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı şirketin borcun doğumundan sonra kurulmuş olması ve defter kayıtlarına göre borçlu şirket ortaklarına ödeme yapıyor olması, borçlu ve üçüncü kişinin aynı iş kolunda faaliyet göstermesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş,hüküm davacı üçüncü kişi vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 12.05.2017 tarihli 2017/697 Esas ve 2017/858 Karar sayılı kararı ile haciz mahallinde hazır bulunan kişinin davacı şirket adına istihkak iddia etmeye yetkili olmadığı ve menkullerin bir kısmının muhafaza edilmesi nedeniyle üçüncü kişi yetkililerinin haczi aynı gün öğrenmiş olduklarının kabulü ile yedi günlük hak düşürücü süre içinde üçüncü kişi şirket yetkilileri tarafından yapılmış istihkak iddiası olmadığından, dava şartı yokluğundan davanın reddi gerekirken esastan reddinin doğru olmadığı ve usulden reddi gereken davada maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davacının istinaf talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş,istinaf kararı davacı üçüncü kişi vekili ve davalı alacaklı vekili tarafından bu kez temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK'nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
1. İİK'nin 96/3. maddesi uyarınca, malın haczini öğrenen borçlu veya üçüncü şahsın öğrenme tarihinden itibaren yedi gün içinde istihkak iddiasında bulunması gerekir, aksi halde aynı takipte bu iddiayı ileri sürme hakkını kaybeder. Yedi günlük süre hak düşürücü mahiyette olup, yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekir.
İstihkak iddiası, tüzel kişilerde tüzel kişiyi temsile yetkili organlarca, gerçek kişilerde ise ya kendisi tarafından ya da bu kişiyi temsile yetkili kişilerce ileri sürülebilir. Tüzel kişiyi veya gerçek kişiyi temsil yetkisi olmayan kişinin yaptığı iddia, geçerli bir istihkak iddiası sayılmaz.
Haczin İİK'nin 96. vd maddeleri uyarınca yapıldığı hallerde İİK'nin 96/3. maddesi istihkak iddiasında bulunulabilmesi için 'öğrenme' şartını getirmiş, ve kimler huzurunda haciz yapıldığı takdirde üçüncü kişinin de öğrenmiş sayılabileceğini kişileri saymak suretiyle tahdidi olarak hükme bağlamıştır.
Somut olayda, 07.04.2016 tarihinde yapılan ihtiyati haciz sırasında üçüncü kişi yararına çalışan Edis İnceoğlu'nun istihkak iddiasında bulunasının ardından, üçüncü kişi şirket vekili haczi yeni öğrendiğini beyan ederek 19.04.2016 tarihinde istihkak iddiasında bulunmuş, prosedür işletilmiştir. Bursa 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 27.4.2016 tarihinde 2016/409 Esas ve 2016/352 Karar sayılı kararı ile takibin talikine , üçüncü kişinin dava açmakta muhtariyetine karar verilmiştir. Davacı üçüncü kişi lehine istihkak iddiasında bulunan şahıs üçüncü kişinin çalışanı olduğuna göre, üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunmaya yetkili olmadığı sabittir. Bununla birlikte davacı vekili tarafından 19.04.2016 tarihinde yapılmış istihkak iddiası mevcuttur. Haciz üçüncü kişi şirket yetkilisi huzurunda yapılmadığı gibi, hacizde hazır bulunan davacının işçisi İİK'nin 96/3. maddede sayılanlar arasında bulunmamaktadır. Bununla birlikte davacının haczi daha önce öğrendiğine ilişkin herhangi bir belge de dosyaya yansımamıştır. Sayılan sebeplerle üçüncü kişinin haczi öğrenme tarihinde süresinde istihkak iddia ettiği kabul edilerek tarafların istinaf taleplerinin esastan incelenmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
2. Kabule göre de HMK’nin 353/(1)-b maddesinde yer alan düzenleme uyarınca, davanın hangi kısmı ile ilgili olursa olsun, istinaf isteminin kısmen kabulüne karar verilecek olsa dahi, yeniden hüküm kurulacak ise, İlk Derece Mahkemesi kararının tamamen kaldırılması ve tüm hükümlerin yeniden kurulması gerekir. Aksi halde, aynı dosyada infazı kabil birden fazla kararın ortaya çıkması tehlikesine ve HMK’nin 297. ve 359. maddelerine aykırı olarak infazda tereddüte sebebiyet verilebilecektir. Keza, ilk derece mahkemesi kararı hakkında kısmen esastan ret, kısmen kabul verilip, sadece kabul olunan kısım yönünden kararın kaldırıldığı hallerde, böyle bir kararın bozulması durumunda bozma sonrası davaya bakacak mahkeme konusunda da belirsizlik ortaya çıkabilecektir. Somut olayda, yukarıda açıklandığı şekilde İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi halinde, yeniden tüm talepler bakımından hüküm kurulması gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince, sadece kabul edilen istinaf sebepleriyle ilgili hüküm fıkrasının kaldırılarak bu bölümler yönünden karar verilmesi doğru olmamıştır.
3. Bozma neden ve şekline göre davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, (3) numaralı bentte yazılı nedenle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 09.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön