8. Hukuk Dairesi 2018/16217 E. , 2020/1600 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olup, hükmün davacı üçüncü kişiler vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı üçüncü kişiler vekili, ... 27. İcra Müdürlüğünün 2012/24682 sayılı takip dosyasında yapılan 28.11.2012 günlü hacze konu menkullerin davacı Girişim Ortaklığına ait olduğunu, ortak şirketler arasında Noterde düzenlenmiş 28.10.2011 tarihli Ortak Girişim Sözleşmesi'nin bulunduğunu, haczin Girişim Ortaklığının yüklenicisi olduğu hastane inşaatında yapıldığını, ortağın şahsi alacaklısının adi ortaklığın mallarını haczedemeyeceğini belirterek, yasaya aykırı olarak yapılan haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece dosya üzerinden yapılan ilk inceleme sonucunda eski BK’nin 534. yeni TBK’nin 638. maddesi uyarınca adi ortaklık mallarının ortağın borcu nedeni ile haczine engel olan bir düzenlemenin bulunmadığı gerekçesi ile şikâyetin reddine karar verilmiş, hüküm, davacı üçüncü kişiler vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin, 2013/9415 Esas, 2013/18494 Karar sayılı, 06.12.2013 tarihli kararı ile, Hakimin 6100 sayılı HMK’nin 33. (1086 sayılı HUMK’un 76.) maddesi uyarınca Türk hukukunu re’sen uygulamakla yükümlü olduğu, bu ilke ışığında, dava dilekçesi içeriğindeki anlatımdan ve talep sonucundan uyuşmazlığın, üçüncü kişinin İİK’nin 96. vd. maddeleri uyarınca mülkiyet hakkına dayalı olarak ileri sürdüğü “istihkak iddiasına” ilişkin olduğunun kabulü gerektiği, istihkak davalarının İİK’nin 97/11. maddesi uyarınca genel hükümler dâhilinde basit yargılama usulüne tabi olduğu, davanın, 6100 sayılı HMK’nin yürürlüğe girmesinden sonra açıldığı, anılan Kanun’un 320/1. maddesi ile basit yargılama usulüne tabi davalarda, mümkün olan hallerde taraflar duruşmaya davet edilmeden dosya üzerinden karar verilmesi olanağı getirdiği, bu uygulamanın adil yargılanma hakkının da gereği olduğu, somut olayda davalı alacaklı tarafa dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilip cevap vererek delillerini sunma olanağı dahi tanınmadan karar verildiği, ayrıca takip dosyası içeriğine göre alacaklı vekilinin 21.12.2012 tarihli talebi ile dava konusu haczin kaldırılmış olduğu, davanın konusuz kaldığı, konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, yargılama giderleri ile maktu karar ve ilam harcı ile nispi vekâlet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesi, bunun için de tarafların delillerinin toplanması gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davanın 06/05/2014 ve 26/11/2014 tarihli celselerde HMK'nin 150. md. uyarınca müracaata bırakıldığı, 6100 sayılı HMK'nin 150/6 maddesi uyarınca dosya birden fazla müracaata bırakılmayacağından HMK'nin 320/son maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, karar davacı üçüncü kişiler vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı Kanun'un 320. maddesinin 4. fıkrasında belirtilen 'Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır', hükmünü, aynı maddenin 5.fıkrası ise 'İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibariyle açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır' hükmünü içermektedir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “hukuki dinlenilme” başlıklı 27’nci maddesi, T.C. Anayasası’nın hak arama hürriyetini düzenleyen 36’ncı maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin adil yargılanma hakkına ilişkin 6’ncı maddesi nazara alındığında davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini içeren bu hakkın ve yargılamanın aleniliği ilkelerinin gerçekleşmesinin en önemli aracı duruşma yapılmasıdır. Duruşma günü celseye katılma imkanı olmayan taraf buna ilişkin mazeretini bildirip, belgeleyerek, bildirim giderlerini de yatırarak duruşmanın ertelenmesini isteme olanağına sahiptir.
Somut olayda, Mahkemece 26.11.2014 tarihli oturumda başka mahkemelerdeki duruşmaların mazeret nedeni sayılamayacağı, son ara kararda belirtilen nispi harç da tamamlanmamış olduğundan, mazeret talebinin reddine karar verilerek, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Her ne kadar davacı vekili mazeret talebini belgelendirmemiş ise de, mazeret dilekçesinde 26.11.2014 tarihinde görülecek olan duruşmaya katılmama sebebine ilişkin olarak hangi mahkemelerde duruşmaları olduğunu açıkça belirtmiştir. Bu durumda mahkemenin mazeret talebini ret kararı doğru değildir.
Mahkemenin nispi harca ilişkin kararında ise, yukarıda özetlenen bozma içeriğine göre davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına kararının verilmesi gerektiği belirtilmiş ve Mahkemece bozma ilamına uyulmuştur. Bu tür kararlarda maktu harç alınacağından Mahkemenin nispi harcın ikmali için davacı tarafa verilen kesin süreye ilişkin ara kararı da yerinde değildir.
Sonuç olarak anlatılanlar ışığında Mahkemece, yargılamaya devam edilerek ilk bozma ilamında belirtildiği gibi tarafların delillerinin toplanıp konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, yargılama giderleri ile maktu karar ve ilam harcı ile nispi vekâlet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeler ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişiler vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK'nin 366 ve 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK'nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.02.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
8. Hukuk Dairesi 2018/16217 E. , 2020/1600 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 39 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 36 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat