8. Hukuk Dairesi 2018/14636 E. , 2020/2271 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi,Kal
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada bozma üzerine yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davaya konu taşınmazın davacı adına olan tapu kaydının iptali ile davalı adına tesciline, davacının men'e müdahale ve kal davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına depo edilen bedelin davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, davacıya ait Kahramanmaraş ili Merkez ilçesi 1470 ada 1 parselde bulunan taşınmaz üzerine davalı tarafından haksız bir şekilde inşaat yapıldığını ve yıllardır davalı tarafından kullanıldığını açıklayarak, davalının haksız elatmasının önlenmesini ve haksız inşaatın kal’ini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının davacı vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2012/5338 Esas, 2012/7758 Karar sayılı ilamıyla, davanın imar parseline elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkin olduğu, aynı mahkemenin emsal dosyaları da dikkate alınarak davalının gerçekten de imar uygulaması öncesi kadastral parselin paydaşlarından taşınmazın kullanım tarzını belirleyen harici bir taksim ya da fiili bir kullanım tarzı meydana getirilip harici alıma dayalı olarak yapılandığını kanıtlaması halinde, 3194 Sayılı Yasa’nın 18. maddesinin uygulanması gerekeceği, ne var ki, bu konuda yeterli araştırma ve inceleme yapılmadığını, hal böyle olunca, taraf delillerinin toplanması, emsal dosyalar da dikkate alınarak, davalının imar öncesi harici alıma dayalı kişisel bir hakkının bulunup bulunmadığının belirlenmesi, yerinde uygulama yapılarak davalının yapılandığı yerin, imar öncesi hangi kadastral parselde kaldığının saptanması, toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı, kabule göre de, yargılama sırasında keşfen belirlenen dava değeri üzerinden noksan harcın tamamlanmadığı gözetilerek, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına, dava dilekçesindeki değer itibariyle vekalet ücreti takdir ve tayini gerekirken yazılı biçimde fazla ücreti vekalete hükmedilmiş olmasının da isabetsiz olduğuna işaret edilerek hüküm bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, taşınmazın daha önce hisse tapulu olup dava dışı hisse maliklerince davalıya haricen satıldığı, davalının satılan yer üzerine mevcut evi inşaa ettiği, bilahare imar uygulamasına bağlı olarak taşınmazın davacı adına tescilinin gerçekleştirildiği, davalının malik sıfatıyla iyi niyetle mevcut binayı inşa ettiği, binanın değerinin zemin değerinden fazla olduğu anlaşılmakla 1470 ada 1 parselin davacı adına olan tapu kaydının iptaline davalı adına tesciline, davacı tarafın açmış olduğu meni müdahale ve kal istemi konusuz kaldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, depo edilen zemin bedelinin davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, imar parseline elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
4721 sayılı TMK'nin 729. maddesine göre, bir kimse başkasının fidanını kendi arazisine ya da kendisinin veya bir üçüncü kişinin fidanını başkasının arazisine dikerse, başkasının malzemesini kullanarak yapılan yapılara veya taşınır yapılara ilişkin hükümler bunlar hakkında da uygulanır. Bilindiği üzere, haksız inşaattan (TMK mad.724) ve (TMK mad.725) kaynaklanan isteklerin müstakil dava yoluyla da ileri sürülebileceği gerek yargısal uygulamada, gerekse öğretide benimsenen kuraldır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26. maddesinin 1. fıkrasında, hakimin tarafların talep sonuçları ile bağlı olduğu belirtildikten sonra, bu talepten fazlasına veya başkasına karar veremeyeceği hükme bağlanmıştır. Açılan bir davada hakim istenilenden fazlasına veya başka bir şeye hükmedemez.
Somut olayımızda, davalı tarafından usulüne uygun olarak açılmış bir temliken tescil davası bulunmamaktadır. Buna karşın mahkemece kendiliğinden, HMK’nin 26. madde hükmüne aykırı olarak davaya konu taşınmazın davacı adına olan tapu kaydının iptali ile davalı adına tesciline, karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 Sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekili ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK’un ve 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 09.03.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
8. Hukuk Dairesi 2018/14636 E. , 2020/2271 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 44 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 55 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 44 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 61 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 29 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 41 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat