8. Hukuk Dairesi 2016/14984 E. , 2020/2826 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2016/14984 E. , 2020/2826 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Asıl Dava: Tapu İptali Ve Tescil, Birleşen Dava: Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün asıl dava davacısı-birleşen dava davalısı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine duruşma istemi gider olmadığından reddedilmiş olmakla, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Asıl davada davacı-birleşen davada ise davalı vekili, asıl dava yönünden dava konusu 10289 ada 41 parselde kayıtlı taşınmazın ½ hisse maliki ...’nun uzun seneler önce vefat ettiğini, mirasçıları tarafından tapuda intikal yapılmadığını, vekil edeni tarafından çekişmeli yer üzerinde bina inşa edilmek suretiyle 40 yıldan beri malik sıfatıyla nizasız ve fasılasız olarak kullanıldığını, paydaş ...’na yönünden Şişli 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/781 Esas, 2005/727 Karar sayılı kararı ile kayyum tayin edildiğini belirterek, dava konusu taşınmazda ölü ... adına olan hissenin TMK’nin 713/2. maddesi gereğince iptali ile müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini, birleşen dava yönünden ise ecrimisil şartlarının oluşmadığı savunularak davanın reddine karar verilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Bir kısım dahili davalılar Anna Kondupulos (Tragoçi) ve arkadaşları vekilince, davanın reddi savunulmuştur.
Asıl dava dahili davalı ... Genel Müdürlüğü vekili, davanın reddini savunmuştur.
Asıl dava davalısı- birleşen dava davacısı kayyum vekili, asıl dava yönünden taraflarına husumet yöneltilemeyeceği gibi vakıf şerhi nedeniyle taşınmazın zilyetlik yolu ile kazanılmasının da mümkün olmadığı belirtilerek davanın reddi istenmiş olup birleşen dava yönünden ise kayyum ile yöneltilen dava konusu taşınmaza davalı tarafından konut yapılmak suretiyle müdahale edildiği iddia edilerek (2003-2008 yılları arasında ilişkin) toplam 140.000 TL ecrimisil bedelinin tahsili dava ve talep edilmiştir.
Mahkemece, asıl davanın reddine, birleşen davanın ise kısmen kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm, asıl dava davacısı-birleşen dava davalısı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl dava TMK'nin 713/2. fıkrasında yer alan '...maliki yirmi yıl önce ölmüş..” bulunan hukuki sebebe dayalı olarak TMK'nin 713/1 ve 2. fıkraları gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil, birleşen dava ise ecrimisil istemine ilişkindir.
Mahkemece, he ne kadar asıl davanın reddine karar verilmiş ise de, ölüm hukuki sebebine yönelik davanın mevcut delillerle reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de, TMK'nin 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir. Anılan maddede, 'aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya yirmi yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir' hükmüne yer verilmiştir.
Tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesine imkan tanıyan TMK'nin 713/2. fıkrasında yer alan üç halden biri olan “…ölmüş…” ibaresi, “Anayasa Mahkemesinin 17.03.2011 tarihli ve 2009/58 Esas, 2011/52 Karar sayılı kararıyla iptal edilmişse de, Dairenin sapma göstermeyen uygulamalarında, Anayasa Mahkemesince yürürlüğün durdurulmasına ilişkin kararın verildiği 17.02.2011 tarihine kadar hak sahipleri yararına kazanma koşulları oluşmuş, malik 20 yıl önce ölmüş ve 20 yıllık kazanma süresi de dolmuş ise, bu tür hak sahiplerinin de dava açma yönünden kazanılmış haklarının olduğu kabul edilmektedir.
Tapu iptali ve tescil davalarında dava kural olarak kayıt malikine, kayıt maliki ölü ise mirasçılarına yöneltilerek açılır. Somut olayda, 23.11.1969 tarihinde öldüğü anlaşılan (paydaş) ...’a yönelik Şişli 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/1396 Esas, 2002/27 Karar sayılı veraset ilamı doğrultusunda mirasçılarının (... hariç) davaya katılımı sağlanmış, mirasçı ... yönünden ise yönetim kayyumu atanarak davaya devam olunmuştur.
Bilindiği üzere, tapu iptali davalarında, davanın, kayıt malikine, kayıt maliki ölmüşse mirasçılarına yöneltilmesi gereklidir. Ayrıca, kural olarak TMK'nin 713/2. maddesine dayalı olarak açılan davalarda kayyımın yeri bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla, kayıt maliki ve/veya mirasçılarına kayyım tayin edilerek bu tür davaların yürütülmesi mümkün değildir. Kayıt malikinin mirasçılarının bilinmesi halinde davaya dahil edilerek mirasçılar aleyhine yargılamaya devam edilmesi, aksi halde gerek tapu sicilinin tutulmasından sorumlu olması ve gerekse TMK'nin 501. maddesi hükmü uyarınca son mirasçı sıfatıyla Hazine aleyhine yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması gereklidir.
Bu nedenlerle, öncelikle kayıt maliki ...’nun mirasçıları arasında gösterilen ...’na dair hasımlı veraset belgesinin (hasım Hazine olacak şekilde) alınması için davacı tarafa süre ve imkan tanınması, mirasçının veraset belgesi alındığında ve mirasçılarının da olduğu anlaşıldığı takdirde davanın mirasçılarına yöneltilmesi, bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması, Kalyopi Yolcuoğlun’un hiç mirasçı bırakmadan ölmüş ise bu durumda TMK'nin 501. maddesinin göz önünde tutulması gerekmektedir.
O halde, Mahkemece ...’na ait (Hasımlı) veraset belgesi alınmadan buna bağlı olarak taraf teşkili sağlanmadan, işin esasına girilerek (asıl davada) ölüm sebebi yönünden davanın reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın başında mahkemece kendiliğinden gözönünde bulundurulur. Açıklanan bu sebeplerle, anılan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Asıl dava davacısı- birleşen dava davalısı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre asıl davadaki sair hususlar ile birleşen ecrimisil davasının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön